Ekonomide kötüye gidişat devam ediyor.
Devlet İstatistik Enstitüsü'nün(DİE) Ocak ayı ihracat, ithalat ve buna bağlı dış ticaret verileri ekonomideki gidişatımızın hiç de iyi olmadığını net bir şekilde ispatlamaktadır.
DİE'ye göre, ihracat geçen yılın aynı ayına göre binde 3 artarken, ithalattaki artış yüzde 10,6 arttı.
Türkiye bu yılın Ocak ayında 4 milyar 624 milyon dolarlık ihracat, 6 milyar 959 milyon dolarlık da ithalat yaptı.
İhracat ve ithalattaki bu değişim neticesinde dış ticaret açığında makasın ağzı daha da açıldı ve geçen yıla nazaran yüzde 38,7 oranında artış kaydederek 2 milyar 335 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 73,2'den yüzde 66,4'e düştü.
IMF ve AB politikalarıyla hareket eden AKP hükümetinin bu gidişata bir önlemi olmadığı ortadadır.
Türkiye'de yaşanan maliyet enflasyonu üreticileri bunaltmaktadır ve ucuz ithal ürünler karşısında rekabet edememektedirler.
AKP hükümetinin ne maliyetleri düşürme ne de ithal ürünlere karşı gerekli önlemleri alma konusunda pek çaba sarfetmedikleri ortadadır.
Pahalıya mal edilen ürünlerimiz ne iç pazarda ne de dış pazarda alıcı bulamamaktadır ve her geçen gün pazarımızı birilerine kaptırmaktayız.
Tarımda, tekstilde, otomotivde, inşaatta durum hep vahimdir.
Dalgalı kur politikaları ve de uzun zamandır devam eden düşük kur ihracatı baltalamaya devam ediyor.
Bütün bunların neticesinde ihracatımız azalmaya, ithalatımız artmaya devam edecektir.
Bunu görmek için kâhin, medyum olmaya gerek yok. Ülkenin gidişatı ve de -ne kadar saptırılmaya çalışılsa da- ekonomi rakamları bunu gösteriyor.
AB ve ABD bunu talep ediyor, AKP ise bunun dışına çıkacak, bu gidişata "dur" diyebilecek bir projeye sahip değil.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Milli Ekonomi Modeli'nde bu durumu düzeltebilecek çözümler sunmuştur:
Öncelikle ekonomimizin belini büken ve borçtan borca sokan IMF ve AB politikalarına son verilecek ve milli projeler devreye konulacaktır.
Üreticinin maliyetleri aşağıya çekilecektir. Emisyon devreye konulacak ve üretici sıfır faizle, proje mukabili desteklenecektir. Aldığı krediyi ürün olarak geriye ödeme imkanı verilecektir.
Üreticilere pazar garantisi verilecektir.
Yurt içinde "Sosyal Devlet Projeleri" ile tüketim canlandırılarak iç pazar ayağa kalkacaktır, hem üretici hem de tüketici memnun edilecektir.
İhracatçı ise dış piyasada rekabet edebilmesi için sübvanse edilecektir, yani desteklenecektir. İhracatçı satabileceği ve rekabet edebileceği en uygun fiyata satacak ve farkını devletten TL olarak alacaktır.
Bir süre sonra TL de dışarıya ihraç edilecek ve paramız bir dünya parası haline getirilecektir.
Dalgalı kura son verilecek ve böyle ihracatçının maliyet hesaplamalarında zarar etmesinin önü kesilecektir. Yabancıların kontrolünde olan ve ekonomimizi tehdit eden para oyunlarına müsaade edilmeyecektir.
Ülkemizde üretilen ürünlerin ithalatına asla müsaade edilmeyecektir.
Haydar Bey'in Milli Ekonomi Modeli'nde birçok problemin çözümü var.
Sadece bu saydıklarımız devreye konulsa bakın neler olur?
İhracat artar, ithalat azalır.
