Irak'ta iki gazeteciyi rehin alarak Fransız yönetimiyle türban pazarlığına tutuşan ve isminin başına islam ibaresi ekleyen ne idüğü belirsiz örgüt, son iddialara göre Fransa'dan fidye istemeye başladı.
İki gazetecinin serbest bırakılması için 5 milyon dolar talep eden eylemcilerin bir anda çarketmesi onların ne Türban ne de İslam davası olduğunu gösterdi.
Fransız yönetimi, bölgedeki İslami kurum temsilcilerini kullanarak eylemcilerle irtibat kurmaya çalışıyor.
Ne gerek var ki buna ?
İslamla uzaktan yakından hiçbir ilgisi ve ilintisi olmayan karanlık bir örgüte islami kurum temsilcileri ne diyebilir, ne söz geçirebilirler?
Artı;bu diyaloğu kuran temsilciler onların islamla ilgilerinin olmadığının farkında değiller mi?
Irak'ta hırlısından hırsızına, din (misyonerler) tacirlerinden uluslararası silah kaçakçılarına; kadın satıcılarından uyuşturucu pazarlamacılarına kadar her alanda hizmet(!) veriliyor.
Irak, Saddam döneminden daha karışık. İşgal yönetiminin estirdiği şiddet bir tarafta, şiddet kaosundan istifade eden serseri örgütler öbür tarafta.
Çolunu çocuğunu savunmak için eline silah alarak namus mücadelesi verenlerle, eli tetikte sağa sola saldıran talancılar aynı topraklarda mücadele veriyor.
Bu karmaşaya bir de işgalci güçlerin edepsiz eylemleri eklenince ortam iyice kızışıyor.
Dolayısıyla Irak'ta kafalar bulanıyor, beyinler sarsılıyor.
Duygunun ve düşüncenin yönü de aynı paralel de değişiyor, değiştiriliyor.
Sıcak çatışma ile psikolojik harp başbaşa gidiyor.
Irak'ta kız çocukları sokaklardan, kadınlar evlerinden kaçırılıyor, şüpheli görülen ailelerin evleri gece gündüz demeden basılıyor, sokak ortası infazlar oluyor.
Gece ile gündüzün farkı kalmıyor.
İyi ile kötüyü seçmek de zorlaşıyor.
İşgal güçleri ile illegal örgütlerin eylemleri birbiriyle yarış halinde.
Bunların arasından sıyrılmaya çalışanlar da İslam kimliğini kullanarak yasa ve insanlık dışı eylemlerine meşru bir temel ve uygun kılıf bulmaya soyunuyor.
İslam sıfatını kullanarak islam dünyası başta olmak üzere, dünya kamuoyundan sempati toplamayı amaçlayan karanlık örgütlerin iyi irdelenmesi gerek.
Ne idüğü belirsiz örgütlerin İslam adına islami mesajlar vermesinin hiçbir kıymeti harbiyesi yok.
Burada asıl düşünce: İslami değerleri yozlaştırmak ve Müslümanlar'ı kıskaca almak.
Sivil-asker, suçlu-suçsuz demeden insanları kıtır kıtır doğrayanların din ve imanla alakaları olamaz.
Terör örgütlerine verilen Arapça sıfatlar ile teröristlere takılan arap isimlerine siz kulak asmayın.
Irak'ın islami kimliği, kimliksizlerce böyle yok edilmeye çalışılıyor.
İki gazetecinin serbest bırakılması için 5 milyon dolar talep eden eylemcilerin bir anda çarketmesi onların ne Türban ne de İslam davası olduğunu gösterdi.
Fransız yönetimi, bölgedeki İslami kurum temsilcilerini kullanarak eylemcilerle irtibat kurmaya çalışıyor.
Ne gerek var ki buna ?
İslamla uzaktan yakından hiçbir ilgisi ve ilintisi olmayan karanlık bir örgüte islami kurum temsilcileri ne diyebilir, ne söz geçirebilirler?
Artı;bu diyaloğu kuran temsilciler onların islamla ilgilerinin olmadığının farkında değiller mi?
Irak'ta hırlısından hırsızına, din (misyonerler) tacirlerinden uluslararası silah kaçakçılarına; kadın satıcılarından uyuşturucu pazarlamacılarına kadar her alanda hizmet(!) veriliyor.
Irak, Saddam döneminden daha karışık. İşgal yönetiminin estirdiği şiddet bir tarafta, şiddet kaosundan istifade eden serseri örgütler öbür tarafta.
Çolunu çocuğunu savunmak için eline silah alarak namus mücadelesi verenlerle, eli tetikte sağa sola saldıran talancılar aynı topraklarda mücadele veriyor.
Bu karmaşaya bir de işgalci güçlerin edepsiz eylemleri eklenince ortam iyice kızışıyor.
Dolayısıyla Irak'ta kafalar bulanıyor, beyinler sarsılıyor.
Duygunun ve düşüncenin yönü de aynı paralel de değişiyor, değiştiriliyor.
Sıcak çatışma ile psikolojik harp başbaşa gidiyor.
Irak'ta kız çocukları sokaklardan, kadınlar evlerinden kaçırılıyor, şüpheli görülen ailelerin evleri gece gündüz demeden basılıyor, sokak ortası infazlar oluyor.
Gece ile gündüzün farkı kalmıyor.
İyi ile kötüyü seçmek de zorlaşıyor.
İşgal güçleri ile illegal örgütlerin eylemleri birbiriyle yarış halinde.
Bunların arasından sıyrılmaya çalışanlar da İslam kimliğini kullanarak yasa ve insanlık dışı eylemlerine meşru bir temel ve uygun kılıf bulmaya soyunuyor.
İslam sıfatını kullanarak islam dünyası başta olmak üzere, dünya kamuoyundan sempati toplamayı amaçlayan karanlık örgütlerin iyi irdelenmesi gerek.
Ne idüğü belirsiz örgütlerin İslam adına islami mesajlar vermesinin hiçbir kıymeti harbiyesi yok.
Burada asıl düşünce: İslami değerleri yozlaştırmak ve Müslümanlar'ı kıskaca almak.
Sivil-asker, suçlu-suçsuz demeden insanları kıtır kıtır doğrayanların din ve imanla alakaları olamaz.
Terör örgütlerine verilen Arapça sıfatlar ile teröristlere takılan arap isimlerine siz kulak asmayın.
Irak'ın islami kimliği, kimliksizlerce böyle yok edilmeye çalışılıyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005