Bu söz Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi'ye ait? Cumhurbaşkanı Erdoğan dün İstanbul'da gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) Kudüs gündemli toplantısında bu sözü hatırlattı. Hatırlattı ama keşke başta Türkiye'nin siyasileri olmak üzere, o toplantıda bulunan İslam ülkelerinin liderleri bu sözün gereğini yapabilselerdi.
O zaman ne İslam coğrafyasının kalbine bir İsrail hançeri saplanabilirdi, ne de Trump Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul edebilirdi.
Daha toplantının yapıldığı gün yani dün, o toplantıda temsilcisi bulunan bir İslam ülkesinin savaş uçakları, yine o toplantıda temsilcisi bulunan başka bir İslam ülkesine bomba yağdırdı. Suudi savaş uçakları Yemen'in başkentini vurdu, 39 Müslüman öldü; yetmedi, Sahar Bölgesi'ni bombaladı, 1 Müslüman öldü, 3 Müslüman yaralandı; yetmedi, Maqbanah Bölgesi'ndeki bir sivil aracı bombaladı, 11 Müslüman öldü.
Aynı gün içinde 3 hava saldırısıyla 51 Müslüman'ı katletti. Kimin menfaatine ABD ve İsrail'in? Sen İslam ülkesi olarak görüntüde ABD ve İsrail'i kınamak için Kudüs toplantısına katılacaksın, pratikte ise din kardeşini ABD ve İsrail'in menfaatine vuracaksın.
Birbiriyle ABD talimatıyla kanlı bıçaklı olan, her biri ayrı ayrı ABD mandası olmuş İslam ülkelerinin ABD ve İsrail'i tel'in etmeleri, kınamaları neyi ifade eder? Böyle bir toplantıdan pratik bir yaptırım kararı çıkabilir mi sizce? Sadece Suudi Arabistan mı?
Afganistan'ın, Irak'ın, Suriye'nin, Libya'nın işgallerine, buralarda milyonlarca Müslüman'ın Haçlı seferi ilan eden ABD'nin uçakları ve askerleri tarafından katledilmelerine, yüzbinlerce Müslüman kadının ırzına geçilmesine, topraklarının işgaline, başta Türkiye olmak üzere diğer İslam ülkeleri destek vermedi mi, en iyi ihtimalle seyirci kalmadı mı? İslam ülkeleri yıllardır hasımlarıyla bir olup birbirini boğazlıyor, hangi dostluktan bahsediyoruz?
İslam ülkeleri ABD ve İsrail'in çıkarları için bibiriyle uğraşıyor, savaşıyor; İslam ülkeleri ürettikçe ABD-İsrail kazanıyor, tükettikçe ABD-İsrail kazanıyor, savaştıkça ABD-İsrail kazanıyor, hangi dostluktan, hangi kınamadan, hangi tepkiden bahsediyorsunuz?
Hasımlar stratejik müttefik, dost, kardeş kabul edilirse, dostlar dost kalabilir mi hiç?
Bu kafayla Kudüs de gider, Mekke de, Medine de?
Üstelik Kudüs merkezli yaşanan mücadelenin perde arkasında bir inanç mücadelesi olduğunu hala anlayamamış, İslam ülkelerini temsil eden siyasiler?
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas konuşmasında şunları söyledi:
"BM kararına göre hiçbir ülkenin büyükelçiliğini Kudüs'e yerleştirmesi yasal değildir. ABD'nin tek taraflı aldığı bu kararın geçersiz olduğunu ifade ediyoruz. Bizler barış içinde çalışırken, bir anda bize yüzyılın tokatını vurdular. Yapılan uluslararası hukukun ihlalidir."
Sanki ABD inancıyla alakalı Kudüs kararını verirken BM'yi, uluslar arası hukuku takıyor; sanki Irak'ı, Afganistan'ı, Suriye'yi, Libya'yı işgal ederken hukuka riayet etti.
Bu mantığa göre BM, "Kudüs İsrail'in başkentidir" dese uluslar arası hukuka uygundur diye kabul mü edeceğiz? Kudüs ve Mescid-i Aksa konusu bizim inancımızla alakalı bir konudur, bu, Haçlıların ve perde arkasında İsrail'in kontrolünde olan kurum, kuruluş ve hukuk anlayışına göre ölçülebilir mi? Artık İslam dünyası gerçek adaletin, gerçek hukukun Allah'tan korkan ve son peygamber Hz. Muhammed'in (s.a.v.) yolundan yürüyen, dinini dört dörtlük yaşayan gerçek bir Müslüman liderle sağlanabileceğini bilmeli. Batıdan medet uman kompleksli anlayışlardan kurtulmalı.