Üretim canlandığı için fabrikalar harıl harıl çalışacağından işsizlik azalır ve biter.
İhracat arttığından ve ithalat azaldığından dış ticaret açığı ve ona bağlı cari işlemler açığı kapanır ve artıya geçeriz.
Milletin cebini kuvvetlendirme ve neticesinde tüketimi kışkırtma amaçlı Sosyal devlet Projeleri devreye girdiğinden milletimiz arasında sosyal dayanışma artar, toplumda hırsızlıklar, gasplar yok olur.
Milletin devletine olan güveni artacağından ülkenin milli birlik ve beraberliği güçlenir, iç ve dış tehditlere karşı direnci artar.
Üretimimizin canlanması, çalışan beyinlerin devreye girmesi, teknolojik olarak da yükselmemizi sağlar ve geçmişte olduğu gibi yeniliklere ve buluşlara imza atarız. Türk milletinin yapacağı buluşlar da insanların barışına ve huzuruna hizmet eder.
Bunlar hayal değil. Dün başardık bugün niçin başarmayalım?
Çözüm belli. Mesele sadece adım atmakta.
Biz kendimize çeki düzen vermedikçe kim bize faydalı olabilir?
Bizler aşağılık kompleksinden kurtulmadıkça köpek balıkları etrafımızda dolaşmaya devam edeceklerdir.
Biz zayıf olduğumuz için düşmanımız güçlü gözüküyor, biz güçlü bir devlet ve güçlü bir millet olduğumuzda asıl o zaman onların gerçek yüzlerini göreceğiz, örümcek ağı gibi dağıldıklarını seyredeceğiz.
Her şey bizim elimizde, bizim gönlümüzde.
Gayret bizden, netice Allah'tan...
Devlet İstatistik Enstitüsü'nün(DİE) Ocak ayı ihracat, ithalat ve buna bağlı dış ticaret verileri ekonomideki gidişatımızın hiç de iyi olmadığını net bir şekilde ispatlamaktadır.
DİE'ye göre, ihracat geçen yılın aynı ayına göre binde 3 artarken, ithalattaki artış yüzde 10,6 arttı.
Türkiye bu yılın Ocak ayında 4 milyar 624 milyon dolarlık ihracat, 6 milyar 959 milyon dolarlık da ithalat yaptı.
İhracat ve ithalattaki bu değişim neticesinde dış ticaret açığında makasın ağzı daha da açıldı ve geçen yıla nazaran yüzde 38,7 oranında artış kaydederek 2 milyar 335 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 73,2'den yüzde 66,4'e düştü.
IMF ve AB politikalarıyla hareket eden AKP hükümetinin bu gidişata bir önlemi olmadığı ortadadır.
Türkiye'de yaşanan maliyet enflasyonu üreticileri bunaltmaktadır ve ucuz ithal ürünler karşısında rekabet edememektedirler.
AKP hükümetinin ne maliyetleri düşürme ne de ithal ürünlere karşı gerekli önlemleri alma konusunda pek çaba sarfetmedikleri ortadadır.
Pahalıya mal edilen ürünlerimiz ne iç pazarda ne de dış pazarda alıcı bulamamaktadır ve her geçen gün pazarımızı birilerine kaptırmaktayız.
Tarımda, tekstilde, otomotivde, inşaatta durum hep vahimdir.
Dalgalı kur politikaları ve de uzun zamandır devam eden düşük kur ihracatı baltalamaya devam ediyor.
Bütün bunların neticesinde ihracatımız azalmaya, ithalatımız artmaya devam edecektir.
Bunu görmek için kâhin, medyum olmaya gerek yok. Ülkenin gidişatı ve de -ne kadar saptırılmaya çalışılsa da- ekonomi rakamları bunu gösteriyor.
