24 Ağustos'ta başlatılan Fırat Kalkanı operasyonu 4. ayını tamamlarken acı haberlerle sarsıldık. IŞİD, El Bab'a dayanan askerlerimize 3 ayrı noktada bomba yüklü araçlarla intihar saldırısı düzenledi ve 14 askerimizin şehit olmasına, 35 askerimizin de yaralanmasına neden oldu. Yaralı askerlerin 18'inin ağır olduğu bildirildi.
Gelen yoğun çatışma haberleri ve bu son yaşanan bombalı saldırılar, El Bab'ın Fırat Kalkanı harekatının şu ana kadarki en zor cephesi olduğunu ortaya koyuyor.
El Bab kasabası terör örgütü IŞİD'in kalesi olarak bilinen Rakka ve Halep sahasının geçiş noktası olması sebebiyle stratejik öneme sahip. Hatta IŞİD'in Suriye'deki ikinci kalesi olarak ifade ediliyor.
El Bab, Türkiye sınırına yaklaşık 30 kilometre mesafede bulunuyor. Cerablus ile birlikte burası, Rakka ve Deyr ez Zor'a giden ana yolun üzerinde bulunuyor. Bu hat, IŞİD'in yaklaşık 2,5 yıl boyunca kuzeyden militan getirdiği ana güzergah oldu.
Bütün bu koşullar, Cerablus, Dabık ve El Rai'de herhangi bir direniş göstermeden çekilen IŞİD'in El Bab'ı kolay kolay terk etmeyeceğini gösteriyor.
Uzmanlar, IŞİD'in savaşmayı tercih etmesi durumunda, yoğun bir çatışmanın olacağını, El Bab'ı Cerablus gibi kontrol etmenin kolay olmayacağını belirtiyorlar. Yaşanılan bombalı saldırılar da bunu gösteriyor. Suriye'den gelen haberlerde, "Şimdi sokak sokak çatışma evresi başladı" açıklamaları yapılıyor.
El Bab'ın güneyinde Suriye yönetiminin askerleri, batısında ve doğusunda YPG, kuzeyde de Türk ordusunun desteklediği muhalifler var.
Rakka'ya yoğunlaşan YPG şimdilik El Bab operasyonundan vazgeçmiş görünüyor.
Türkiye'nin El Bab'dan sonra Münbiç'e yöneleceği açıklamaları, YPG'nin Münbiç'i savunmaya odaklanmasına neden olmuş olabilir.
El Bab operasyonunun Cerablus kadar kolay olmayacağının bir göstergesi de, Cerablus operasyonunda siviller tahliye edilmişti ama El Bab'da şu anda IŞİD'in kontrolünde on binlerce sivilin olduğu ifade ediliyor.
IŞİD, daha şimdiden, Türkiye'nin yaptığı operasyonlarda sivilleri öldürdüğü propagandalarını yapmaya başladı bile? BBC'de bu konuda haberler var.
Bu da başımızı ağrıtacak konulardan birisi olabilir.
Bazı uzmanlar, El Bab konusunda "Rusya ve Türkiye anlaştı", "Rusya, Türkiye'ye El Bab'a girmesi için izin verdi" şeklinde açıklamalar yapsa da, yapılan açıklamalar Rusya'nın henüz bu noktada karar vermediği noktasında?
Rusya bu noktada, sahadaki gelişmelerden ziyade, diplomatik çalışmalara bakıyor.
Rusya'nın başkenti Moskova'da önceki gün Türkiye-Rusya-İran dışişleri bakanları nezdinde düzenlenen Suriye zirvesinde alınan kararlar da diplomatik çalışmaların önemini vurguluyor. Mutabakat sağlanan kararlardan bazıları şöyle:
* İran, Rusya ve Türkiye, içerisinde pek çok etnik grubu barındıran, çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen destekliyor.
* İran, Rusya ve Türkiye, Suriye krizinin askeri bir çözümünün olmadığa inanıyor. BM'nin, bu krizin çözümünde BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı ile uyumlu olarak önemli bir rolü olduğunu kabul ediyor?
* Bakanlar, ülke topraklarında ateşkes rejiminin genişletilmesi, insani yardımların engelsiz bir biçimde ulaştırılması ve sivillerin serbest dolaşımının önemi konusunda mutabıktır?