Abbas, "Kudüs hem Müslümanların hem Hristiyanların yaşam mekanı olarak kalacaktır" dedi. Bu ifade Hz. Peygamberin son arzusuyla örtüşen bir açıklama mı?
İslam ülkelerinin liderleri, "Kudüs, Mescid-i Aksa Müslümanlara aittir" diyemedikleri ve bunun gereğini yerine getirmedikleri müddetçe hiç muvaffak olabilirler mi?
Filistin'i devlet olarak tanıyan ülke sayısı İsrail'i tanıyandan fazla? Bu bile İslam ülkelerinin ne kadar etkisiz olduğunu açıkça gösteriyor.
Abbas, "Kudüs kırmızıçizgimizdir. Kudüs ilk kıblemizdir. Kudüs'ün kırmızıçizgi olma konusunda Hristiyanlar da aynen bizim gibi düşünüyor. Bizler ve Hristiyanlar aynı gemide yer almaktayız. Bizler burada BM kararlarını saygıyla karşılıyoruz. BM'nin Filistin sorununu çözme çabalarını destekliyoruz" diyor.
Bu ifadeler de, Haçlı Batı ve İsrail Kudüs'e kendi inanç perspektifinden bakarken, hala İslam penceresinen bakamadığımızın açıkça göstergesi? Yine BM'den medet uman ifadeler? Bu BM, en son toplantısında İsrail'e kınama kararı bile çıkartamayan BM değil mi?
Kudüs toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Uluslararası hukuka, hakkaniyete sahip çıkan ülkeleri, Kudüs'ü Filistin devletinin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyorum" çağrısında bulundu. Pratikte en azından Filistin devletini tanıyan ülkeler açısından dahi olsa bu mümkün mü? Hayır. Çünkü Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas bile şu anda Kudüs'e gidemiyor, giremiyor. Devlet Başkanı'nın dahi gidemediği, hiçbir resmi kurumun olmadığı, güvenliğin sıfır olduğu, İsrail askerlerinin terör estirdiği bir yer hiç başkent olabilir mi? Olsa ne ifade eder? Sayın Cumhurbaşkanı da hala olayın bir inanç mücadelesi olduğunu ve bu noktada Hıristiyan ve Yahudilerin ortak düşündüğünü fark etmiş değil.
Neticede şu sözleri söyledi:
"Kudüs'ün tüm inançlar için taşıdığı öneme saygı duyan Sayın Papa'ya, adil bir barış için gayret eden aklıselim sahibi Musevilere, tahkir edilseler de muhkem duruşlarından taviz vermeyen herkese teşekkür ediyorum. Bölgemizde ve Kudüs'te barış ancak her kesimden, her milletten, her inançtan ahlaklı dürüst ve adil insanların çabasıyla sağlanacaktır."
Siyasilerimize gerçeği görmeleri için Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın son iki yazısını okumalarını tavsiye ediyorum. Bu yazılarda dini delilleriyle Kudüs'ün İslam açısından önemini ve Kudüs'ü Müslüman'ın elinden almak için Haçlı-İsrail ortaklığını net olarak görecekler. Bu görülmeden zaten hiçbir adım atılamaz.
Ve her şeyden önce bu yazılarda olmayacak duaya amin denmediğini, asıl çözümün "Mescid-i Aksa'nın İslam aleminin başkenti ilan edilmesi" olduğunu net olarak görecekler.
Vatikan Katolik Hıristiyanlarının başkenti oluyor da, kutsal mekanımız, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa neden "İslamın başkenti" olamıyor. 1,5 milyarı aşan Müslümanı temsil eden İslam ülkeleri bu noktada adım attığı gün ABD-İsrail ikilisine en büyük cevap verilmiş olacaktır. Ama asıl hedef cevap vermek değil, kutsalımıza, inancımıza, Peygamber emanetine, namusumuza sahip çıkmaktır.
Prof. Dr. Baş'ın şu sözleriyle yazımızı bitirelim:
"Kudüs konusunda hadiste buyrulan kalp zaafına uğramadan meydanları inlettiği gibi dediğini de hayata geçirebilecek bir lider bulunabilirse, inanın Kudüs meselesi bir anda halledilebilir. Denilebilir ki İslam dünyası dediklerini hayata geçiremeyecek acziyette liderleri değil, söylediklerini uygulayabilecek ve dimdik ayakta durabilecek lideri bekliyor. O geldiğinde batılın tamamı hakka ram olmak mecburiyetinde kalacaktır. Kudüs başkent değil, Mescid-i Aksa İslam âleminin başkenti olacaktır. İşte o zaman gerçek İslam birliği de olur."
