Artık hiçbir şey önceki seçimlerde olduğu gibi olmayacak.
Deniz bitti, gemi karaya oturdu.
Satılacak sadece arazimiz kaldı.
Kurucu babamız, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk döneminde inşa edilen onlarca devasa KİT'lerin tamamı satıldı.
Babalar gibi satışın olduğu yıllarda ise, işbaşında Ak Parti vardı.
20 yıllık siyasetleri döneminde yıkımın en büyüğüne imza atan bugünkü iktidara en büyük destek ise Türk milletinden geldi.
Yetmedi bi daha, bi daha şarkılarıyla alanları inleten necip milletimiz, gemi karaya oturduğunda, 30 TL'ye ulaşmış benzin fiyatları ile ancak uyanabildi.
Yani aslına bakarsanız asıl yıkımın mimarları, bizzat milletimizin kendisi olmuştur.
20 yıllık Ak Parti iktidarında o kadar vahim ve beka sorunu oluşturacak siyasi kararlara imza atıldı ki, yazmaya kalksak doğada kâğıda dönüştürülecek ağaç kalmaz!
Hal böyle iken derin uykulara dalmış olan zekâ küpü parlamento içi muhalefetimiz ise dünya tarihinin en kötü performansı ile sınıfta kalmıştır.
2002 yılında, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Biz asgari ücreti 5 bin TL yapacağız" açıklamasını yaptığında neredeyse en büyük tepki veya görmezden gelme stratejisi muhalefetten gelmişti.
İnanılır gibi değil ama gerçek.
2002'de asgari ücret 163 TL iken, Haydar Baş Bey'in "5 bin TL" açıklamasına iktidardan çok muhalefetin kulak tıkaması bile bir projenin gereği olarak sahnelenmişti.
Asıl amaçlanan ise, mevcut iktidarın süresini uzatabildikleri kadar uzatmaktı.
Bu projede muhalefetin bilerek veya bilmeyerek yer almış olması aslına bakarsanız bir "milli güvenlik sorunudur."
Büyük fotoğrafta yer alan, 'Türkiye'nin tasfiyesi' projesine ısrarla su taşıyan muhalefet, bir kere bile gelip, "Yahu Haydar Bey, siz açıklamış olduğunuz bu asgari ücreti, 5 bin TL olarak nasıl vereceksiniz?" diye sormadı.
"Siz ekonominin kitabını yazmışsınız. Birlikte güç birliği yapalım ve sesimizi tüm millete duyurmak suretiyle bu işi bitirelim" şeklinde bir kelam etmediler.
İktidara boş laf yetiştirmenin seçmen üzerinde etkisi olacağını zannettiler ama 20 yıl oldu, bu dedikleri olmadı.
Halkımız çözümü güçlü bir oluşumdan duyma alışkanlığı gibi bir hastalığa duçar olmuş.
Dünyayı kasıp kavuran ve insanlık tarihinin en büyük devrimi olduğundan kuşku duyulmayan Milli Ekonomi Modeli tezi Türk siyasetine Ruslar tarafından tavsiye ediliyor!
Yazıklar olsun!
Utanılacak bir muhalefet profilimiz var.
İktidara niye mi bir şey demiyorum; sizce demeye gerek var mı?
Bakın bu oranlar, 2002 yılı itibariyle bu ülkede mevcut iktidara ikram edilmiştir.
Neden yerden yere vurayım ki!
Kendin ettin, kendin buldun…
2002 oy oran: %34.28
2007 oy oranı: %46.58
2014 oy oranı: %51.79
2018 Cumhur İttifakı oy oranı: %52.59
Ancak…
2023 seçimlerinde işler hiç de eskisi gibi olmayacak.
Artık ideolojik saplantılara kimse bir kuruşluk pirim vermiyor.
Tencerenin dibi çok fena yanmıştır.
Bu sefer hiçbir güç, tencerenin önünde duramaz!
6.5 milyon pırıl pırıl genç seçmen var.
Seçimin kaderini tümüyle gençler belirleyecek.
Gençler ise, kendileri gibi genç bir siyasetçi ve lideri beklemektedirler.
Bugün çözüm adına konuşma hakkı olan bir tek parti ve yetkin insan görüyorum.
Bağımsız Türkiye Partisi ve onun lideri Hüseyin Baş.
Şimdiden bütün gönülleri fethetti.