AB, e-mail skandalı konusunda Viyana Sözleşmesi çerçevesinde "üzerine düşen görev"i yerine getirip "istenmeyen kadın" durumuna düşen Karen Fogg'u geri çekmek yerine, Türkiye'ye "sözlü nota" üstüne nota veriyor. "Yazılı nota" vererek muhatap da almıyor. Anlaşılan e-mail skandalı, e-nota skandalına dönüşüyor.
AB'ye göre Fogg'la ilgili gelişme, sadece elektronik mesajların deşifre edilmesi değildir. AB'nin asıl korkusu bu e-maillerle "Türkiye'ye yönelik kendi planlarının deşifre olması"dır. Dolayısıyla en güçlü taarruz yöntemlerine baş vurarak gündemi lehine çevirmek istemektedir. AB şimdi işte bunu yaparak başımıza yeni bir çorap örüyor. AB'nin e-notalarının içi de bu yöntemle dolduruldu.
AB "en güzel savunma taarruzdur" taktiğiyle, Türkiye'ye tam üç konuda e-nota veriyor. E-notalar, üç noktada "tam teminat"ı içeriyor. Hani ABD Başkanı Clinton, TBMM'ye kendi korumalarının güvenliği altında girmişti ya; onun gibi, şimdi AB yetkilileri güya Ankara'da "emniyetsizlik psikozu" yaşıyorlar. Diyorlar ki; Ankara'daki personelimizin fiziki güvenliğini sağlayın, bir. Büromuzun haberleşme güvenliğini sağlayın, iki. Fogg'un elektronik postalarının basında yayınlanmasının derhal durdurulmasını sağlayın, üç.
Temsilcilerimiz casusluk da yapar, devlet sırlarını da aşırır; sizin vazifeniz görmezlikten gelmektir, diyor.
Önce AB komisyonu sözcüleri konuştu. Verheugen bu işi sonuçlandıramazsa, Başkan Romano Prodi devre yapacak. Bütün bu taarruz paketinin can alıcı noktası "elektronik postaların içeriğinin yayınlanmaması"dır. Bu postalar yayınlanırsa, ola ki millet "Büyük Oyun"u farkeder. Türkiye'nin yönü değişir. Yönü değişirse AB'nin bölüp parçalayacağı ülke avucundan kayar. Avrupa'nın Ortadoğu hesabı büyük darbe alır. Türk Dünyası ve Ortadoğu ekseninde bir büyük Türkiye ideali doğar. Asıl endişe bu, asıl korku bu.
AB'nin gönüllü prezentasyonunu üstlenen lobisel vakıfların birinde vazifeli Can Baydarol bile, e-postaların içeriğinden üç-beş cümle duyunca "ar damarı" kabarmış, geçen akşam az daha vakfından istifa edecekti. Baydarol'da bile ortaya çıkan "AB'ye karşı tepki", e-mallerin içeriği yayınlanırsa toplumda nasıl bir tepki olarak zuhur eder, Allah bilir. AB'nin asıl korkusu işte bu.
Baydarol, yüksek tansiyona tutulunca "Kardeşim, casusluk yoluyla bilgi aşırmak bir yana maalesef kimi bakanlarımız, Fogg'a mahrem bilgiler veriyor. Hem Ankara'da sadece Fogg yok ki! AB ülkelerinin büyükelçileri sanki farklı bir işlev mi görüyorlar?" itirafında bulunuyor. Bak şu konuşana... Bu itiraf, AB sürecinde aldığımız bir arpa boyu yolda işlerin aslında nasıl kotarıldığını ortaya koyan içeriden bir not.
Evet, AB'nin e-notalarındaki yüksek taarruz, Fogg'un e-maillerinin içeriğindeki "vahametin ipuçları"nı veriyor. Vatanperver resmi erkânımız, AB'nin, Fogg olayını "e-mail skandalından e-nota sakandalına dönüştürmesi"ne müsaade etmemelidir. Bunun da yolu, "AB oyunu"nu en temel ayrıntısına kadar millete "mertçe anlatmak"tır, mertçe. Politikacılarımız da belki böylece kendilerini millete affettirebilirler.
