Cenab-ı Hakk'ın sevdiği, seçtiği ve sevmemizi emrettiği velayet yolunun önderleri olan Ehl-i Beyt imamlarının hayatlarını ve ortaya koydukları ölçüleri, söyledikleri sözleri okuduğumuzda gerçekten kendilerine her konuda kimsede olmayan özel bir ilim verildiğini, özel nimetlerle donatıldıklarını görüyoruz.
Ne demek istediğimizi dilerseniz, İmam Hüseyin'in torunu ve Ehl-i Beyt imamlarının beşincisi olan İmam Muhammed Bakır'ın (a.s.) sözleriyle anlatmaya çalışalım.
Bu aktaracaklarımızı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt Külliyatı'ndan olan İmam Muhammed Bakır (a.s.) eserinden bulabilirsiniz.
12. imam olan İmam Mehdi ve İmam vesilesiyle yanındakiler, özel bir ilme ve özel yeteneklere sahip olacaklardır. İmam Muhammed Bakır (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Kaim'imiz kıyam edince elini insanların başının üstüne koyar, böylece akıllarını bir araya toplar, gelişimlerini kemale erdirir. Allah, görüşlerini ve duyuşlarını güçlendirir. Öyle ki, kendileri ile Kaim (Hz. Mehdi) arasında hiçbir örtü, engel kalmaz. Onlarla konuşmak istediğinde duyarlar ve kendi mekanında olduğu halde onu görürler."
İmam Mehdi ile beraber olmayı istemek ve de O'nunla beraber olmak büyük bir fazilettir. Abdulhamid-i Vasiti şöyle nakletmektedir:
Abdülhamid, "Eğer Kaim'i (a.s.) mülakat etmeden ölürsem nasıl olurum?" diye sordu.
İmam Bakır (a.s.) "Sizlerden herhangi biriniz (gönülden), 'Eğer Kaim-i Al-i Muhammed'i görmüş olursam, O'nun yardımına koçacağım' derse, (sevap elde etmek açısından) O'nun yanında kılıç sallayan kimse gibi olur; O'nun yanında şehit olan kimse de iki defa şehit olan kimse gibi olur" diye buyurdu.
Unutmayalım ki, İmam Mehdi ile beraber olabilmek; Ehl-i Beyt'i sevmek, Onların yolunu takip etmek, Hz. Peygamberin (s.a.v.) "Nuh'un Gemisi" olarak ifade ettiği Ehl-i Beyt gemisine binmek, Prof. Dr. Baş'ın yıllardır ısrarla vurguladığı "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" adresinde buluşmakla mümkündür.
İmam Bakır, 11 imamın birbiri ardınca gelip gidişini ve son imam, İmam Mehdi'nin gaybetini, sonra zuhur edişini "yıldız" örneğiyle anlatıyor.
İmam Bakır (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Sizin yıldızınız gökteki yıldızlar gibidir. Bir yıldız battığında başkası doğar. Ancak, parmaklarınızla ona işaret ettiğiniz zaman, Allah yıldızını sizden gizler. Artık bütün Abdulmuttaliboğulları eşit hale gelir ve kimin kimden olduğu bilinmez. (Uzun süre böyle devam ettikten sonra) tekrar yıldızınız doğunca Rabbinize hamd edin."
12 imamın en büyük özelliklerinden birisi de gelecek olaylardan haber vermeleridir. Onlar geleceği, Allah'ın verdiği özel bir ilimle adeta yaşıyormuş gibi okuyabilmektedir.
İmam Bakır (a.s.) daha doğmamış olan İmam Rıza'nın şahadet haberiyle ilgili olarak şöyle buyurmuştur: "Musa b. Cafer'in oğullarından birisi, Emirü'l-Mü'minin Ali (a.s.) ile aynı isme sahiptir. O, Horasan'ın Tus şehrinde medfun olacak, zehirletilmek suretiyle öldürülecek ve o gurbet şehirde toprağa verilecektir. Allah, O'nun hakkını tanıyan ve ziyaretine giden kimseye, Mekke fethinden önce Allah yolunda infak eden kimsenin sevabını verecektir."
Ali b. Musa (İmam Rıza), İmam Bakır'ın oğlu İmam Cafer'in oğlu İmam Musa'nın oğludur. Yani İmam Bakır, İmam Rıza'yı görmemiştir.
İmam Bakır, Emevi saltanatı devam ederken, Abbasoğullarına devlet kuracaklarını, ne kadar ve nasıl saltanat süreceklerini ve de neden yıkılacaklarını detaylıca anlatıyor.
Ebu Basir şöyle diyor: Mescide İmam Bakır ile oturmuştuk. Bu sırada Davud bin Ali, Süleyman b. Halid ve Abdullah b. Muhammed (Ebu Devanik) gelip bir köşeye oturdular. Onlara dediler ki: "Orada oturan Muhammed bin Ali'dir (İmam Bakır)."
