Hz. Hüseyin'in (a.s.) ashabından şehit edilenlerin sayısı yetmiş iki kişi idi. Şehitlerin 23'ü İmam Hüseyin ve ev halkı idi.
Kafilesinde ki erkeklerin (İmam Zeynelabidin hariç) hepsi şehit edilmiş ve artık vakit gelmişti. İmam Hüseyin (a.s.) çadırdaki Ehl-i Beyt'ine; "Zor ve gamlı günler için hazırlanın ve bilin ki Allah Teala, sizin himayeciniz ve koruyucunuzdur ve sizi yakın bir zamanda düşmanların şerrinden kurtaracaktır, akıbetinizi hayra dönüştürecektir, düşmanınızı çeşitli azaplara duçar kılacaktır." Diyerek kılıcını eline ve düşmana saldırdı. Ağzından şu dizeler dökülüyordu;
"Ben-i Hâşim evlatlarının en iyisi olan Ali'nin (a.s.) oğluyum
İftihar zamanı, şeref olarak bu bana yeter
Ceddim Resulüllah (s.a.v.) ölüp gidenlerin en değerlisidir
Biz de yeryüzünde Allah'ın nur saçan kandilleriyiz
Annem Fatıma (a.s.), Ahmed'in (s.a.v.) pak kızıdır
Amcam Cafer ise Zül Cenaheyn olarak adlandırılmıştır
Açıklayıcı olarak nazil olan Kitap, bizdedir
Hayırla anılan hidayet ve vahiy bizdedir
Biz, bütün insanların arasında Allah'ın emniyet vesilesiyiz
Ve halkın arasında bununla da iftihar edip açıkça söylüyoruz
Dostlarımızı özel bir kadehle suya kandıran havuz sahipleri biziz
Su vermeye mahsus olan (içenlerin susuzluğunu gideren) bu havuz da Kevser Havuzu'dur
Kıyamet günü dostlarımız, bizi sevmek vesilesiyle saadete kavuşur
Düşmanlarımız ise o gün hüsrana uğrar?"
İmam Seccad (a.s.)'dan şöyle nakledilmiştir:
"Babam öldürüldüğü gün kanlar oluk gibi aktığı bir anda beni bağrına bastı ve şöyle buyurdu: "Yavrum, şu duayı benden ezberle; hacet, gam, keder, musibet ve büyük hadiselerde Allah'a bu dua ile seslen. Onu annem Fatıma (a.s.) bana öğretmiştir, ona da Resulüllah (s.a.v.) öğretmiştir, Resulüllah'a da (s.a.v.) Cebrail öğretmiştir:
"Allah'ım! Ya-sin ve Kur'an-ı Kerim hakkına, Ta-Ha ve Kur'an-ı Azim hakkına Sana niyaz ediyorum! Ey isteyenlerin hacetine kadir olan, ey gönüllerde olanları bilen, ey gamlıların gamını gideren, ey kederlileri kederden kurtaran, ey ihtiyarlara rahmeden, ey küçük çocuklara rızık veren, ey tefsir ve beyana ihtiyacı olmayan Allah, Muhammed (s.a.v.)'e ve âline salat eyle ve benim de ihtiyaçlarımı karşıla."
Melunlar İmam Hüseyin'in vücudunda 34 kılıç, 33 mızrak yarası vardı. Şehit olmuştu. Ama bu vahşilikleri bile melunlar tatmin etmemiş olacak ki, Peygamber Efendimizin öptüğü o mübarek boğazı kestiler. Başını bedeninden ayırdılar. Elbiselerini soydular. O mübarek vücudu atlarsa çiğnettiler. Aynı zulmü çadırdaki mübarek annelerimize de reva gördüler.
İki gün boyunca oradan ayrılmadılar. Şehitlerin Efendisi ve yanındaki o mübarek şehitlerin cesetleri ortada kaldı. Melunlar iki gün sonra Kerbela'yı terk etti.
