Artık eskisi kadar rağbet görmese de, birileri ilk günkü kadar siyasi rant elde edemese de malumunuz üzere 4 yıldır devam eden Ergenekon davasının 182. Duruşması başladı ve devam ediyor.
Sayın Erdoğan, Ergenekon savcılığına devam edip, etmediğini bilmiyorum ama Ergenekon davasının 182. duruşmasını medyatik yapan bir olay yaşandı. Artı şu Irak’lı Haşimi ile de bir benzerliği olduğu için dikkatimi çekti.
Gazetelerde; “Veli Küçük, gizli tanığın anasına küfretti”, başlığı. Niye küfretti diye okuyası geliyor insanın…
Sesi ve görüntüsü kaydırılmış bu gizli tanık birçok iddialarda bulunuyor. Cinayetleri, kimlerin nasıl işlediğinden. Nerelerde oturup, kalktıklarından vs. bahsediyor…
Bu arada gizli tanık bazı beyanların da Veli Küçük’ten “Veli efendi” diye bahsetmesi üzerine Veli Küçük, (General) “Ağzını toplasın terbiyesiz herif” diyor.
(Haberin devamı) Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Özese, “Dinlemek zorundasınız” dedi ve Veli Küçük oturduğu yerde söylendi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Veli Küçük’ün oturduğu yerden “Senin ananı bilmem ... derim” diyerek gizli tanığa küfür ettiğini tutanaklara geçirdi. Bunun üzerine gizli tanık, “Bana küfür eden Veli Küçük’ten şikayetçiyim” dedi.
Haber bu. Veli Paşa, haddini aşan gizli tanığa, iddialarından ötürü değil hitap tarzından ötürü uyarıda bulunuyor. Sonrada hakkını veriyor…
Gelelim Tarık el Haşimi meselesine…
Interpol tarafından 190 ülkede “terörist” diye kırmızı bültenle aranan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi meğer Türkiye’deymiş. Hem de (iddialara göre) İstanbul Başakşehir’de bir eve yerleştirilmiş. 17 koruma ve biri zırhlı, 5 araç tahsis edilerek korunmaya alınmış. Kim tarafından? AKP hükümeti tarafından.
Barzani ve Talabini ile kanka olan AKP iktidarı (hatta işi “ağabey” diyecek boyuta bile götürmüştü hatırlarsanız) El-Maliki ile pek anlaşamadı gözüküyor. El-Maliki (kabaca) Irak’ın toprak bütünlüğünü isteyen ve mezhep ayrılıklarından rahatsız ve de Şia, Sünni ayrımını kabul etmeyen bir siyaset anlayışı var gibi görünüyor. Haliyle bu birilerinin oyununa ters. İşine gelmiyor.
O birilerinin istedikleri oyunu oynamaları için bazı hamleler lazım. Nasıl yani? Hani ülkemizde de, birileri bazı evlere çarpı işareti koyuyor, birilerine “34 metris” yaz, fetvayı al, diyorsun, anında Şia’nın katli için fetva veriyor ya! İşte o cinsten.
Bizzat Haşimi’nin koruması itiraf ediyor; “O emretti ben de Burasa Camii’ni bombaladım...” Sünni (!) ve cami bombalatıyor. Sonra; “Eylem talimatlarını ya bizzat kendisi veya damadı Ahmed Kahtani veriyordu” diyor bu açık tanık, kendi koruması.
Haliyle iş mahkemeye gidiyor. Mahkeme; Irak’taki mezhep çatışmasının fitilini ateşleyen, teröristlere silah ve para sağlayan Sünni lider Tarık Haşimi hakkında tutuklama kararı veriyor.
Haşimi nerde? Kaçtı. Nereye? Türkiye’ye.
Şimdi, ülkesinde, gizli olmayan tanıkların (kendi korumaları) ifadeleriyle cami bombalayan, insan katlettiren, mezhepsel ayrımcılıkla İslam’a ne büyük ihaneti yapmakla suçlanan bu şahsı, AKP veya Erdoğan neden sahiplenir?
Türkiye’de, olup olmadığı şüpheli tanıklarla, ilk önce basında yer alan sözde delillerle, Fatih Cami’nin bombalanma iddialarıyla vs. ortalık toz dumanken, savcılığa soyunan Sayın Erdoğan, hakkında açık tanık, bilgi, belge ve kırmızı bülten olan bir kişiyi neden sahiplenir?