Huuu, Ankara'da kimse var mı?
AB'ye göre Fogg'la ilgili gelişme, sadece elektronik mesajların deşifre edilmesi değildir. AB'nin asıl korkusu bu e-maillerle "Türkiye'ye yönelik kendi planlarının deşifre olması"dır. Dolayısıyla en güçlü taarruz yöntemlerine baş vurarak gündemi lehine çevirmek istemektedir. AB şimdi işte bunu yaparak başımıza yeni bir çorap örüyor. AB'nin e-notalarının içi de bu yöntemle dolduruldu.
AB "en güzel savunma taarruzdur" taktiğiyle, Türkiye'ye tam üç konuda e-nota veriyor. E-notalar, üç noktada "tam teminat"ı içeriyor. Hani ABD Başkanı Clinton, TBMM'ye kendi korumalarının güvenliği altında girmişti ya; onun gibi, şimdi AB yetkilileri güya Ankara'da "emniyetsizlik psikozu" yaşıyorlar. Diyorlar ki; Ankara'daki personelimizin fiziki güvenliğini sağlayın, bir. Büromuzun haberleşme güvenliğini sağlayın, iki. Fogg'un elektronik postalarının basında yayınlanmasının derhal durdurulmasını sağlayın, üç.
Temsilcilerimiz casusluk da yapar, devlet sırlarını da aşırır; sizin vazifeniz görmezlikten gelmektir, diyor.
Önce AB komisyonu sözcüleri konuştu. Verheugen bu işi sonuçlandıramazsa, Başkan Romano Prodi devre yapacak. Bütün bu taarruz paketinin can alıcı noktası "elektronik postaların içeriğinin yayınlanmaması"dır. Bu postalar yayınlanırsa, ola ki millet "Büyük Oyun"u farkeder. Türkiye'nin yönü değişir. Yönü değişirse AB'nin bölüp parçalayacağı ülke avucundan kayar. Avrupa'nın Ortadoğu hesabı büyük darbe alır. Türk Dünyası ve Ortadoğu ekseninde bir büyük Türkiye ideali doğar. Asıl endişe bu, asıl korku bu.
AB'nin gönüllü prezentasyonunu üstlenen lobisel vakıfların birinde vazifeli Can Baydarol bile, e-postaların içeriğinden üç-beş cümle duyunca "ar damarı" kabarmış, geçen akşam az daha vakfından istifa edecekti. Baydarol'da bile ortaya çıkan "AB'ye karşı tepki", e-mallerin içeriği yayınlanırsa toplumda nasıl bir tepki olarak zuhur eder, Allah bilir. AB'nin asıl korkusu işte bu.
Baydarol, yüksek tansiyona tutulunca "Kardeşim, casusluk yoluyla bilgi aşırmak bir yana maalesef kimi bakanlarımız, Fogg'a mahrem bilgiler veriyor. Hem Ankara'da sadece Fogg yok ki! AB ülkelerinin büyükelçileri sanki farklı bir işlev mi görüyorlar?" itirafında bulunuyor. Bak şu konuşana... Bu itiraf, AB sürecinde aldığımız bir arpa boyu yolda işlerin aslında nasıl kotarıldığını ortaya koyan içeriden bir not.
Evet, AB'nin e-notalarındaki yüksek taarruz, Fogg'un e-maillerinin içeriğindeki "vahametin ipuçları"nı veriyor. Vatanperver resmi erkânımız, AB'nin, Fogg olayını "e-mail skandalından e-nota sakandalına dönüştürmesi"ne müsaade etmemelidir. Bunun da yolu, "AB oyunu"nu en temel ayrıntısına kadar millete "mertçe anlatmak"tır, mertçe. Politikacılarımız da belki böylece kendilerini millete affettirebilirler.
Huuu, Ankara'da kimse var mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019