Dünyada, özellikle de birçok menfur hesapların döndüğü coğrafyamızda önemli gelişmeler yaşanıyorsa, mutlaka "büyük fotoğraf"a bakmak gerekiyor.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce ifade ettiği gibi, "Büyük Ortadoğu Projesi bir işgal projesidir ve asıl hedefi Türkiye'dir" bakış açısıyla olaylara baktığınızda gerçekleri net olarak görebilmek mümkün…
Olayların detaylarında boğulup kalırsanız, coğrafyamızdaki senaryo sahiplerinin gerçek hesaplarını öngöremezsiniz, çözümlerde yanılgılara düşebilirsiniz, kaş yapayım derken göz çıkartabilirsiniz.
Başlığımıza bakarak, Doğu Akdeniz ile Azerbaycan-Ermenistan geriliminin ne alakası var, diyebilirsiniz. O halde lütfen şu değerlendirmemizi dikkatlice okuyun.
Daha birkaç gün öncesine kadar dünyanın birinci gündemi, Ege ve Doğu Akdeniz'de yaşanan gerilimdi. Türkiye, tamamen bu gündeme odaklanmış, bölgedeki haklarının peşine düşmüş ve iş, savaş boyutuna kadar gelmişti.
Ege'de yaşanan krizle, Türkiye'nin, Ege Denizi'ndeki haklarını neredeyse sıfıra indirme çabaları sürerken, havuç-sopa yöntemiyle masaya oturtularak Lozan'da elde ettiği kazanımlardan da feragat etmesi isteniyordu. Ülkemizin Batı bölgesinin garantörü olan Ege Ordusu'nun lağvedilmesi bile teklif edilmişti.
Elbette ki bu, Türkiye'nin gündemine oturdu ve Türk milleti bu noktada gardını aldı. Türk milletine öyle bir gündem gerekiyordu ki, Lozan gibi önemli bir antlaşmanın masada devre dışı kalacağı bir diplomasi öncesi dikkatlerin buradan o gündeme kayması lazımdı.
Doğu Akdeniz'de ise en çok Türkiye'nin hak sahibi olduğu doğalgaz kaynaklarında Türkiye dışlanmış ve ABD, Fransa, İtalya gibi bölgeyle alakası olmayan ülkelerle bu kaynaklar "İsrail gazı" adıyla paylaşıma tabi tutulmuştu.
Bu doğalgaz kaynaklarının çıkartılıp, borularla Avrupa'ya taşınması projesinin amacı, esasen sadece Türkiye'nin hak sahibi olduğu kaynakları hortumlamak değil elbette…
ABD; AB ülkelerinin Rus gazına bağımlı olmasından da son derece rahatsızdı.
Önce Türkmenistan gazına musallat oldu ama Rusya Türkmenistan'la doğalgaz anlaşması yapınca bu adım boşa çıktı.
Sıvılaştırılmış doğalgaz yani LNG ile Avrupa'nın ihtiyacını karşılamak istedi, ama çok pahalıya geldiği için AB ülkeleri buna pek rağbet etmedi.
Avrupa'ya yakın doğalgaz kaynaklarına ihtiyaç vardı ve bu doğalgaz, maliyeti düşük bir şekilde, Rus gazına alternatif olarak borularla Avrupa'ya taşınması gerekiyordu.
Bu, ABD için niye önemli?
Çünkü Rus gazına bağımlılık, AB ülkelerini Rusya'ya karşı yaptırımlarda geri adım attırıyordu. ABD, Rusya ve Çin'e bir hamle yapmak istediğinde, AB ülkelerinde beklediği desteği bu sebeple tam olarak bulamıyordu. Şimdi bahanelerini ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Yani Batılı ülkelerin Doğu Akdeniz'deki doğalgaz hamlesi, her ne kadar ilk planda Türkiye'ye karşı olarak gözükse de, Rusya'ya ve Çin'e yönelik hedefleri de var.
Son dönemlerde Rusya bu gerçeği görmeye başladı ve Doğu Akdeniz'deki gerilime Türkiye'ye destek verecek şekilde müdahil olmaya hazırlanıyordu.
Hatta bazı Rus yetkililer, Türkiye'nin hakkı olduğu bölgelerde "doğalgaz sondaj faaliyetleri için beraber çalışabiliriz" tekliflerini de sundular. Ve tam bu sıralarda Ermenistan Azerbaycan'a saldırdı.
Birinci gündem Ege ve Doğu Akdeniz'di, tüm dünya bu coğrafyada bir savaş bekliyordu ama bir anda Kafkaslar kızıştı ve gündemde ilk sıraya Azerbaycan-Ermenistan savaşı oturdu.
Daha önceki yazılarımızda, ilk saldıranın Ermenistan olduğunu, sivilleri hedef aldığını, Azerbaycan topraklarında işgalci olduğunu, haklı olanın ve hakkının teslim edilmesi gerekenin Azerbaycan olduğunu belirtmiştik. Fakat bugün daha büyük fotoğrafı okumaya çalışıyoruz.
Bugün birilerinin bayram değil, seyran değil Ermenistan eliyle Kafkaslarda savaş çıkartmasının asıl nedeni; bir, Türkiye'nin enerjisini Ege ve Doğu Akdeniz'den buraya kaydırmak; iki, Rusya'yı bölgesinde meşgul ederek, Doğu Akdeniz'den uzak tutmak…
Bu noktada, Türkiye, gözünü Kafkaslar'a çevirmişken, dikkatini Ege ve Doğu Akdeniz'den asla kaçırmaması gerekiyor. Bu toz duman içinde masaya oturulduğunda hak sahibi olduğu Lozan'dan, Ege Ordusu'ndan, kıta sahanlığından, adalardan, doğalgazdan, münhasır alanlardan bir milim geri adım atmaması gerekiyor.
Rusya ise, Ege ve Doğu Akdeniz'deki gerilimlerin kendi egemenliğine darbe vurma hedefi taşıdığını, ABD'nin asıl hedefinin Avrupa'nın, Rus gazından uzaklaşmasını sağlamak olduğunu, Kafkaslar krizini bunun için çıkarttığını çok iyi bilmesi gerekiyor.
Esasen Rusya bu gözlükle bakarsa, Ermenistan'ın başlattığı gerilimin kim adına ve hangi amaçlar taşıdığını görebilir.
Bu manada, Rusya, Türkiye'yi Ege ve Doğu Akdeniz satrancında yalnız bırakmamalı, bu tamamen kendi çıkarına; ayrıca Azerbaycan'a ait olan Dağlık Karabağ bölgesini Azerbaycan'a geri verilmesini sağlayarak bundan sonraki provokasyonları önlemeli…
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025