"Yolsuzluğa adı karışanlar yargılanmalı."
"Yüksek binalara karşıyım."
"Ortadoğu'da bizden habersiz yaprak bile kıpırdamaz."
"Arap Baharına kan pompalıyoruz."
"Barzani ağabeyimle?"
"Listesi var ama eylem yapmadan tutuklayamayız ki?"
Hatırladınız di mi! Ahmet Davutoğlu. Daha bir ay önce en ön saftaydı. Şimdi haber alınamıyor. Daha vahimi kimsede merak etmiyor, hal hatır sormuyor.
Menfaat ilişkisi, bu menfaat için en temel değerleri kullanma, insana rağmen, İslam'a rağmen icraatlara kalkışmanın bedeli bu olsa gerek. Bu zihniyetin gerçeği bu ve en başından beri böyle oldu.
Kalabalıkların önüne çıkarlardı. Ortak söylemleri din, iman, namaz, niyazdı. Ellerinde birde mühür vardı. O kafir, şu münafık, o fasık vs. basarlardı mührü.
Söylemleri her zaman sertti. AB, Hıristiyan topluluğuydu. İsrail fitnenin başı. ABD ise dünyada akan kanın sorumlusuydu. İran, Sünni olmadığı için direk kafir diyemezlerdi ama İslam'da demezlerdi. Suud ise tekfirciydi.
Bu anlayışın hem siyaset arenasında, hem de manevi alanda önde gelen isimleri gündeme göre bir anda gaza basar ve sokaklarda, cami önlerinde, meydanlarda tekbirler eşliğinde birileri asılır, birileri kesilirdi. (temsilen)
Kimlerdi bunlar, diye sorarsanız! Siyaset arenasında Milli Görüş, sokaklar ve cami önlerinde Nakşi ve Nurcu Görüş ve diğerleriydi.
İşte bu zihniyetlerin din, iman vurgusuyla ektikleri ekinler, ürün verdi. Kimisinin oy oranları yükseldi. Kimisinin cemaati zenginleşti. Kimisinin tarikatı güncelleşti vs. İktidara geldiler. Deccal, dedikleri (Nakşiler) televizyon ekranlarında vaaz vermeye başladılar. Yetmedi, tv'ler kurdular. Narcılar ise (Gülen hareketi) girmedik delik bırakmamışlar ülkede.
Ama bir şeyler ters gidiyordu. İsrail düşmanlığının sebebini maneviyatlarına bağlayanlar, koltuğa oturunca ilk işleri İsrail ile ilişkiler kurmak, anlaşmalar yapmak oldu. Arkasından ABD'ye uçtular. Bıyıksız uzun sakallılardan ses çıkmıyordu. Takkeli dar bıyıklılarda (Gülen) Vatikan'a koşmuştu.
Arkasından 'altın vuruş' gerçekleşti. Gömlekler üzerlerinden atıldı, iktidar kapıldı. Hocalarının, İsrail ile yaptığı anlaşmaları az buldular. Dostuz, muhtacız, mecburuz dediler. Vatikan'a teslimiyeti, övgüyü de az buldular. Himmetine sığınma ihtiyacı hissettiler. (kutsiyetpenahları). AB'yi nihai hedef, ABD'yi kadim dost ilan ettiler.
Kısaca dün kafir, katil dedikleri herkesle dost oldular, kardeş oldular. (Kuran'a rağmen) İnançlarını bile birleştirerek 'İbrahimi dinler' dediler.
İran ise Şiiymiş. Kelime-i Şahadet getirseler de, namaz kılsalar da, oruç tutsalar da, zekat verseler de, hacca gitseler de, Müslüman değillermiş, katledilmeleri vacipmiş, onlarla savaşırken ölen de şehitmiş, hükmü verdiler.
İşte bu çerçevede İslam Dünyası yanmaya başladı. 15 yıldır yanıyor. Müslüman'ım, diyenler, Haçlı ile el ele vermiş Müslüman'ı katlediyorlar, katledilmesine destek veriyorlar, fetva yayınlıyorlar. İslam Coğrafyasında can, mal, namus, inanç özgürlüğü kalmamış vaziyette.
Hani hep derler ya! Allah'ın da (c.c) bir hesabı var. Muhakkak var.
Dün ağızlarından din, iman, cihat, şeriat, kardeşlik vs. diyenler birbirlerine düştüler.
Biri mahkeme onaylı 'hırsız' damgasıyla öldü. Ölmeden önce gömlek değiştirenleri İsrail uşağı olmakla suçladı. Ülkede hırsız, denince beyin tek şık koyuyor ortaya.
Birbirlerini Masonlukla suçluyorlar. Müslüman kanı akıtmakla suçluyorlar. Firavunlaşmak, Nemrutlaşmakla itham ediyorlar. Çalmayı çok iyi bilirsiniz, diyorlar. Öyle bir noktaya varıldı ki! Artık gözü yaşlı vaiz, örgüt (FETÖ) lideri, cemaati de terör örgütü. Şiiler katline vaciptir, diyen kişi, uluslararası pzvk icazeti aldı.
Kısaca ortada birbirine düşmüş dünün şeriatçı (!), cihatçı (!), tarikatçı (!), hoşgörücü (!) takımı var.
İşte bu tabloya bakınca hep şu ayetler aklıma geliyor;
"İşte biz, kazanmakta oldukları günahlar sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmına böyle musallat ederiz. (En'am 129)
"Biz, onları, ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü de kendilerine yardım edilmeyecektir. (Kasas 41)
"Yüksek binalara karşıyım."