* İran, Rusya ve Türkiye, DEAŞ ve El Nusra ile ortak mücadele ve silahlı muhalif grupları onlardan ayırmak konusundaki kararlılıklarını doğrular?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı şu açıklama da bunu teyit ediyor:
"Temenni ederim ki El Bab çok daha uzamadan tamamıyla düşer ve El-Bab'ın kendi insanı, halkı kendi topraklarına yerleşme imkanını bulmuş olur."
Rusya'nın bu diplomatik çalışmaları, Ortadoğu'daki etkin duruşu, ABD'yi bölgede etkisiz hale getirdi. Bu gerçeği, "Çuvalcı general" olarak bilinen ABD Kara Kuvvetlerinin eski komutanı Raymond Odierno da itiraf etti ve Amerikan Fox News kanalına yaptığı açıklamada "Dürüst olmak gerekirse bölgede liderliği Rusya'ya bıraktık" ifadelerini kullandı.
Sonuç; IŞİD El Bab'da ciddi bir direniş ortaya koyacak. Ve görünen o ki bundan sonra da ciddi can kayıpları vereceğiz. Buraya tek başımıza girmememiz lazım. Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2 Eylül 2016 tarihli "Cerablus batağından çıkılabilir mi?" yazısındaki uyarıları dikkate almamız lazım.
Rusya ve İran ile mutabakat, diplomatik çözümler, bizi en azından IŞİD'le çatışmaktan daha tehlikeli olan "Suriye ile bir savaş"tan uzak tutmaktadır. Mutabakat devam ettiği müddetçe bizi illegal olmaktan korumaktadır. Başından beri zaten 9 Ağustos'ta Erdoğan-Putin zirvesinde kararlaştırılan Türkiye-Rusya-Suriye üçlü mekanizmasıyla Suriye sorununu çözmemiz gerektiğini ifade ediyorduk.
Şu da bir gerçek, Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayarak, hem ekonomide hem de dış politikasında zirveye oturan Rusya'nın etkinliğini artık ABD'li eski generaller de itiraf ediyor.
Türkiye için de kalıcı ve asıl çözüm, bu gerçeği görerek, Milli Ekonomi Modeli'nin ve de onu ortaya koyan, yaşadığımız ve yaşayacağımız her şeyi yıllar öncesinden haber veren Prof. Dr. Haydar Baş'ın kıymetini bilmesidir.
Duvara toslaya toslaya da bir şeyler öğreniriz ama ayağa kalkmaya mecalimiz kalırsa?
Gelen yoğun çatışma haberleri ve bu son yaşanan bombalı saldırılar, El Bab'ın Fırat Kalkanı harekatının şu ana kadarki en zor cephesi olduğunu ortaya koyuyor.
El Bab kasabası terör örgütü IŞİD'in kalesi olarak bilinen Rakka ve Halep sahasının geçiş noktası olması sebebiyle stratejik öneme sahip. Hatta IŞİD'in Suriye'deki ikinci kalesi olarak ifade ediliyor.
El Bab, Türkiye sınırına yaklaşık 30 kilometre mesafede bulunuyor. Cerablus ile birlikte burası, Rakka ve Deyr ez Zor'a giden ana yolun üzerinde bulunuyor. Bu hat, IŞİD'in yaklaşık 2,5 yıl boyunca kuzeyden militan getirdiği ana güzergah oldu.
Bütün bu koşullar, Cerablus, Dabık ve El Rai'de herhangi bir direniş göstermeden çekilen IŞİD'in El Bab'ı kolay kolay terk etmeyeceğini gösteriyor.
Uzmanlar, IŞİD'in savaşmayı tercih etmesi durumunda, yoğun bir çatışmanın olacağını, El Bab'ı Cerablus gibi kontrol etmenin kolay olmayacağını belirtiyorlar. Yaşanılan bombalı saldırılar da bunu gösteriyor. Suriye'den gelen haberlerde, "Şimdi sokak sokak çatışma evresi başladı" açıklamaları yapılıyor.
El Bab'ın güneyinde Suriye yönetiminin askerleri, batısında ve doğusunda YPG, kuzeyde de Türk ordusunun desteklediği muhalifler var.
Rakka'ya yoğunlaşan YPG şimdilik El Bab operasyonundan vazgeçmiş görünüyor.
Türkiye'nin El Bab'dan sonra Münbiç'e yöneleceği açıklamaları, YPG'nin Münbiç'i savunmaya odaklanmasına neden olmuş olabilir.
