Yolda yürürken yağmura yakalanırsanız, şemsiyenizi açar nisbeten korunursunuz.
Yol alırken doluya yakalanırsanız, şemsiyenizi açar bir miktar hiç olmazsa başınızı muhafaza edersiniz.
Yağmurun da dolunun da en azından habercileri vardır, bulutlar toplanır, şimşekler çakar ve hava tahmin raporları yayınlanır ve siz ona göre tedbir alırsınız.
Hayat devam ederken, hayat yolunda yol alırken kulağınıza yalan haberin ne zaman çarpacağı belli değil, bir fasığın ya da sırf bu iş için bir araya gelmiş fasıklar topluluğunun ürettikleri kasıtlı haberlere ne zaman muhatap olacağınız belli değil.
Tepenizden aşağı adeta dolu gibi yağan 'fisk u fücur' taşıyan haberlere karşı ne yapacaksınız, nasıl tedbir alacaksınız?
Yaşadığınız mahalle, yaşadığınız ilçe, il ve ülke ve dahi ait olduğunuz coğrafya ve medeniyete dair haberler, oğul vermiş arı kümesi gibi vızır vızır etrafınızda dolaşıyor, ne yapacaksınız?
Baş tacı ettiğiniz kutsallar, sizi siz yapan değerlerle ilgili yalan-yanlış haberler her an kulağınıza çarpıp duruyor, ne yapacaksınız?
Böyle zamanlarda Hucurat Suresinin altıncı ayetinin her dem kulağımızda küpe ve dilimizde tesbih olması gerektiğini bir kez daha idrak ediyorsunuz.
Elmalılı merhum sözü geçen ayeti şöyle tercüme etmiş:
"Ey o bütün iman edenler! Eğer size bir fâsık bir haberle gelirse onu tahkik edin ki cehaletle bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz." (Hucurat: 6).
Baş döndürücü tarzda gelişen haberleşme ve iletişim araçlarının hayatı kolaylaştırdığı elbette inkar edilemez ama bir o kadar da bilgi kirliliğine, kafa karışıklığına ve zihinlerin allak-bullak olmasına sebep olduğunu da söylemek zorundayız.
Yaşadığımız hayatta, her an, her zaman ve zeminde sayılamayacak kadar fasığın getirdiği, ürettiği yalan ve kasıtlı haberlerle karşı karşıyayız.
İster düne dair, isterse bugüne dair olsun, kulağımıza çalınan, önümüze sürülen her haber karşısında derhal Hucurat suresi 6. ayeti hatırlayıp gereğini yapmamız lazım.
Dolu gibi yağan yalan haberlerden korunmak için bundan daha korunaklı bir şemsiye olamaz her halde.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024