"Ekonomi politikalarının en önemli hedeflerinden birisi de gelir dağılımını adil bir şekilde yaparak, fertlerin gelirleri arasındaki farkı mümkün olan en az seviyeye indirmektir.
Gelir dağılımının düzeltilmesi sosyal adaleti sağlayacağı gibi ülke ekonomileri için sürekli büyümenin de temelini oluşturmaktadır.
Ekonomilerde pazarın büyümesi, yani tüketimin artması toplumdaki fertlerin gelirlerini dengeli bir şekilde artırmaktan geçmektedir…
Hiçbir dönemde bütün insanların gelirleri birbirine eşit olmamıştır, zaten ideal olan da bu değildir.
Gelir düzeyi yüksek olan bireylerin yanında daha düşük gelire sahip bireylerin toplumdaki varlığı yaşanan bir gerçektir.
Önemli olan bireylerin gelirleri arasında toplumsal dokuyu zedeleyecek bir uçurumun oluşmamasıdır.
Ancak mevcut ekonomi modellerinin yanlış uygulamaları açlık sınırının altında yaşamaya çalışan bireylerle, şatafatlı bir tüketim çılgınlığı içinde olan bireylerin iç içe olduğu çarpık bir toplum modeli meydana getirmiştir. Yanlış olan budur.
Toplumun geniş bir kesiminin gıda, giyim, konut, sağlık, ulaşım, eğitim gibi temel ihtiyaçlarının gelir dağılımındaki bozukluk sebebiyle karşılanmaması, gelirin büyük bir kısmının mutlu bir azınlık tarafından türlü şekillerle elde edilmesi, ekonomik bir sorun teşkil etmesinin yanında sosyal tahribatlara yol açmaktadır."
Ekonominin bu hakikatlerini dile getiren kişi Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Bu cümleleri kurduğu tarih ise 2002 yılıydı.
Vatandaşımızın arayış içinde olduğu bu yıllarda Sayın Baş bu hakikatler ışığında Türk Milletine, bu ülkede asgari ücret fakirlik sınırının üstünde olacak, bu milleti kula kulluk etmekten kurtaracağım, diyordu. Bunları nasıl yapacağını da tek tek açıklıyordu.
Sayın Baş daha sonra bu hakikatleri Milli Ekonomi Modeli adı altında bir araya getirerek ilk önce milletimize sonra da insanlığa ışık oldu. (ki, bu model 10 uluslararası sempozyumda tam destek gördü ve Türkiye dışında 100'den fazla ülkede parça parça uygulanıyor.
Yine 2002 senesinde Sayın Erdoğan da meydanlardaydı. Hedeflerini kısaca 3Y ile özetliyordu; yoksulluğu bitireceğiz, yolsuzluğu bitireceğiz, yasakları kaldıracağız.
Milletimiz, Sayın Erdoğan ve partisine teveccüh etti ve aradan tam 17 yıl geçti.
Sayın Erdoğan diyor ki;
"Şayet ülkede bir kesim çok zenginleşirken diğer kesimler yerinde sayıyor veya fakirleşiyorsa orada adalet yok demektir. Adaletin olmadığı bir yerde zulüm vardır. Zulüm ise bizim inancımızda küfre eşdeğerdir."
Sayın Erdoğan'a sormak isterim; Ülkemizde gelir adaleti var mı?
Örneğin ülkemizde fakirlik sınırı 6,500 TL'yi geçmiş durumda. Ama siz, asgari ücret olarak 2.020 TL'yi takdir buyurdunuz.
17 milyon insan asgari ücretle çalıştırılıyor. Bu 40 milyon insan yani Türkiye nüfusunun yarısı demek.
Yani fakir daha fakirleşti. Zengin ile fakir arasında uçurumlar oluştu. Orta sınıf, diye bir şey kalmadı. Ama çok az bir kesim sıfırdan milyoner oldular, milyoner olanlar milyarder oldular.
Anlatayım!
AKP iktidara geldiği 2002 yılında yanılmıyorsam milyarder listemizde 5 isim vardı.
2018 itibariyle milyarder sayısı 40, bankalardaki mevduatları ise 100 milyar doları aşmıştır.
Mart 2019 itibariyle ise 29'a düştü. Bu zenginlerin çoğunun mal varlıklarını yurt dışına taşıdıklarını medyadan izlediniz. Sayın Erdoğan'ın tehditlerini zaten hatırlıyorsunuz.
Ülkemizde 2002 yılında milyoner sayısı 6 bin civarındaydı.
Mart 2019 itibariyle bu sayı 183 bin 607 olarak kayda geçti. Bu kişilerin bankalardaki para miktarı ise yeni para ile 1 trilyon 137 milyar 39 milyon lira seviyesinde gerçekleşti. (AA)
Sıradan vatandaşın bankalara borcu ise 520 milyar TL.
Diğer taraftan ülke sahnesinin bir tarafında 25, 30 yaşında gemi filoları, onlarca uluslararası firma sahibi olanları, sosyal vakıfları tıkır tıkır yönetenler sahnelenirken diğer sahnede borcundan ötürü intihar edenler veya çöplerden kalıntı toplayanlar sahneleniyor.
Aynı sahnede dün tek yüzüğü olanların bugün trilyonlara nasıl hükmettiği izlenirken diğer sahnede köyünü, toprağını satıp şehirlerde kapıcılık, çöpçülük yapan yüz binler izleniyor.
Bu sahnede örnek çok…
Cumhurbaşkanımız ne diyordu?
Zengin zenginleşiyor, fakir fakirleşiyorsa adalet yoktur.
Adalet yoksa zulüm vardır.
Zulüm eşittir küfür.
Başka lafa hacet yok.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024