Fırat ırmağı kıyısında olan Amiriyye köyünde, Esedoğulları'ndan bir cemaat vardı. Bu köy halkı, "Ey Müslümanlar! Bu cesetleri kurtların, çakalların yemesine nasıl razı olunur. Geliniz bunları gömelim" dediler. Geldiler.
Hz. Hüseyin'in (a.s.) başsız gövdesini buldular. Bir mezar kazarak gömdüler. Ehl-i Beyt'ini de çevresine gömdüler.
Evet, bu vahşet Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın ifadesiyle tam bir soykırımdır. Yine Sayın Baş'ın dediği gibi;
"Bugün Müslümanlara düşen vazife Hz. Hüseyin'in (a.s.) matemini tutmaktır. Hakikatte Peygamber Efendimizin yolundan gitmemiz gerekir. Ehl-i Beyt'in matemini tutmaya mecburuz ve de memuruz.
Kerbela katliamının gerçekleştiği günden beri yapılan vahşet unutturulmamış; İmam'ın (a.s.) şehadeti, neden kıyam ettiği, neden öleceğini bildiği halde Kerbela yolculuğuna çıktığı asırlar boyunca dilden dile, gönülden gönüle aktarılmıştır. O büyük İmam, bunu, kanını akıtarak sağlamıştır. Allah şefaatlerinden ayırmasın." (Amin)
Kafilesinde ki erkeklerin (İmam Zeynelabidin hariç) hepsi şehit edilmiş ve artık vakit gelmişti. İmam Hüseyin (a.s.) çadırdaki Ehl-i Beyt'ine; "Zor ve gamlı günler için hazırlanın ve bilin ki Allah Teala, sizin himayeciniz ve koruyucunuzdur ve sizi yakın bir zamanda düşmanların şerrinden kurtaracaktır, akıbetinizi hayra dönüştürecektir, düşmanınızı çeşitli azaplara duçar kılacaktır." Diyerek kılıcını eline ve düşmana saldırdı. Ağzından şu dizeler dökülüyordu;
"Ben-i Hâşim evlatlarının en iyisi olan Ali'nin (a.s.) oğluyum
İftihar zamanı, şeref olarak bu bana yeter
Ceddim Resulüllah (s.a.v.) ölüp gidenlerin en değerlisidir
Biz de yeryüzünde Allah'ın nur saçan kandilleriyiz
Annem Fatıma (a.s.), Ahmed'in (s.a.v.) pak kızıdır
Amcam Cafer ise Zül Cenaheyn olarak adlandırılmıştır
Açıklayıcı olarak nazil olan Kitap, bizdedir
Hayırla anılan hidayet ve vahiy bizdedir
Biz, bütün insanların arasında Allah'ın emniyet vesilesiyiz
Ve halkın arasında bununla da iftihar edip açıkça söylüyoruz
Dostlarımızı özel bir kadehle suya kandıran havuz sahipleri biziz
Su vermeye mahsus olan (içenlerin susuzluğunu gideren) bu havuz da Kevser Havuzu'dur
Kıyamet günü dostlarımız, bizi sevmek vesilesiyle saadete kavuşur
Düşmanlarımız ise o gün hüsrana uğrar?"
İmam Seccad (a.s.)'dan şöyle nakledilmiştir:
"Babam öldürüldüğü gün kanlar oluk gibi aktığı bir anda beni bağrına bastı ve şöyle buyurdu: "Yavrum, şu duayı benden ezberle; hacet, gam, keder, musibet ve büyük hadiselerde Allah'a bu dua ile seslen. Onu annem Fatıma (a.s.) bana öğretmiştir, ona da Resulüllah (s.a.v.) öğretmiştir, Resulüllah'a da (s.a.v.) Cebrail öğretmiştir:
"Allah'ım! Ya-sin ve Kur'an-ı Kerim hakkına, Ta-Ha ve Kur'an-ı Azim hakkına Sana niyaz ediyorum! Ey isteyenlerin hacetine kadir olan, ey gönüllerde olanları bilen, ey gamlıların gamını gideren, ey kederlileri kederden kurtaran, ey ihtiyarlara rahmeden, ey küçük çocuklara rızık veren, ey tefsir ve beyana ihtiyacı olmayan Allah, Muhammed (s.a.v.)'e ve âline salat eyle ve benim de ihtiyaçlarımı karşıla."
