Türkiye, haftaya başladığı ilk saatlerde büyük bir dolar kuru darbesiyle karşılaştı.
"Darbe" diyorum, çünkü geçtiğimiz haftayı 7,20 lirayla kapatan dolar, bu haftanın ilk gününde 8,45'ler seviyesine kadar çıktı. Yani Türk Lirası çok kısa bir zaman içinde yüzde 17 eridi. Sonra da 7,90 lira seviyesine yerleşmeye başladı.
Bu arada kimler 8,45 liradan sattı, kaç milyarlık işlemler yapıldı, merak konusu.
Düşünebiliyor musunuz, 1000 dolarlık bir işlemde kâr 1250 TL. Siz bunu milyon dolarlarla, milyar dolarla hesaplayın.
Birileri kısa günün devasa kârıyla kasasını doldururken, bu paranın elbette ki 84 milyon nüfusa sahip Türkiye'nin vatandaşlarının cebinden çıkacağı gerçeği asla unutulmamalı.
Peki, neden böyle bir gelişme oldu?
Dilerseniz, borçla ekonomisini döndürmeye çalışan Türkiye'ye para satan küresel iradelerin sözcülüğünü yapanların değerlendirmeleriyle izah etmeye başlayalım.
İngiliz Financial Times: "Naci Ağbal'ın görevden alınmasıyla birlikte Türk Lirası değer kaybetti ve para politikaları konusunda endişeler arttı. Cumartesinin erken saatlerinde Naci Ağbal'ın görevden alınması Türkiye'yi daha geleneksel para politikası izleme kararını destekleyen yerel ve yabancı yatırımcıda şok etkisi yarattı."
Reuters: "Eski bir bankacı olan ve hükümetteki partide görev alan Şahap Kavcıoğlu'nun Cumartesi sabahı göreve gelmesi Erdoğan'ın 2019'un ortasından beri üçüncü görev değişimi oldu. Yaşanan bu değişim gelişmekte olan pazar ekonomisine büyük zarar verecek ve bankanın (MB) itibarına hasar verdi."
Bloomberg: "Türk lirası değer kaybını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ağbal'ı görevden almasının ardından yaşadı."
Bank Of America: "Son dönemde rezervlerde 10 milyar doların üzerinde artış görüldü. Yine de lokal bankalarla ve uluslararası merkez bankalarıyla yapılan swaplar düşüldüğünde TCMB'nin brüt rezervi sadece 29.4 milyar dolar, net rezervleri ise eksi 51.3 milyar dolar ile oldukça negatif bir bölgede."
Goldman Sachs: (Kavcıoğlu'nun Yenişafak gazetesindeki yazılarına dikkat çekilerek) "Gevşeme yanlısı görüşler dikkate alındığında yılın son çeyreğinde beklediğimiz faiz indirimlerinin çok daha önden yüklemeli bir şekilde yapılması riski görüyoruz."
Morgan Stanley: "TCMB Başkanı'nın değiştirilmesi Banka'nın (MB) cari politikasında değişiklik olup olmayacağı belirsizliği yarattı. Bunun Türk Lirası üzerinde baskı yaratması büyük olasılık. Kurda yukarı hareketin yavaşlatılması için döviz piyasasına müdahale beklenebilir, ancak TCMB'nin bu konuda hareket alanı, sınırlı rezervler nedeniyle dar."
JP Morgan: "Bu değişikliğin (MB Başkanı'nın değişmesi), politika faizleri ve parasal çerçevesinin gelecekte izleyeceği patika konusunda piyasa belirsizliğine yol açması muhtemel. Hala yüksek olan enflasyon, büyük dış finansman ihtiyacı ve global finansal şartlarında sıkılaşmaya olan kırılganlık dikkate alındığında, politika duruşunun yönünde anlamlı bir değişiklik için çok fazla alan görmüyoruz."
Moody's: "TCMB Başkanı Naci Ağbal'ın görevden alınması politika belirsizliğini artıracak."
Unicredit: "TCMB Başkanı Naci Ağbal'ın görevden alınmasının ardından keskin düşüş yaşanan TL'de daha fazla düşüş ve volatilite riski görüldü."
Bu değerlendirmeleri daha da artırabiliriz ama toparlayıp kısaca ifade etmek gerekirse, kur üzerinden yaşanan bu ekonomik çalkantının temel nedeni, MB Başkanı Naci Ağbal'ın değiştirilip yerine Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu'nun getirilmesidir.
Naci Ağbal döneminde yüzde 10,25 olan politika faizi üst üste artırılarak yüzde 19'a kadar çıkartılınca, bu faiz artırımı küresel finansörlerin talebi olduğu için, gayet memnun oldular. Ve yorumlarında, faizlerin düşürülmesi gerektiğini savunan Kavcıoğlu'nun getirilmesine bir tepki mahiyetinde dolar kurunun yukarı fırladığını belirtiyorlar.
Gördüğünüz gibi Türkiye ekonomisinin ipi yabancıların elinde.
Ve işbilmez, çözümü olmayan siyasilerimiz de yıllardır uyguladıkları bağımlı kapitalist ekonomi anlayışıyla bu küresel sömürüye maalesef çanak tuttular.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, asıl değişmesi gerekenin "ekonomik sistem" olduğunu her defasında vurgulamaktadır.
Sistem değişmediği müddetçe sizler ne kadar faizi düşürmek isteseniz de bu asla mümkün olmayacaktır. Getirilen MB Başkanı da sonraki de, ondan sonraki de eninde sonunda hep faizleri artırmak zorunda kalacaktır. Buna rağmen dolar asla düşmeyecek, o da Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, "Ata binen süvari gibi" hızla artmaya devam edecektir.
Çözüm BTP Lideri Hüseyin Baş'ın şu sözlerinde mevcuttur:
"Türkiye'nin bugün itibariyle tek çıkışı Milli Ekonomi Modeli ile bir ekonomik reform paketi içine girmesidir. Bugünün ekonomisinde Milli Ekonomi Modeli artık bir kanundur. Bu Prof. Dr. Haydar Baş'ın yazdığı bir kanundur."
"Bu Rusya'da uygulanıyor, Çin'de uygulanıyor, Güney Afrika'da uygulanıyor, Brezilya'da uygulanıyor. Biz bunlara genel olarak BRICS ülkeleri diyoruz. Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayan ülkelerin ekonomileri ortada. Bugün Çin dünyanın en büyük ekonomisi haline geldi. Bu bizim söylemimiz değil. Bugün ABD'nin gayri safi milli hasılası 19 trilyon dolar, Çin'in ki 21 trilyon dolar. Hiçbir faiz lobisi, hiçbir sözüm ona Londra tefecisi Çin ekonomisine bu tip müdahaleler yapamıyor."
Başka ülkelerin oyuncağı olmak istiyorsak, aynı bağımlı politikalara devam edelim; ama emeğimizin, üretimimizin sömürülmesini istemiyorsak, başka ülkelerin modern kölesi olmaktan kurtulmak istiyorsak BTP Lideri'nin vurguladığı gibi tek çözüm Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir, bu çözümü uygulayacak siyasi iradeyi baş tacı etmektir.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024