AB ve ABD bunu talep ediyor, AKP ise bunun dışına çıkacak, bu gidişata "dur" diyebilecek bir projeye sahip değil.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Milli Ekonomi Modeli'nde bu durumu düzeltebilecek çözümler sunmuştur:
Öncelikle ekonomimizin belini büken ve borçtan borca sokan IMF ve AB politikalarına son verilecek ve milli projeler devreye konulacaktır.
Üreticinin maliyetleri aşağıya çekilecektir. Emisyon devreye konulacak ve üretici sıfır faizle, proje mukabili desteklenecektir. Aldığı krediyi ürün olarak geriye ödeme imkanı verilecektir.
Üreticilere pazar garantisi verilecektir.
Yurt içinde "Sosyal Devlet Projeleri" ile tüketim canlandırılarak iç pazar ayağa kalkacaktır, hem üretici hem de tüketici memnun edilecektir.
İhracatçı ise dış piyasada rekabet edebilmesi için sübvanse edilecektir, yani desteklenecektir. İhracatçı satabileceği ve rekabet edebileceği en uygun fiyata satacak ve farkını devletten TL olarak alacaktır.
Bir süre sonra TL de dışarıya ihraç edilecek ve paramız bir dünya parası haline getirilecektir.
Dalgalı kura son verilecek ve böyle ihracatçının maliyet hesaplamalarında zarar etmesinin önü kesilecektir. Yabancıların kontrolünde olan ve ekonomimizi tehdit eden para oyunlarına müsaade edilmeyecektir.
Ülkemizde üretilen ürünlerin ithalatına asla müsaade edilmeyecektir.
Haydar Bey'in Milli Ekonomi Modeli'nde birçok problemin çözümü var.
Sadece bu saydıklarımız devreye konulsa bakın neler olur?
İhracat artar, ithalat azalır.
Üretim canlandığı için fabrikalar harıl harıl çalışacağından işsizlik azalır ve biter.
İhracat arttığından ve ithalat azaldığından dış ticaret açığı ve ona bağlı cari işlemler açığı kapanır ve artıya geçeriz.
Milletin cebini kuvvetlendirme ve neticesinde tüketimi kışkırtma amaçlı Sosyal devlet Projeleri devreye girdiğinden milletimiz arasında sosyal dayanışma artar, toplumda hırsızlıklar, gasplar yok olur.
Milletin devletine olan güveni artacağından ülkenin milli birlik ve beraberliği güçlenir, iç ve dış tehditlere karşı direnci artar.
Üretimimizin canlanması, çalışan beyinlerin devreye girmesi, teknolojik olarak da yükselmemizi sağlar ve geçmişte olduğu gibi yeniliklere ve buluşlara imza atarız. Türk milletinin yapacağı buluşlar da insanların barışına ve huzuruna hizmet eder.
Bunlar hayal değil. Dün başardık bugün niçin başarmayalım?
Çözüm belli. Mesele sadece adım atmakta.
Biz kendimize çeki düzen vermedikçe kim bize faydalı olabilir?
Bizler aşağılık kompleksinden kurtulmadıkça köpek balıkları etrafımızda dolaşmaya devam edeceklerdir.
Biz zayıf olduğumuz için düşmanımız güçlü gözüküyor, biz güçlü bir devlet ve güçlü bir millet olduğumuzda asıl o zaman onların gerçek yüzlerini göreceğiz, örümcek ağı gibi dağıldıklarını seyredeceğiz.
Her şey bizim elimizde, bizim gönlümüzde.
Gayret bizden, netice Allah'tan...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Komisyon, ‘cambaza bak’ oyunu mu? / 30.08.2025
- 81 ilde sığınak dün değil niye bugün? / 28.08.2025
- Komisyon kesmedi, çıtayı yükseltme peşindeler / 27.08.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Komisyon, ‘cambaza bak’ oyunu mu? / 30.08.2025
- 81 ilde sığınak dün değil niye bugün? / 28.08.2025
- Komisyon kesmedi, çıtayı yükseltme peşindeler / 27.08.2025