O zaman ne İslam coğrafyasının kalbine bir İsrail hançeri saplanabilirdi, ne de Trump Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul edebilirdi.
Daha toplantının yapıldığı gün yani dün, o toplantıda temsilcisi bulunan bir İslam ülkesinin savaş uçakları, yine o toplantıda temsilcisi bulunan başka bir İslam ülkesine bomba yağdırdı. Suudi savaş uçakları Yemen'in başkentini vurdu, 39 Müslüman öldü; yetmedi, Sahar Bölgesi'ni bombaladı, 1 Müslüman öldü, 3 Müslüman yaralandı; yetmedi, Maqbanah Bölgesi'ndeki bir sivil aracı bombaladı, 11 Müslüman öldü.
Aynı gün içinde 3 hava saldırısıyla 51 Müslüman'ı katletti. Kimin menfaatine ABD ve İsrail'in? Sen İslam ülkesi olarak görüntüde ABD ve İsrail'i kınamak için Kudüs toplantısına katılacaksın, pratikte ise din kardeşini ABD ve İsrail'in menfaatine vuracaksın.
Birbiriyle ABD talimatıyla kanlı bıçaklı olan, her biri ayrı ayrı ABD mandası olmuş İslam ülkelerinin ABD ve İsrail'i tel'in etmeleri, kınamaları neyi ifade eder? Böyle bir toplantıdan pratik bir yaptırım kararı çıkabilir mi sizce? Sadece Suudi Arabistan mı?
Afganistan'ın, Irak'ın, Suriye'nin, Libya'nın işgallerine, buralarda milyonlarca Müslüman'ın Haçlı seferi ilan eden ABD'nin uçakları ve askerleri tarafından katledilmelerine, yüzbinlerce Müslüman kadının ırzına geçilmesine, topraklarının işgaline, başta Türkiye olmak üzere diğer İslam ülkeleri destek vermedi mi, en iyi ihtimalle seyirci kalmadı mı? İslam ülkeleri yıllardır hasımlarıyla bir olup birbirini boğazlıyor, hangi dostluktan bahsediyoruz?
İslam ülkeleri ABD ve İsrail'in çıkarları için bibiriyle uğraşıyor, savaşıyor; İslam ülkeleri ürettikçe ABD-İsrail kazanıyor, tükettikçe ABD-İsrail kazanıyor, savaştıkça ABD-İsrail kazanıyor, hangi dostluktan, hangi kınamadan, hangi tepkiden bahsediyorsunuz?
Hasımlar stratejik müttefik, dost, kardeş kabul edilirse, dostlar dost kalabilir mi hiç?
Bu kafayla Kudüs de gider, Mekke de, Medine de?
Üstelik Kudüs merkezli yaşanan mücadelenin perde arkasında bir inanç mücadelesi olduğunu hala anlayamamış, İslam ülkelerini temsil eden siyasiler?
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas konuşmasında şunları söyledi:
"BM kararına göre hiçbir ülkenin büyükelçiliğini Kudüs'e yerleştirmesi yasal değildir. ABD'nin tek taraflı aldığı bu kararın geçersiz olduğunu ifade ediyoruz. Bizler barış içinde çalışırken, bir anda bize yüzyılın tokatını vurdular. Yapılan uluslararası hukukun ihlalidir."
Sanki ABD inancıyla alakalı Kudüs kararını verirken BM'yi, uluslar arası hukuku takıyor; sanki Irak'ı, Afganistan'ı, Suriye'yi, Libya'yı işgal ederken hukuka riayet etti.
Bu mantığa göre BM, "Kudüs İsrail'in başkentidir" dese uluslar arası hukuka uygundur diye kabul mü edeceğiz? Kudüs ve Mescid-i Aksa konusu bizim inancımızla alakalı bir konudur, bu, Haçlıların ve perde arkasında İsrail'in kontrolünde olan kurum, kuruluş ve hukuk anlayışına göre ölçülebilir mi? Artık İslam dünyası gerçek adaletin, gerçek hukukun Allah'tan korkan ve son peygamber Hz. Muhammed'in (s.a.v.) yolundan yürüyen, dinini dört dörtlük yaşayan gerçek bir Müslüman liderle sağlanabileceğini bilmeli. Batıdan medet uman kompleksli anlayışlardan kurtulmalı.
