Gençler kıymete bindi. Kıymetsiz miydi ki? Anne-babalar için evlatlar kıyas dahi yapılamayacak değerdir. Devletimizin bekası ve geleceği için ise en değerli hazinedir gençler.
Ama siyaset için aynı değerde olduğunu söylemek imkansız gibi bir şey. Yaptıkları ortada. Söyledikleri hafızalarda.
Diğer taraftan dünya geneline ve ülkemizde siyaset mekanizması ve de siyasetçilerine bir bakın.
Ne gördünüz? Adeta 'yaşlılar kulübü'. Hele dünyanın bir avuç içi büyüklüğünde bir ekrana sığdırıldığı günümüzde yaşlı siyasetçiler zamanı yakalayamıyorlar.
Bu bir kusur değil. Orta yaşlı bir kişi olarak bende bizzat aile ortamında bu sorunu yaşıyorum.
Sorun olan taraf, yaşlı siyasetçilerin ortadaki tabloyu görüp, anlamak, analiz etmek, eksiklerini gidermek için her alanda çalışma yapmak yerine direk 'reddiyeci, damgalayıcı hatta aşağılayıcı' bir mantık ile gençlerimize yaklaşmalarıdır.
Ama şu da ortaya çıktı ki, yeni nesli ne kadar zorlarsan o kadar ters tepki veriyor. Ne kadar çok yasak koyarsan o kadar çok o yasağı delme gayretine giriyor.
Doğru-yanlış bir tarafa! Yeni nesil önüne konulanı hemen kabul etmiyor. Yaşamına kota konulmasını da kabul etmiyor. Kıyaslıyor, sorguluyor. Lafa da bakıyor, adama da bakıyor.
Hele milli ve manevi değerler üzerinden sınıflandırılma yapılmasını hiç mi hiç kabul etmediği gibi bu değerlere tepki koyanlara da anında tepki koyuyor.
Bu kısa genellemeden sonra gündeme gelelim.
Geçtiğimiz hafta Kayseri Erciyes Üniversitesi'nin bahar şenliklerinde alanı dolduran on binlerce genç, hep bir ağızdan İzmir Marşı'nı okudu.
Ardından ODTÜ Devrim Stadyumu'nda gerçekleştirilen bahar şenliklerinde 40 bine yakın öğrencinin İzmir Marşı'nı söyledi.
Kocaeli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin mezuniyet töreninde mezun olan yüzlerce başörtülü kız ve erkek öğrencilerimiz, 'Onuncu Yıl Marşını' söyleyerek, keplerini havaya atıp sevinçlerini gösterdiler.
Ne var bunda? Bana göre sana göre hiçbir şey yok. Ama birilerine göre çok şey varmış ki, manşetlerine, 'Bugünleri de mi görecektik' başlığını attılar, malum bitmeyen zehirlerini kustular.
Siyasette ise AKP'li Mehmet Özhaseki'ye bu görüntüler ile ilgili görüşleri soruldu. Sayın Özhaseki: "Sene sonu gelmiş, imtihanları bitmiş, bunun da keyfini çıkarıyorlar. Bundan daha normal ne olabilir ki? Bu ortamda da isteyen marş da söylüyor, türkü de söylüyor. Kimse buralardan kendine ekmek çıkarmaya çalışmasın' dedi.
Çok doğru. Çünkü gençlerimiz, İzmir, onuncu yıl marşından, din, iman, Ayasofya, Osmanlı, cumhuriyet, Atatürk, kılık-kıyafet başlıklarından ekmek çıkarmaya çalışanların kalemini kırıyor.
Bu başlığın gündem olduğu günlerde AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan bir program düzenleyerek gençlerle buluştu.
Canlı yayında Sayın Erdoğan: 'Biz gençlere salt seçmen olarak bakmıyoruz' dedikten sonra 560 bin kişiyi Fetih Şöleni'nde Atatürk Havalimanı'nda topladık, Bu ülkenin gençlerinin hâlâ ezici çoğunluğu geleceklerini nerede görüyor? Bizde görüyor' diyerek gençleri salt seçmen olarak gördüğünü bizzat itiraf etti.
Sayın Erdoğan'ın, '2023 bu ülkede yeni bir kırılma olacak' olacak tespiti ise çok doğru.
Evet, 2023'te bu ülkenin gençleri, 'artık yeter, yarın aramızda olmayacakların kendi ideolojilerine göre yarınlarımız için karar vermesini, kendi ideolojileri üzerinden planlamalar yapmasını istemiyoruz' diyeceklerdir ve gerçekten birilerinin çok kırılacağı bir kırılma yaşanacaktır.
Bu gençler Türkiye'yi kurtarır
Başta iktidar medyası ve anket şirketleri olmak üzere bazı odaklar ısrarla gizleme gayretine girseler de, gündem etmeseler de siyasette de geleneksel siyasete, siyasetçilere, batının dayattığı dogmalara hayır, diyen bir genç lider var. Hüseyin Baş var.
Gelin beraber bu ülkeyi yönetelim
O Hüseyin Baş, gençlerimize sesleniyor: 'Gelin, beraber bu ülkeyi yönetelim' diyor.
'Bugün bazı orta yaş üstü bireyler, gençleri cahillikle suçluyor. Yani sizi, bizi. Aslında cahil olan biz gençler değiliz. Bizi cehaletle suçlayanlar cahiller. Bizim bilgiye ulaşımımızı, erişimimizi gerçekten hayal edemiyorlar.
Dolayısıyla bunu başaracağız. Bunu sizinle başaracağız; çalışarak, didinerek, hiç durmadan gayret ederek başaracağız.
Bütün Türkiye'ye şunu göstereceğiz. Bu gençler Türkiye'yi kurtarır. Bizim özgüvenimiz yerinde. Bizim bilgimiz yerinde...
Gelin, beraber bu ülkeyi yönetelim. Yanlış yapalım, hata yapalım, zarar edelim, eksik yapalım, kavga edelim. Kimi zaman doğru hamleler de mutlaka yaparız.
Emin olun bu ülkenin dış politikasını da iç politikasını da sosyal adaletini de hukukunu da emniyetini de refahını da çözecek bilgi ve kadroya sahip bir partiye davet ediyorum sizi.
Bugün bu ülkede ekonomiye dair söyleyecek tek sözü olmayanların karşısına bir başkaldırıdır bu parti.
Ben, sizi Bağımsız Türkiye Partisi'ne davet ederken 'Gelin halay çekelim, şarkı söyleyelim, konser yapalım' diye davet etmiyorum. Bunları da yapalım ama bunun yanı sıra biz, Türkiye'yi yönetiriz. Biz, Türkiye'yi kaldırırız. El ele verirsek yarının Türkiye'sini inşa ederiz."
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025