Hükümetin yap-boz politikaları eğitimde, ekonomide, iç ve dış politikada kısaca her sahada tam gaz devam ediyor. Hükümetin, "dün dediğini bugün yalanlayan" anlayışına artık alıştık.
Malum, Merkez Bankası dünkü Para Politikası Kurulu toplantısında yüzde 25 olan politika faizini 500 baz puan daha artırarak yüzde 30'a yükseltti.
Halbuki hükümet seçim öncesi uygulamalarında politika faizini yüzde 8,5'e kadar düşürmüştü. Faizi düşürme konusunda son derece iddialı ola Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mücadelesini, "Bu görevde olduğum sürece faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim" cümlesiyle özetliyordu.
Hatta 29 Ocak 2022'de, "Faizle mücadelemi biliyorsunuz, faizi indireceğiz ve indiriyoruz. Bilin ki enflasyon da inecek, daha da düşecek. Döviz kuru istikrara kavuşur, enflasyon düşer, pahalılık ortadan kalkar. Bunların hepsi de gelip geçicidir" ifadelerini kullanmıştı.
O günlerde bizler, faizin tek başına bir enflasyon sebebi olmadığını, enflasyonun artan maliyetler sebebiyle arttığını, döviz kurlarının ve mazotun da maliyet unsurlarından olduğunu, faizin ise bu maliyet unsurlarından sadece biri olduğunu vurguluyorduk.
Üstelik bu yüzde 8,5'lik politika faizi ticari ve bireysel kredi faizlerine yansıtılmadı, sadece bankaların kârlarını artırdı.
Seçimlerden hemen sonra Cumhurbaşkanı'nın göreve getirdiği Mehmet Şimşekli ekonomi yönetimi, seçim öncesi uygulanan uygulamanın tam tersine faiz oranını peş peşe artırmaya başladı.
Haziran ve temmuz aylarında toplam 900 baz puanlık artışla yüzde 8,5 olan politika faizi yüzde 17,5'e yükseltildi.
Ardından ağustos ayında 750 baz puanlık artışla politika faizi yüzde 25 oldu.
Dün de yine 500 puanlık artışla yüzde 30'a çıkartıldı.
Hükümet, önce iddialı sözlerle faizi düşürdü, olmadı, çevir kazı yanmasın misali şimdi de "Ya tutarsa!" diyerek faizi artırıyor.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, MB'nin faiz artırması ya da düşürmesi ile alakalı şu önemli tespitlerde bulunmuştu:
"Faizlerin düşürüldüğü dönemde de faizlerin artırıldığı dönemde de dolar kuru uzun vadede Türkiye'de yükselmeye devam etti. Ekonomideki bu sorun tek başına faizi artırarak ya da düşürerek çözülemez. Ben bir sistem değişikliğini zaruri görüyorum. Merkez Bankası'nın kararının yanlış mı doğru mu tartışmasının yapılmasını anlamsız buluyorum. Çünkü yanlış bir kurgu içerisinde doğru bir hamle yapsanız da bu yanlıştır."
Ve BTP lideri her fırsatta da uygulanması gereken ekonomik sistemin Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli olduğunu vurgulamaktadır.
Merkez Bankası faizi artırmanın gerekçesi olarak şunları ifade ediyor:
"Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar vermiştir."
Politika faizinin düşmesi ticari kredilere yansıtılmamıştır ama emin olun ki artırılması mutlaka yukarı yönlü olarak yansıtılacaktır. Zaten faizlerin yeniden artırılmaya başlandığı hazirandan bu yana ticari ve bireysel kredi faizlerinde ciddi artışlar olduğu görülmektedir.
Üretim için ihtiyaç duyulan kredilerdeki faiz, doğal olarak maliyetlerin artması demektir. Diğer maliyet unsurları olan dolar kuru artırıyor, mazot fiyatı artıyor, hammadde ve enerji giderleri artıyor, faiz de artıyor, peki, durum buyken dezenflasyon yani enflasyon düşüşü nasıl tesis edilecek?
Faiz artırarak gerçekleştirilen "parasal sıkılaştırma", maliyetlerden kaynaklanan enflasyon canavarını daha da azdırırken, sadece parayla para kazanan sermaye sahiplerinin faiz gelirini artıracaktır.
Fakat faiz geliri elde edenler için faiz oranı enflasyondan daha fazla olması gerekiyor ki, parasını faizde tutsun. Ülkemiz için bu mümkün mü? Son açıklanan resmi enflasyon yüzde 58,94, politika faizi ise güncellenen haliyle yüzde 30. Üstelik OVP'de yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 65.
Faizleri yüzde 70 yapabilir misin? Mevcut koşullarda yapamazsın. Farzı muhal yaptın, bu sefer resmi enflasyon yüzde 80-90'ları bulacak.
Hükümet "Ya tutarsa!" diye faizleri artırıyor ya, biz şimdiden sonucu söyleyelim: ASLA TUTMAYACAK!
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025
- Dünya, İsrail'in Gazze soykırımı karşısında bu kadar mı aciz? / 17.09.2025
- Terörsüz Türkiye için önce gençlerimize sahip çıkmalıyız! / 16.09.2025
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025