Melunlar İmam Hüseyin'in vücudunda 34 kılıç, 33 mızrak yarası vardı. Şehit olmuştu. Ama bu vahşilikleri bile melunlar tatmin etmemiş olacak ki, Peygamber Efendimizin öptüğü o mübarek boğazı kestiler. Başını bedeninden ayırdılar. Elbiselerini soydular. O mübarek vücudu atlarsa çiğnettiler. Aynı zulmü çadırdaki mübarek annelerimize de reva gördüler.
İki gün boyunca oradan ayrılmadılar. Şehitlerin Efendisi ve yanındaki o mübarek şehitlerin cesetleri ortada kaldı. Melunlar iki gün sonra Kerbela'yı terk etti.
Fırat ırmağı kıyısında olan Amiriyye köyünde, Esedoğulları'ndan bir cemaat vardı. Bu köy halkı, "Ey Müslümanlar! Bu cesetleri kurtların, çakalların yemesine nasıl razı olunur. Geliniz bunları gömelim" dediler. Geldiler.
Hz. Hüseyin'in (a.s.) başsız gövdesini buldular. Bir mezar kazarak gömdüler. Ehl-i Beyt'ini de çevresine gömdüler.
Evet, bu vahşet Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın ifadesiyle tam bir soykırımdır. Yine Sayın Baş'ın dediği gibi;
"Bugün Müslümanlara düşen vazife Hz. Hüseyin'in (a.s.) matemini tutmaktır. Hakikatte Peygamber Efendimizin yolundan gitmemiz gerekir. Ehl-i Beyt'in matemini tutmaya mecburuz ve de memuruz.
Kerbela katliamının gerçekleştiği günden beri yapılan vahşet unutturulmamış; İmam'ın (a.s.) şehadeti, neden kıyam ettiği, neden öleceğini bildiği halde Kerbela yolculuğuna çıktığı asırlar boyunca dilden dile, gönülden gönüle aktarılmıştır. O büyük İmam, bunu, kanını akıtarak sağlamıştır. Allah şefaatlerinden ayırmasın." (Amin)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Yolsuzluk, adaletsizlik, uyuşturucu, kumar neden gündemde? / 09.10.2025
- Devlet Bahçeli’nin Filistin ve Gazze tespitleri / 08.10.2025
- Milli güvenlik sorunlarımız / 06.10.2025
- Küresel itaatsizlik başladı / 05.10.2025
- Erdoğan’ın ‘kazan kazan’ modelini hatırlar mısın? / 04.10.2025
- Gülen’e nasip olmadı, Erdoğan’a mı nasip olacak? / 03.10.2025
- ABD’ye nasıl ve neden peşkeş çekildiğimizi yazıyorum / 02.10.2025
- Aşağıdaki vasıfları taşıyan yöneticiler aranıyor / 30.09.2025
- Peygamberimiz itibardan asla taviz vermemiştir / 29.09.2025
- Çakma kral ve HTŞ’li Şara / 28.09.2025
- Devlet Bahçeli’nin Filistin ve Gazze tespitleri / 08.10.2025
- Milli güvenlik sorunlarımız / 06.10.2025
- Küresel itaatsizlik başladı / 05.10.2025
- Erdoğan’ın ‘kazan kazan’ modelini hatırlar mısın? / 04.10.2025
- Gülen’e nasip olmadı, Erdoğan’a mı nasip olacak? / 03.10.2025
- ABD’ye nasıl ve neden peşkeş çekildiğimizi yazıyorum / 02.10.2025
- Aşağıdaki vasıfları taşıyan yöneticiler aranıyor / 30.09.2025
- Peygamberimiz itibardan asla taviz vermemiştir / 29.09.2025
- Çakma kral ve HTŞ’li Şara / 28.09.2025