Futbolun da siyasetin de tadı yok!

Süper Lig'e ara verildiğinden bu yana hafta sonları daha bir sıkıcı hale geldi. Gerçi ligin de tadı kalmadı ya! Beşiktaş aldı başını gidiyor! Arkasına bile bakmıyor, kim var, kim yok diye. Bu durumdan Beşiktaş da bizim gibi memnun değilmiş! Bu da; futbolu zevklendiren ve heyecan duyulacak bir spor haline getiren en önemli "tatlandırıcı"nın rekabet olduğunu bir kez daha kanıtlamış oluyor. Rekabet yoksa zevk de yok!

***

AKP'nin Muğla milletvekili Seyfi Terzibaşıoğlu, bakmış ki yapacak iş yok, boş boş oturmakla zaman da geçmiyor, tutmuş bir anket yapmış. Hem de bütün vekillere tek tek sorarak. Anketin konusu, vekillerin hangi futbol takımını tuttuğu! 550 vekile tek tek sorulan soru şu: Hangi takımı tutuyorsunuz?

Hemen sonuçlara geçelim. AKP'nin milletvekilleri liderleri Erdoğan gibi F.Bahçeli. CHP'liler içinde çoğunluk G.Saraylı, Beşiktaş'ı tutan vekiller ise stratejik mevkilerde ama sayıları az.

Bu çok önemli (!) anketin sonuçlarını biraz daha genellersek şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz:

İktidar Fenerbahçeli.

Muhalefet Galatasaraylı.

Devlet de Beşiktaşlı.

Son "devlet" genellemesini biraz açmakta yarar var. Ankette üçüncü sırada gelen Beşiktaş devletin üst düzey yönetiminde söz sahibi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM Başkanı Bülent Arınç ve kabinenin çoğunluğu Beşiktaşlı. Yani onama ve icra makamındaki zevat BJK'li. İşte bu yüzden Devlet Beşiktaşlı oluyor! Bu devlet "derin" falan değil, bildiğimiz (çoğu zaman bilemediğimiz) sığ devlet!

Bunlara ilaveten, şu an Ekonomi yönetiminin başında olan vekillerin önemli bir bölümü "Milli Takımı" tutuyormuş. Bir de Kahta Spor'lu varmış!

Şimdi bu çok önemli ve stratejik (!) anketin sonuçlarından hareketle bazı çıkarımlarda bulunup durum değerlendirmesi yapalım.

Önce liderden başlayalım. Beşiktaş bu sezon aldı başını gidiyor. En yakın rakibi Trabzon Spor'la arasında 9 puanlık bir fark var. Fenerbahçe'ye 11 puan, Galatasaray'a da 14 puan fark atmış. Görüntüde herşey çok iyi gidiyor. Şampiyonluk büyük ihtimalle cepte. Ama perde arkasında ciddi sıkıntılar var. Başarılı futbolcularıyla sözleşme yenilemekte güçlük çekiyor, yönetimde çatlaklar var. Hepsinden önemlisi dışarıda başarısız! Şampiyonlar Ligi'nde çok kolay çıkabileceği ikinci turu elinden kaçırmış, UEFA ile arasında sorunlar var, UEFA Kupası'na katılıp katılmaması tartışılıyor. Özetle, görüntüde çok başarılı ama perde arkasında birçok sıkıntısı var.

Gelelim Beşiktaşlı "devlet"e!

Orada da durum BJK ile aynı. Görüntüde çok iyi ama görünmeyen tarafta perişan! Özellikle dışarıda- dış politikada- harap! Irak, Kıbrıs, AB derken hepsinde çuvalladı. Sadece içeride halka yansıttığı popülist görüntüde iyi! Beşiktaş'ın tıpkısı ya da tıpkısının aynısı!

Sıra, Fenerbahçeli iktidarda.

Fenerbahçe, para yönünden hiçbir sıkıntısı olmayan Aziz Yıldırım gibi bir başkana sahip. Sırtı pek anlayacağınız. Adam dünyada ne kadar yıldız futbolcu varsa hepsini almaya muktedir. Ama kimi getirdiyse bir türlü dikiş tutturamadı. Ortega bile fayda etmedi! Lider Beşiktaş ile arasındaki puan farkı 11. Yarıştan kopmadı ama şampiyonluğu unuttu bile. Hedef ikincilik!

İktidarda da durum farklı değil. İktidarın sırtı çok sağlam. Başbakan Erdoğan başta medya, ABD ve AB olmak üzere, içte ve dışta tarifi mümkün olmayan bir desteğe ve anayasayı bile değiştirecek sayısal çoğunluğa sahip. Ama ne yapsa bir türlü dikiş tutturamıyor. 2004'te başta Kıbrıs ve Irak olmak üzere birçok önemli konuda girilecek olan tehlikeli sürece hiç de hazır değil. Hepsinden ziyade iktidar Aziz Yıldırım kadar muktedir değil!

Galatasaraylı muhalefet ise tarihinin en perişan günlerini yaşıyor. Galatasaray, tarihinde hiçbir ilk yarıyı liderle arasında 14 puan farkla kapatmamış. Sportif başarı yok, Avrupa'da hüsran, Stad projesi fiyasko, futbolcularda hayat yok. Boşa alsa dolmuyor, doluya alsa olmuyor! Adı var kendisi yok!

Meclis'teki tek muhalefet partisi CHP ile aynı kaderi yaşıyor yani. Adı da kendisi de kaybolup gitti CHP'nin. Bütün eforunu halkın tepkisini toplayan ideolojik ve basmakalıp işlere harcıyor. Anadolu solu tutmadı, şimdi sıra İslam'ı hedef tahtasına koymakta. Etkisiz, pasif ve her platformda çuvallayan bir muhalefet var Meclis'te. Bu da ezeli rakip İktidarın en büyük şansı olsa gerek.

Fenerbahçe'nin en büyük şansının Galatasaray'ın çok kötü olmasındaki gibi.

Son değerlendirme, Milli Takımı tutan Ekonomi yönetimine.

Dünya üçüncülüğünün verdiği rehavete kapılan Milli Takım Şenol Güneş yönetiminde Letonya gibi çok basit bir takıma elenerek en büyük hüsranı yaşattı. Ekonomi yönetimi de ilk aylarda ortaya çıkan iyimser ekonomik tablonun verdiği rehavetin ardından, çuvallama dönemine girdi.

Son olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Türkiye'de siyasetin tadı yok. Çünkü icraat yok, eleştiri yok, Meclis içi mulalefet yok! Yukarıda futbolun en önemli tatlandırıcısının rekabet olduğunu söylemiştim ya, işte o da yok!

Uzun zamandan beri maçları tribünden izliyorum ve her izlediğim maçtan sonra "futbol yazısı" yazmaya niyetleniyorum ama sonra nedense yazmaktan vazgeçiyorum.

Kısmet bugüneymiş! Gerçi futbolu, siyasetle fazla iç içe değerlendirdim ama olsun. İdare edin!