"Ortadoğu'da bizden habersiz yaprak bile kıpırdamaz."
"Arap Baharına kan pompalıyoruz."
"Barzani ağabeyimle?"
"Listesi var ama eylem yapmadan tutuklayamayız ki?"
Hatırladınız di mi! Ahmet Davutoğlu. Daha bir ay önce en ön saftaydı. Şimdi haber alınamıyor. Daha vahimi kimsede merak etmiyor, hal hatır sormuyor.
Menfaat ilişkisi, bu menfaat için en temel değerleri kullanma, insana rağmen, İslam'a rağmen icraatlara kalkışmanın bedeli bu olsa gerek. Bu zihniyetin gerçeği bu ve en başından beri böyle oldu.
Kalabalıkların önüne çıkarlardı. Ortak söylemleri din, iman, namaz, niyazdı. Ellerinde birde mühür vardı. O kafir, şu münafık, o fasık vs. basarlardı mührü.
Söylemleri her zaman sertti. AB, Hıristiyan topluluğuydu. İsrail fitnenin başı. ABD ise dünyada akan kanın sorumlusuydu. İran, Sünni olmadığı için direk kafir diyemezlerdi ama İslam'da demezlerdi. Suud ise tekfirciydi.
Bu anlayışın hem siyaset arenasında, hem de manevi alanda önde gelen isimleri gündeme göre bir anda gaza basar ve sokaklarda, cami önlerinde, meydanlarda tekbirler eşliğinde birileri asılır, birileri kesilirdi. (temsilen)
Kimlerdi bunlar, diye sorarsanız! Siyaset arenasında Milli Görüş, sokaklar ve cami önlerinde Nakşi ve Nurcu Görüş ve diğerleriydi.
İşte bu zihniyetlerin din, iman vurgusuyla ektikleri ekinler, ürün verdi. Kimisinin oy oranları yükseldi. Kimisinin cemaati zenginleşti. Kimisinin tarikatı güncelleşti vs. İktidara geldiler. Deccal, dedikleri (Nakşiler) televizyon ekranlarında vaaz vermeye başladılar. Yetmedi, tv'ler kurdular. Narcılar ise (Gülen hareketi) girmedik delik bırakmamışlar ülkede.
Ama bir şeyler ters gidiyordu. İsrail düşmanlığının sebebini maneviyatlarına bağlayanlar, koltuğa oturunca ilk işleri İsrail ile ilişkiler kurmak, anlaşmalar yapmak oldu. Arkasından ABD'ye uçtular. Bıyıksız uzun sakallılardan ses çıkmıyordu. Takkeli dar bıyıklılarda (Gülen) Vatikan'a koşmuştu.
Arkasından 'altın vuruş' gerçekleşti. Gömlekler üzerlerinden atıldı, iktidar kapıldı. Hocalarının, İsrail ile yaptığı anlaşmaları az buldular. Dostuz, muhtacız, mecburuz dediler. Vatikan'a teslimiyeti, övgüyü de az buldular. Himmetine sığınma ihtiyacı hissettiler. (kutsiyetpenahları). AB'yi nihai hedef, ABD'yi kadim dost ilan ettiler.
Kısaca dün kafir, katil dedikleri herkesle dost oldular, kardeş oldular. (Kuran'a rağmen) İnançlarını bile birleştirerek 'İbrahimi dinler' dediler.
İran ise Şiiymiş. Kelime-i Şahadet getirseler de, namaz kılsalar da, oruç tutsalar da, zekat verseler de, hacca gitseler de, Müslüman değillermiş, katledilmeleri vacipmiş, onlarla savaşırken ölen de şehitmiş, hükmü verdiler.
İşte bu çerçevede İslam Dünyası yanmaya başladı. 15 yıldır yanıyor. Müslüman'ım, diyenler, Haçlı ile el ele vermiş Müslüman'ı katlediyorlar, katledilmesine destek veriyorlar, fetva yayınlıyorlar. İslam Coğrafyasında can, mal, namus, inanç özgürlüğü kalmamış vaziyette.
Hani hep derler ya! Allah'ın da (c.c) bir hesabı var. Muhakkak var.
Dün ağızlarından din, iman, cihat, şeriat, kardeşlik vs. diyenler birbirlerine düştüler.
Biri mahkeme onaylı 'hırsız' damgasıyla öldü. Ölmeden önce gömlek değiştirenleri İsrail uşağı olmakla suçladı. Ülkede hırsız, denince beyin tek şık koyuyor ortaya.
Birbirlerini Masonlukla suçluyorlar. Müslüman kanı akıtmakla suçluyorlar. Firavunlaşmak, Nemrutlaşmakla itham ediyorlar. Çalmayı çok iyi bilirsiniz, diyorlar. Öyle bir noktaya varıldı ki! Artık gözü yaşlı vaiz, örgüt (FETÖ) lideri, cemaati de terör örgütü. Şiiler katline vaciptir, diyen kişi, uluslararası pzvk icazeti aldı.
Kısaca ortada birbirine düşmüş dünün şeriatçı (!), cihatçı (!), tarikatçı (!), hoşgörücü (!) takımı var.
İşte bu tabloya bakınca hep şu ayetler aklıma geliyor;
"İşte biz, kazanmakta oldukları günahlar sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmına böyle musallat ederiz. (En'am 129)
"Biz, onları, ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü de kendilerine yardım edilmeyecektir. (Kasas 41)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025