"Birileri yalanlarla, iftiralarla milletimizi kandırmaya, devletimizi küçük düşürmeye çalışıyor. Bunlara inanmayın. Ekonomimiz şaha kalktı, yüzde 21 büyüdük, büyümede dünya ikincisiyiz, ihracatta tüm zamanların rekorunu kırdık" gibi nice cümlelerle ekonomi gerçekleri hasır altına süpürüldü.
Ama israf, yolsuzluk, adam kayırma, rüşvet, yargıya, bürokrasiye müdahale ve her alanda usulsüzlük gibi hasırın altına o kadar çok şey süpürülmüş ki, enflasyon sığmadı ve dışarıda kaldı.
Sayın Erdoğan; "İnşallah enflasyonu da en kısa sürede kontrol altına alarak, raflardaki, etiketlerdeki fahiş fiyat artışlarının da önüne geçeceğiz" sözleriyle hayat pahalılığının yüzde 21 büyüyen ekonomiden daha fazla büyüdüğünü itiraf etti.
Sayın Erdoğan birçok açıklamasında; "Enflasyonun yol açtığı hayat pahalılığı konusundaki sıkıntıyı biliyoruz. Raflardaki fahiş fiyatların önüne geçeceğiz…
Zincir marketlerdeki ciddi fiyat farklılıklarını süratle kaldıracağız. Temennimiz odur ki inşallah 2023 seçimlerine girerken çok daha farklı bir şekilde girelim…" dedi.
AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan; "Birtakım sorunlarımız yok mu? Tabii ki var. Raflarda zaman zaman hak edilmeyenin çok üstünde fiyatlar, istismarlar görüyoruz. Ancak kaptanımız sağlam, bunu aşacak olan biziz" cümlesini kurdu.
Haber kanalları hemen hallere, pazarlara, marketlere koştular. Tarlada 3 lira, sizde neden 7 lira, sorusunu sordular.
Yani hükümet enflasyonu kabul etti ama bu enflasyonun kendilerinden kaynaklanmadığını ve başka failleri olduğunu ispata kalktı.
Hatta Türkiye gazetesinden Fuat Uğur, 'Gıda enflasyonunun tek amacı Erdoğan'ı devirmek' başlığını bile attı.
Cuma Hutbelerinin konusu da belliydi; "Fahiş fiyat." Hatta Diyanet hutbeye; "Allah'a ve ahiret gününe inanan bir mümin, fahiş fiyatlarla insanları mağdur etmez" cümlesini bile koymuştu.
Her fırsatta, "Serbest piyasa ekonomisinden asla taviz vermeyiz" diyen, ekonomi politikası olmayan, kur, faiz politikası olmayan, tarım, hayvancılık politikalarını tamamen ithalat üzerine kuran bir iktidar bu çöküşe fail arıyorsa aynaya bakmalıdır.
Bu fiyatlardaki fahişlik bugün mü tespit edildi?
Şubat ayını ne çabuk unuttunuz? Sevgililer gününde erkekler, eşlerine hediye olarak 5 litrelik ayçiçeği yağı alıyorlardı. Hatırladınız mı?
Bugün yapılan açıklamaların aynıları yapılmış, birkaç markete baskın düzenlenmiş, birkaç para cezası kesilmiş ve hep beraber unutup gitmiştik! Öyle değil miydi?
Şuanda 5 litrelik ayçiçeği yağı kaç lira? Markaya göre 75 ila 90 lira arasında. Şu vatandaşın kafasına atılan Rize Çayı kaç lira? 39 lira.
Yeri gelmişken yine soralım; Fiyatlardaki fahişlik sadece raflarda mı?
Dünyadaki benzerlerinden 5 hatta on kat fazlası bedele yaptırılan yol, köprü, tünel, havalimanı ihalelerinden bir fahişlik yok mu?
Kamu harcamalarında bir fahişlik yok mu?
Emeklilerin çalışmasını 'çift dikiş' olarak tercüme edenlerin beş, on maaş almaları fahişlik değil midir?
Ülkemizdeki elektrik, doğalgaz, internet bedellerinde bir fahişlik yok mu?
Ya ÖTV, KDV ve diğer vergilerin oranları fahiş değil mi?
Ya o meşhur yol, köprü, tünel, havalimanı ücretleri! Sizce fahiş değil mi?
Sahi nedir bu fahiş fiyat? Neye, kime göre belirleniyor?
BTP Lideri Hüseyin Baş ilk günden beri enflasyona mazeret, sebep veya bahane arayanlara, "Bu kafa ile sorunun çözemezsinizin. Çünkü sistem yanlış" diyordu.
Sadece iktidar değil bütün partiler kapitalizm ve serbest piyasa muhafızı oldukları için kulaklarını tıkadılar.
Şimdi iktidar mazeret, muhalefet ise eleştiri peşinde. Oysa sorun artarak devam ediyor.
Bakın BTP lideri Hüseyin Baş bugün yaşanan gerçekleri ve siyasetteki polemiği iki cümlede özetledi:
"2001 krizinin etkilerini bilmem de 3 Kasım 2002 krizinin etkilerini hala net olarak hissediyoruz."
"Fahiş fiyat artışları polisiye tedbirlerle düşürülecekmiş. Bu yöntemle enflasyon düşmez. Ama bu kafayla giderlerse bu enflasyon iktidarı düşürür."
Ülkemizin sorunu kapitalizmdir, serbest piyasa ekonomisidir ve bu anlayışlardan taviz vermeyen zihniyetlerdir.
İlginç olan ise ezilen halkın, bu sistemi sahiplenen partilere verdikleri destektir.
Milli, manevi ve ekonomik özgürlüğümüz ve de tam bağımsızlığımız için Bağımsız Türkiye Partisi ve Milli Ekonomi Modeli şarttır.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024