O zaman Davud b. Ali ve Süleyman b. Halid kalkıp Hazretin hizmetine gelerek selam verdiler. Ama Ebu Devanik olduğu yerde oturdu. İmam Bakır buyurdular ki: "Kibirli ve gururlunuzun buraya gelmesine mani olan nedir?"
Arkadaşları ona mazeret buldular. İmam Bakır şöyle buyurdular: "Allah'a and olsun ki, çok geçmeksizin o, doğu ve batıya saltanat edecek, halk onun peşine takılacak ve onun karşısında boyun eğeceklerdir. O sert ve katı bir şekilde hükümet edecektir."
Davud b. Ali dedi ki: "Bizim saltanatımız sizinkinden önce mi?"
İmam buyurdular ki: "Evet, ey Davud, sizin hükümetiniz bizim hükümetten öncedir."
Süleyman b. Halid, gidip bu sözleri Ebu Devanik'e haber verdi. O da Hazretin huzuruna gelerek selam verdikten sonra dedi ki: "Davud b. Ali ve Süleyman b. Halid doğru mu söylüyorlar?"
İmam buyurdular ki: "Ey Mansur! Sizin devletiniz bizim devletten önce, saltanatınız da bizim saltanatımızdan öncedir, sizin padişahlığınız, sert ve katıdır; hiçbir kolaylık onda yoktur ve uzun da sürmeyecektir. Allah'a and olsun ki, Emevi saltanatının her gün ve yılına karşılık siz ikisi beraber saltanat edeceksiniz. Sizin çocuklarınız, bebeğin oyuncakları ile oynadığı gibi saltanatla oynayacaklar, büyüklerinizin oynayacağından şüphe yok, anladın mı?"
Sonra buyurdular ki: "Bizden haksız yere kan dökmediğiniz müddetçe, devletinizin yaygınlaşması ve genişlemesi azalmayacak ama o kanı döktüğünüzde Allah size gazap edecek ve saltanatınızı da sizden alacaktır. Devletinizi yıkacak ve kullarından tek gözlü birini size musallat edecek, onun ve yarenlerinin eliyle kökünüzü kazıyacak."
İmam (a.s.) daha sonra susarak bir şey söylemedi.
Zaten geçmişte birçok saltanat, birçok devlet, birçok imparatorluk Ehl-i Beyt'e ve sevenlerine gösterdiği Ehl-i Beyt düşmanlığı sebebiyle darmadağın olmamış mıdır?
Unutmayalım ki Ehl-i Beyt'i seven abad olur, düşmanlık besleyen ise bedbaht ve perişan.
Ne demek istediğimizi dilerseniz, İmam Hüseyin'in torunu ve Ehl-i Beyt imamlarının beşincisi olan İmam Muhammed Bakır'ın (a.s.) sözleriyle anlatmaya çalışalım.
Bu aktaracaklarımızı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt Külliyatı'ndan olan İmam Muhammed Bakır (a.s.) eserinden bulabilirsiniz.
12. imam olan İmam Mehdi ve İmam vesilesiyle yanındakiler, özel bir ilme ve özel yeteneklere sahip olacaklardır. İmam Muhammed Bakır (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Kaim'imiz kıyam edince elini insanların başının üstüne koyar, böylece akıllarını bir araya toplar, gelişimlerini kemale erdirir. Allah, görüşlerini ve duyuşlarını güçlendirir. Öyle ki, kendileri ile Kaim (Hz. Mehdi) arasında hiçbir örtü, engel kalmaz. Onlarla konuşmak istediğinde duyarlar ve kendi mekanında olduğu halde onu görürler."
İmam Mehdi ile beraber olmayı istemek ve de O'nunla beraber olmak büyük bir fazilettir. Abdulhamid-i Vasiti şöyle nakletmektedir:
Abdülhamid, "Eğer Kaim'i (a.s.) mülakat etmeden ölürsem nasıl olurum?" diye sordu.
İmam Bakır (a.s.) "Sizlerden herhangi biriniz (gönülden), 'Eğer Kaim-i Al-i Muhammed'i görmüş olursam, O'nun yardımına koçacağım' derse, (sevap elde etmek açısından) O'nun yanında kılıç sallayan kimse gibi olur; O'nun yanında şehit olan kimse de iki defa şehit olan kimse gibi olur" diye buyurdu.
Unutmayalım ki, İmam Mehdi ile beraber olabilmek; Ehl-i Beyt'i sevmek, Onların yolunu takip etmek, Hz. Peygamberin (s.a.v.) "Nuh'un Gemisi" olarak ifade ettiği Ehl-i Beyt gemisine binmek, Prof. Dr. Baş'ın yıllardır ısrarla vurguladığı "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" adresinde buluşmakla mümkündür.
