Dünyada meydana gelen olayları doğru okumak için ABD'yi tanımak ve amacını bilmek şarttır. Çünkü dünyadaki sorunların, daha doğrusu çatışma ve savaşların, hatta yoksulluğun kaynağı ABD'dir. ABD'nin amacı kısaca şöyle özetlenebilir: Dünyaya hakim olmak. Michael Hard ve Antonio Negri'nin deyimiyle ABD 'küresel imparatorluk'peşinde. Demokrasi, insan hakları, özgürlük... gibi kavramların hepsinin içi boş ve hepsi aldatmacadan ibarettir. Uluslararası hukuk, uluslararası kuruluşlar da aynı şekildedir. Dahası, uluslararası ilişkiler bilimi de ABD'nin hizmetindedir. Onun içindir ki, bazıları "bu bilim değil, bir politikadır" diyorlar. Bunun izahını şöyle yapıyorlar: " Bilim tarafsızlığı, politika taraflılığı gerektirir. Uluslararası ilişkiler bilimi (!) ise bütün dünyada ABD'nin çıkarlarına göre yorumlanmaktadır". Esasında, sadece uluslararası ilişkiler bilimi değil, sosyal bilimlerin hepsi taraflıdır. Çünkü sosyal bilimler, onu ortaya koyan kişinin, inancından, ideolojisinden, kültür ve medeniyetinden ayrı olamaz. Bundan dolayıdır ki, ABD'yi durdurmanın tek yolu, ona anladığı dilden konuşmaktır. Bu açıdan baktığımız zaman, Irak'taki direnişçilerin yalnız Irak için savaşmadığını görürüz. Bir başka deyişle, Irak'taki direniş, küresel imparatorluğa karşıdır. Maalesef, Ortadoğu'daki hükümetler, direnişi böyle algılamıyor. Daha kötüsü, ABD'nin yanında yer alıyorlar. Halbuki ABD yetkilileri, Ortadoğu'da sınırları değiştireceklerini, yeni haritalar çizeceklerini, açıkça ifade ediyorlar. Yeni haritayı merak edenler, Pentagon uzmanı Thomas Barnett'in kitabına bakabilirler. ABD, hem haritayı, hem de plânı hazırlamış durumda. Şimdi plânı uygulamaya koyacak kişilerle pazarlık içerisinde. Plânın resmi adı: "Federalizm". Evet, Ortadoğu'da sınırlar, federalizm adı altında değiştirilecek, ilk uygulamaya Irak'tan başlanıldı. Irak'ın "toprak bütünlüğü korunacaktır" sözleri, artık anlamını yitirdi. Çünkü Irak'ta federalizmi yürürlüğe koyan bir anayasa yapıldı. Temeller atıldı, çatı da hızla tamamlanıyor.Bunun arkasından sıra Suriye, İran ve Türkiye'ye gelecektir. Türkiye'deki 'ideolojik savaş uzmanları' yani medyadaki ABD muhipleri, bu işin fikri alt yapısını oluşturmaya başladılar. Dikkat ederseniz, kartel medyasında, Kuzey Irak'ta kurulacak Kürt devletinin Türkiye'ye zarar vermeyeceği, tam aksine yararına olacağını yönünde yorumlar yapılmaktadır. Hem de uzman kişiler (!) tarafından. Dün çete reisi olarak adlandırdıkları Mesut Barzani'ye, bugün övgüler yağdırıyorlar. Devlet adamlığından, usta diplomatlığından söz ediyorlar. Türkiye'nin, Mesut Barzani ile işbirliği yapmasının gerekliliğini gündeme getiriyorlar.Daha açık söyleyelim, Türkiye'de, bu oluşuma "evet" demiş ve diyecek büyük bir kesim var. Onlar, kamuoyunun bu konuda ikna edilmesini bekliyorlar. Kamuoyunda yeterli desteği buldukları an, ortaya çıkacaklardır. O gün geldiğinde, şaşırmamanız için bugünden haber verelim. Yıllarca milliyetçi olarak tanıdığımız bazı kişiler de, pervasızca federalizmi savunacaklardır. Son olarak şu notu düşerek bitirelim. Bu senaryoyu bozacak tek ülke Türkiye, Türkiye'de de 'yeniden Kuva-yı milliye hareketidir". Bunu görelim, bilelim ve ona göre safımızı tayin edelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018