Abbas, "Kudüs hem Müslümanların hem Hristiyanların yaşam mekanı olarak kalacaktır" dedi. Bu ifade Hz. Peygamberin son arzusuyla örtüşen bir açıklama mı?
İslam ülkelerinin liderleri, "Kudüs, Mescid-i Aksa Müslümanlara aittir" diyemedikleri ve bunun gereğini yerine getirmedikleri müddetçe hiç muvaffak olabilirler mi?
Filistin'i devlet olarak tanıyan ülke sayısı İsrail'i tanıyandan fazla? Bu bile İslam ülkelerinin ne kadar etkisiz olduğunu açıkça gösteriyor.
Abbas, "Kudüs kırmızıçizgimizdir. Kudüs ilk kıblemizdir. Kudüs'ün kırmızıçizgi olma konusunda Hristiyanlar da aynen bizim gibi düşünüyor. Bizler ve Hristiyanlar aynı gemide yer almaktayız. Bizler burada BM kararlarını saygıyla karşılıyoruz. BM'nin Filistin sorununu çözme çabalarını destekliyoruz" diyor.
Bu ifadeler de, Haçlı Batı ve İsrail Kudüs'e kendi inanç perspektifinden bakarken, hala İslam penceresinen bakamadığımızın açıkça göstergesi? Yine BM'den medet uman ifadeler? Bu BM, en son toplantısında İsrail'e kınama kararı bile çıkartamayan BM değil mi?
Kudüs toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Uluslararası hukuka, hakkaniyete sahip çıkan ülkeleri, Kudüs'ü Filistin devletinin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyorum" çağrısında bulundu. Pratikte en azından Filistin devletini tanıyan ülkeler açısından dahi olsa bu mümkün mü? Hayır. Çünkü Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas bile şu anda Kudüs'e gidemiyor, giremiyor. Devlet Başkanı'nın dahi gidemediği, hiçbir resmi kurumun olmadığı, güvenliğin sıfır olduğu, İsrail askerlerinin terör estirdiği bir yer hiç başkent olabilir mi? Olsa ne ifade eder? Sayın Cumhurbaşkanı da hala olayın bir inanç mücadelesi olduğunu ve bu noktada Hıristiyan ve Yahudilerin ortak düşündüğünü fark etmiş değil.
Neticede şu sözleri söyledi:
"Kudüs'ün tüm inançlar için taşıdığı öneme saygı duyan Sayın Papa'ya, adil bir barış için gayret eden aklıselim sahibi Musevilere, tahkir edilseler de muhkem duruşlarından taviz vermeyen herkese teşekkür ediyorum. Bölgemizde ve Kudüs'te barış ancak her kesimden, her milletten, her inançtan ahlaklı dürüst ve adil insanların çabasıyla sağlanacaktır."
Siyasilerimize gerçeği görmeleri için Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın son iki yazısını okumalarını tavsiye ediyorum. Bu yazılarda dini delilleriyle Kudüs'ün İslam açısından önemini ve Kudüs'ü Müslüman'ın elinden almak için Haçlı-İsrail ortaklığını net olarak görecekler. Bu görülmeden zaten hiçbir adım atılamaz.
Ve her şeyden önce bu yazılarda olmayacak duaya amin denmediğini, asıl çözümün "Mescid-i Aksa'nın İslam aleminin başkenti ilan edilmesi" olduğunu net olarak görecekler.
Vatikan Katolik Hıristiyanlarının başkenti oluyor da, kutsal mekanımız, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa neden "İslamın başkenti" olamıyor. 1,5 milyarı aşan Müslümanı temsil eden İslam ülkeleri bu noktada adım attığı gün ABD-İsrail ikilisine en büyük cevap verilmiş olacaktır. Ama asıl hedef cevap vermek değil, kutsalımıza, inancımıza, Peygamber emanetine, namusumuza sahip çıkmaktır.
Prof. Dr. Baş'ın şu sözleriyle yazımızı bitirelim:
"Kudüs konusunda hadiste buyrulan kalp zaafına uğramadan meydanları inlettiği gibi dediğini de hayata geçirebilecek bir lider bulunabilirse, inanın Kudüs meselesi bir anda halledilebilir. Denilebilir ki İslam dünyası dediklerini hayata geçiremeyecek acziyette liderleri değil, söylediklerini uygulayabilecek ve dimdik ayakta durabilecek lideri bekliyor. O geldiğinde batılın tamamı hakka ram olmak mecburiyetinde kalacaktır. Kudüs başkent değil, Mescid-i Aksa İslam âleminin başkenti olacaktır. İşte o zaman gerçek İslam birliği de olur."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025