Hükümetin ABD ve AB'ye bağımlı politikalarıyla Türkiye olarak daha kötü ne yaşayabiliriz diye düşünürken, bir de bakıyorsunuz daha kötüsü yaşanıyor.
Suriye'de AKP hükümetinin yerlere göklere sığdıramadığı Şara yönetiminin, "Suriye'nin PKK'sına resmi statü kazandıran ve silah bırakmama garantisi veren" 8 maddelik anlaşması daha sıcaklığını korurken, Ege Denizi'nde, Doğu Akdeniz'de ve Kıbrıs adasında peş peşe aleyhimizde gelişmeler yaşandı.
Önce Ege Denizi'nden başlayalım.
Yunanistan, Ege Denizi'nde kara sularını 12 mile çıkarmayı içeren Deniz Mekansal Planlamasını açıkladı. Bildiğiniz gibi, Yunan'ın bu 12 mil hedefi, Türkiye'nin resmi starejisine göre "casus belli" yani savaş nedeni.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, söz konusu inisiyatifin "ilk kez deniz alanlarını organize edecek kuralları belirlemesi" nedeniyle önemli olduğu belirtildi. Yunanistan'ın hedefi bu kapsamda hazırladığı haritayı diplomatik referans haline getirmek. Gelecekte bu haritayı Ege'deki emelleri doğrultusunda, Türkiye'ye karşı argüman olarak kullanması bekleniyor.
Uzmanlar haritanın "şimdilik" fiili bir durum oluşturmasa da bir niyet belgesi olarak kayıtlara geçtiğini belirtiyor. 12 mil, Ege'nin yüzde 71'ini Yunan karasuları olması anlamına geliyor. Türkiye'ye kalan alan ise yüzde 19'dan yüzde 9'a düşüyor.
Türkiye'nin Ege'den açık denize çıkışı neredeyse kapanıyor.
Söz konusu harita, Ege'de en küçük adaların bile tam yetki (yüzde 100) kıta sahanlığı bulunduğu ve Türkiye'ye karasuları dışında hiçbir hak tanınmayan Yunan tezleri esas alınarak hazırlandığı biliniyor.
İşte bu noktada AKP iktidarı döneminde 2004 yılından sonraki süreçte Türkiye'ye ait olan 20 ada ve 2 kayalığın Yunanistan tarafından işgal edildiğini hatırlamamız gerekiyor. Bugün gelinen süreçte, Yunan'ın işgaline göz yumulan adalarımızın sadece bir karasal işgal olmadığını, Ege Denizi'ndeki haklarımızın da elimizden alınabileceğini net olarak görüyoruz.
Yunanistan'ın bu işgal haritası ve "kendince" planlaması önümüzdeki günlerde AB Komisyonu'na gönderilecek. Eğer AB Komisyonu bunu kabul ederse, artık Ege'de yaşanan sorunlar Türkiye-Yunanistan arasında değil, Türkiye-AB arasında olacak.
Yunanistan'ın yayınladığı bu harita esasen bugün hazırlanmış bir harita değil, öncesi var. Harita, AB'nin 2020'de geçerli olmadığını açıkladığı "Sevilla haritası" ile hemen hemen aynı. Sevilla haritası, 2007'de İspanya'nın Sevilla Üniversitesi'nden Prof. Luis Suarez de Vivero hazırlamıştı. Ege'yi adeta Yunanistan'da gösteren harita, Türkiye'nin yetki alanını karasuları ve Antalya Körfezi'yle sınırlıyordu.
Ama şu bir gerçek ki, dün kabul edilmemesi, bugün kabul edilmeyeceği anlamına gelmez. Üstelik hükümet de ana muhalefet de, AB'ye üyeliği stratejik bir hedef olarak görürken!
Siyasilerimiz, Yunanistan'ın bu Ege Denizi'ni işgal girişimlerine, aynen 2004 yılından sonra adalarımızı işgal ederken olduğu gibi cılız tepkiler vermeye devam ediyor.
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Yunanistan'ın ilan ettiği "Deniz Mekansal Planlaması"nın uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirterek, "Türkiye, bölgede adil, hakkaniyetli ve uluslararası hukuk ilkelerine uygun bir deniz yetki paylaşımının ancak karşılıklı diyalog ve iyi niyet çerçevesinde mümkün olabileceğini savunmaktadır" ifadelerini kullandı.
"Ege benimdir" deyip, seni karaya hapsetme girişimlerinde bulunan Yunanistan'dan nasıl bir iyi niyet beklenir merak konusu.
Ayrıca onlarca kez tekrar tekrar Yunanistan ile yapılan "istikşafi" görüşmelerden ne elde edildi ki, bu diyalogların devamıyla bir sonuç alınabilirsin.
Yunanistan'ın bu pervasızlıklarına karşı, ona geri adım attırabilecek en caydırıcı güç, "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" diyebilmektir.
Aynen "Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen ve Yunan'ı denize döken Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi…
Aynen ekonomik ve siyasi bağımsızlığın anahtarı olan Milli Ekonomi Modeli'ni ve Milli Devlet tezini ortaya koyan "Hoca Atatürk" Prof. Dr. Haydar Baş gibi…
Aynen, "29 yaşımda kendimi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bağımsızlığına adıyorum" diyen BTP lideri Hüseyin Baş gibi.
Kıbrıs sürecini bir sonraki yazımızda ele alacağız.
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025