İmam Bakır, 11 imamın birbiri ardınca gelip gidişini ve son imam, İmam Mehdi'nin gaybetini, sonra zuhur edişini "yıldız" örneğiyle anlatıyor.
İmam Bakır (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Sizin yıldızınız gökteki yıldızlar gibidir. Bir yıldız battığında başkası doğar. Ancak, parmaklarınızla ona işaret ettiğiniz zaman, Allah yıldızını sizden gizler. Artık bütün Abdulmuttaliboğulları eşit hale gelir ve kimin kimden olduğu bilinmez. (Uzun süre böyle devam ettikten sonra) tekrar yıldızınız doğunca Rabbinize hamd edin."
12 imamın en büyük özelliklerinden birisi de gelecek olaylardan haber vermeleridir. Onlar geleceği, Allah'ın verdiği özel bir ilimle adeta yaşıyormuş gibi okuyabilmektedir.
İmam Bakır (a.s.) daha doğmamış olan İmam Rıza'nın şahadet haberiyle ilgili olarak şöyle buyurmuştur: "Musa b. Cafer'in oğullarından birisi, Emirü'l-Mü'minin Ali (a.s.) ile aynı isme sahiptir. O, Horasan'ın Tus şehrinde medfun olacak, zehirletilmek suretiyle öldürülecek ve o gurbet şehirde toprağa verilecektir. Allah, O'nun hakkını tanıyan ve ziyaretine giden kimseye, Mekke fethinden önce Allah yolunda infak eden kimsenin sevabını verecektir."
Ali b. Musa (İmam Rıza), İmam Bakır'ın oğlu İmam Cafer'in oğlu İmam Musa'nın oğludur. Yani İmam Bakır, İmam Rıza'yı görmemiştir.
İmam Bakır, Emevi saltanatı devam ederken, Abbasoğullarına devlet kuracaklarını, ne kadar ve nasıl saltanat süreceklerini ve de neden yıkılacaklarını detaylıca anlatıyor.
Ebu Basir şöyle diyor: Mescide İmam Bakır ile oturmuştuk. Bu sırada Davud bin Ali, Süleyman b. Halid ve Abdullah b. Muhammed (Ebu Devanik) gelip bir köşeye oturdular. Onlara dediler ki: "Orada oturan Muhammed bin Ali'dir (İmam Bakır)."
O zaman Davud b. Ali ve Süleyman b. Halid kalkıp Hazretin hizmetine gelerek selam verdiler. Ama Ebu Devanik olduğu yerde oturdu. İmam Bakır buyurdular ki: "Kibirli ve gururlunuzun buraya gelmesine mani olan nedir?"
Arkadaşları ona mazeret buldular. İmam Bakır şöyle buyurdular: "Allah'a and olsun ki, çok geçmeksizin o, doğu ve batıya saltanat edecek, halk onun peşine takılacak ve onun karşısında boyun eğeceklerdir. O sert ve katı bir şekilde hükümet edecektir."
Davud b. Ali dedi ki: "Bizim saltanatımız sizinkinden önce mi?"
İmam buyurdular ki: "Evet, ey Davud, sizin hükümetiniz bizim hükümetten öncedir."
Süleyman b. Halid, gidip bu sözleri Ebu Devanik'e haber verdi. O da Hazretin huzuruna gelerek selam verdikten sonra dedi ki: "Davud b. Ali ve Süleyman b. Halid doğru mu söylüyorlar?"
İmam buyurdular ki: "Ey Mansur! Sizin devletiniz bizim devletten önce, saltanatınız da bizim saltanatımızdan öncedir, sizin padişahlığınız, sert ve katıdır; hiçbir kolaylık onda yoktur ve uzun da sürmeyecektir. Allah'a and olsun ki, Emevi saltanatının her gün ve yılına karşılık siz ikisi beraber saltanat edeceksiniz. Sizin çocuklarınız, bebeğin oyuncakları ile oynadığı gibi saltanatla oynayacaklar, büyüklerinizin oynayacağından şüphe yok, anladın mı?"
Sonra buyurdular ki: "Bizden haksız yere kan dökmediğiniz müddetçe, devletinizin yaygınlaşması ve genişlemesi azalmayacak ama o kanı döktüğünüzde Allah size gazap edecek ve saltanatınızı da sizden alacaktır. Devletinizi yıkacak ve kullarından tek gözlü birini size musallat edecek, onun ve yarenlerinin eliyle kökünüzü kazıyacak."
İmam (a.s.) daha sonra susarak bir şey söylemedi.
Zaten geçmişte birçok saltanat, birçok devlet, birçok imparatorluk Ehl-i Beyt'e ve sevenlerine gösterdiği Ehl-i Beyt düşmanlığı sebebiyle darmadağın olmamış mıdır?
Unutmayalım ki Ehl-i Beyt'i seven abad olur, düşmanlık besleyen ise bedbaht ve perişan.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024