El Bab operasyonunun Cerablus kadar kolay olmayacağının bir göstergesi de, Cerablus operasyonunda siviller tahliye edilmişti ama El Bab'da şu anda IŞİD'in kontrolünde on binlerce sivilin olduğu ifade ediliyor.
IŞİD, daha şimdiden, Türkiye'nin yaptığı operasyonlarda sivilleri öldürdüğü propagandalarını yapmaya başladı bile? BBC'de bu konuda haberler var.
Bu da başımızı ağrıtacak konulardan birisi olabilir.
Bazı uzmanlar, El Bab konusunda "Rusya ve Türkiye anlaştı", "Rusya, Türkiye'ye El Bab'a girmesi için izin verdi" şeklinde açıklamalar yapsa da, yapılan açıklamalar Rusya'nın henüz bu noktada karar vermediği noktasında?
Rusya bu noktada, sahadaki gelişmelerden ziyade, diplomatik çalışmalara bakıyor.
Rusya'nın başkenti Moskova'da önceki gün Türkiye-Rusya-İran dışişleri bakanları nezdinde düzenlenen Suriye zirvesinde alınan kararlar da diplomatik çalışmaların önemini vurguluyor. Mutabakat sağlanan kararlardan bazıları şöyle:
* İran, Rusya ve Türkiye, içerisinde pek çok etnik grubu barındıran, çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen destekliyor.
* İran, Rusya ve Türkiye, Suriye krizinin askeri bir çözümünün olmadığa inanıyor. BM'nin, bu krizin çözümünde BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı ile uyumlu olarak önemli bir rolü olduğunu kabul ediyor?
* Bakanlar, ülke topraklarında ateşkes rejiminin genişletilmesi, insani yardımların engelsiz bir biçimde ulaştırılması ve sivillerin serbest dolaşımının önemi konusunda mutabıktır?
* İran, Rusya ve Türkiye, DEAŞ ve El Nusra ile ortak mücadele ve silahlı muhalif grupları onlardan ayırmak konusundaki kararlılıklarını doğrular?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı şu açıklama da bunu teyit ediyor:
"Temenni ederim ki El Bab çok daha uzamadan tamamıyla düşer ve El-Bab'ın kendi insanı, halkı kendi topraklarına yerleşme imkanını bulmuş olur."
Rusya'nın bu diplomatik çalışmaları, Ortadoğu'daki etkin duruşu, ABD'yi bölgede etkisiz hale getirdi. Bu gerçeği, "Çuvalcı general" olarak bilinen ABD Kara Kuvvetlerinin eski komutanı Raymond Odierno da itiraf etti ve Amerikan Fox News kanalına yaptığı açıklamada "Dürüst olmak gerekirse bölgede liderliği Rusya'ya bıraktık" ifadelerini kullandı.
Sonuç; IŞİD El Bab'da ciddi bir direniş ortaya koyacak. Ve görünen o ki bundan sonra da ciddi can kayıpları vereceğiz. Buraya tek başımıza girmememiz lazım. Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2 Eylül 2016 tarihli "Cerablus batağından çıkılabilir mi?" yazısındaki uyarıları dikkate almamız lazım.
Rusya ve İran ile mutabakat, diplomatik çözümler, bizi en azından IŞİD'le çatışmaktan daha tehlikeli olan "Suriye ile bir savaş"tan uzak tutmaktadır. Mutabakat devam ettiği müddetçe bizi illegal olmaktan korumaktadır. Başından beri zaten 9 Ağustos'ta Erdoğan-Putin zirvesinde kararlaştırılan Türkiye-Rusya-Suriye üçlü mekanizmasıyla Suriye sorununu çözmemiz gerektiğini ifade ediyorduk.
Şu da bir gerçek, Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayarak, hem ekonomide hem de dış politikasında zirveye oturan Rusya'nın etkinliğini artık ABD'li eski generaller de itiraf ediyor.
Türkiye için de kalıcı ve asıl çözüm, bu gerçeği görerek, Milli Ekonomi Modeli'nin ve de onu ortaya koyan, yaşadığımız ve yaşayacağımız her şeyi yıllar öncesinden haber veren Prof. Dr. Haydar Baş'ın kıymetini bilmesidir.
Duvara toslaya toslaya da bir şeyler öğreniriz ama ayağa kalkmaya mecalimiz kalırsa?
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024