Cevap “kadim dost” olmasın! Ne dersiniz?
Sayın Erdoğan, Ergenekon savcılığına devam edip, etmediğini bilmiyorum ama Ergenekon davasının 182. duruşmasını medyatik yapan bir olay yaşandı. Artı şu Irak’lı Haşimi ile de bir benzerliği olduğu için dikkatimi çekti.
Gazetelerde; “Veli Küçük, gizli tanığın anasına küfretti”, başlığı. Niye küfretti diye okuyası geliyor insanın…
Sesi ve görüntüsü kaydırılmış bu gizli tanık birçok iddialarda bulunuyor. Cinayetleri, kimlerin nasıl işlediğinden. Nerelerde oturup, kalktıklarından vs. bahsediyor…
Bu arada gizli tanık bazı beyanların da Veli Küçük’ten “Veli efendi” diye bahsetmesi üzerine Veli Küçük, (General) “Ağzını toplasın terbiyesiz herif” diyor.
(Haberin devamı) Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Özese, “Dinlemek zorundasınız” dedi ve Veli Küçük oturduğu yerde söylendi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Veli Küçük’ün oturduğu yerden “Senin ananı bilmem ... derim” diyerek gizli tanığa küfür ettiğini tutanaklara geçirdi. Bunun üzerine gizli tanık, “Bana küfür eden Veli Küçük’ten şikayetçiyim” dedi.
Haber bu. Veli Paşa, haddini aşan gizli tanığa, iddialarından ötürü değil hitap tarzından ötürü uyarıda bulunuyor. Sonrada hakkını veriyor…
Gelelim Tarık el Haşimi meselesine…
Interpol tarafından 190 ülkede “terörist” diye kırmızı bültenle aranan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi meğer Türkiye’deymiş. Hem de (iddialara göre) İstanbul Başakşehir’de bir eve yerleştirilmiş. 17 koruma ve biri zırhlı, 5 araç tahsis edilerek korunmaya alınmış. Kim tarafından? AKP hükümeti tarafından.
Barzani ve Talabini ile kanka olan AKP iktidarı (hatta işi “ağabey” diyecek boyuta bile götürmüştü hatırlarsanız) El-Maliki ile pek anlaşamadı gözüküyor. El-Maliki (kabaca) Irak’ın toprak bütünlüğünü isteyen ve mezhep ayrılıklarından rahatsız ve de Şia, Sünni ayrımını kabul etmeyen bir siyaset anlayışı var gibi görünüyor. Haliyle bu birilerinin oyununa ters. İşine gelmiyor.
O birilerinin istedikleri oyunu oynamaları için bazı hamleler lazım. Nasıl yani? Hani ülkemizde de, birileri bazı evlere çarpı işareti koyuyor, birilerine “34 metris” yaz, fetvayı al, diyorsun, anında Şia’nın katli için fetva veriyor ya! İşte o cinsten.
Bizzat Haşimi’nin koruması itiraf ediyor; “O emretti ben de Burasa Camii’ni bombaladım...” Sünni (!) ve cami bombalatıyor. Sonra; “Eylem talimatlarını ya bizzat kendisi veya damadı Ahmed Kahtani veriyordu” diyor bu açık tanık, kendi koruması.
Haliyle iş mahkemeye gidiyor. Mahkeme; Irak’taki mezhep çatışmasının fitilini ateşleyen, teröristlere silah ve para sağlayan Sünni lider Tarık Haşimi hakkında tutuklama kararı veriyor.
Haşimi nerde? Kaçtı. Nereye? Türkiye’ye.
Şimdi, ülkesinde, gizli olmayan tanıkların (kendi korumaları) ifadeleriyle cami bombalayan, insan katlettiren, mezhepsel ayrımcılıkla İslam’a ne büyük ihaneti yapmakla suçlanan bu şahsı, AKP veya Erdoğan neden sahiplenir?
Türkiye’de, olup olmadığı şüpheli tanıklarla, ilk önce basında yer alan sözde delillerle, Fatih Cami’nin bombalanma iddialarıyla vs. ortalık toz dumanken, savcılığa soyunan Sayın Erdoğan, hakkında açık tanık, bilgi, belge ve kırmızı bülten olan bir kişiyi neden sahiplenir?
Cevap “kadim dost” olmasın! Ne dersiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025