Yeni rejimin devlet anlayışı gerçekten çok ilginç! Geçen hafta, 'ekonominin kitabını yazdık, yazmaya da devam ediyoruz' diyenler bu hafta bir anda ok, kılıç, kalkanlarını kuşattılar, 'haydin savaşa' çağrısı yapıyorlar.
Ne oldu? Kitapta yazanları tutturamadınız mı yoksa yanlış mı yazmışsınız ki, bir anda ekonomik savaş ilanına karar verdiniz?
Diğer taraftan bu kaçıncı 'ekonomik savaş' ilanı? Bu kaçıncı, 'ekonomik kuşatma altındayız' serzenişi? Dizi film mi çekiyorsunuz?
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın dediği gibi 'Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman, Yükseliş bilmem ne!
Ama izlediğimiz en sıkıntılı dizi 20 seneden beri yıkılış Türkiye. İşte biz bugün bu yüzden buradayız. Bu yıkılışın önüne geçmek için, bu yıkımı durdurmak için, bu sisteme başkaldırmak için buradayız'.
Gerçekten bu diziden gına geldi. Roller bile uyumsuz, karakterlerin söylemleri hem çelişkili, hem de karşı tarafı yalanlayan cinsten.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, 'ekonomik savaş' ilanı yaptığı konuşmasında aynen şu cümleyi kurdu: "Kurdaki yükselişi bahane ederek hiçbir mantıklı izahı olmayan, fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara göz açtırmayacağız, hepsinin tepesine bineceğiz."
Ticaret Bakanı Mehmet Muş ise iki gün önce,'denetim yaparak fiyatlar düşmez, denetim neden yapılır, arz talep dengesiyle uyuşmayan bir şey varsa Bakanlık buna müdahale edebilir. Bakanlık kanunlar çerçevesinde buna müdahale eder. Şöyle bir şey algılanmasın' demişti.
Şimdi gel de savaşa gir!
Evet, AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ülkemizi bunca tuzaktan, bunca badireden nasıl çıkardıysak, Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu ekonomik kurtuluş savaşından da zaferle çıkartacağız" diyerek hem savaş ilanı, hem de umut ilan etti.
Ama gerçek bir kurtuluş savaşı vermiş dedelerin torunları olarak sorularımız var.
Kim, ne yaptı da ekonomiyi savaş alanına çevirdi?
Malum bu milletin Atatürk'ü savaşta en öndeydi. Malum filan zaten yoktu, canını koymuştu. Muhterem Annesi, 'oğlum kışlık yakacak odunumuz yok' mesajını göndermiş, O da, 'evdeki halıları satın, odun alın' demişti.
Haliyle bu savaşı kimlerle vereceksiniz veya bu savaşı kim verecek?
Ücretin asgarisine layık gördüğünüz milletimiz mi? Vergi borcuna batan küçük esnaf mı? Kredi borcunu ödeyemeyen öğrenciler mi? 8-10 milyon aralığındaki işsizler mi?
Yoksa 20 senede 400 milyar dolardan fazla ihale verdiğiniz 300 şirket sahibi mi? İş adamları, holding sahipleri, bankalarda trilyonlara takla attıran zenginler, topçular, popçular bu savaşta görev alacak mı?
Ya da Akit Yazarı Abdurrahman Dilipak'ın bahsettiği, dün ter, bugün parfüm kokanlar, dün bodrum katlarda yaşayıp, bugün plazalarda mücahitlik yapanlarla mı?
Bu savaş ne ile verilecek?
Ekonomik savaşların en etkili silahı paradır. Bizim milli paramız yok. Olan paramızda malum.
Altın, bakır, çelik, kömür, bor, toryum gibi bütün madenlerimizi sattınız. Termik, hidroelektrik santrallerini, limanları, şeker fabrikalarını, cumhuriyetin bütün kazanımlarını sattınız. Ekmeklik buğdayda bile ithalatçı olduk. Yaptık, dediğiniz bütün işletmeler özel sektörün. Bu savaşı ne ile vereceğiz?
Hadi ısrar ediyorsunuz, diyelim. İlk adım olarak Meksika devlet başkanının yaptığı gibi uçakları, lüks araçları satarak başlayalım. Sonra şu kar garantili yol, köprü, tünel, havalimanı, hastanelerin vs. ücretlerini liraya çevirelim. Olur mu?
Mesela hangi badireden çıkardınız?
'Ülkemizi bunca tuzaktan, bunca badireden nasıl çıkardık' cümlesinin açılımını merak ediyorum.
Hangi tuzak ve badireden? BOP'tan mı? Arap Baharından mı? AB tam üyelik aldatmacasından mı?
FETÖ'den mi? Çözüm sürecinden mi? Yes be Annan'dan mı? Yolsuz, rüşvet, adam kayırma, torpil karanlığından mı?
Gerçek nedir?
Devletin borcu 500 milyar dolar seviyesinde. Vatandaşın bankalara borsu 980 milyar TL civarında.
Ve Sayın Erdoğan diyor ki: 'Bugün ülkemizde geçmişten farklı olarak bireylerin döviz borcu değil, bankalarda ve yastık altında ciddi döviz varlığı vardır. Kayda değer döviz borcu olan şirketimiz de yoktur'.
Demek ki, iktidarın savaşa filan niyeti yok. Dizi izletmeye ve durumu idare etmeye çalışıyorlar.
Artık vatanı düşünmek zorundayız.
Anlaşıldığı üzere hemen herkes kendisini, çıkarlarını, siyasi ve maddi geleceğini düşünüyor.
Bu noktaya vurgu yapan BTP lideri Hüseyin Baş'ın şu sözleri hepimiz için ölçü olmalıdır:
"Herkes parayı düşünecek, herkes geleceğini düşünecek, herkes Meclis'e girmeyi düşünecek, herkes keyfini düşünecek, herkes ünlü olmayı düşünecek.
Peki, bu vatanı kim düşünecek? Yazık bu millete. İşte fark etmeniz gereken şeyler bunlar tüm Türk milleti olarak. Milli Ekonomi Modeli sömürüye, zulme, insanı ezmeye, haksızlığa, hukuksuzluğa bir başkaldırıdır. Bağımsız Türkiye Partisi de Türk milletini yok etmeye çalışanlara karşı en büyük başkaldırıdır."
Bizim savaşa değil. Milli Ekonomi Modeline ihtiyacımız vardır.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024