Göze girenler - Göze batanlar

Taraf olmayanların (tabi AKP'ye) bertaraf olduğu günleri, ayları, yılları yaşıyoruz. Sayın Başbakan bizzat kendi dedi; Taraf olmayan bertaraf olur. Tabi bu mantık sonucu iki insan tipi ortaya çıktı; göze girenler, göze batanlar veya yalakalarla, yakalananlar.  Bu anlayış toplumun bütün kesimlerinde hissedildi. İş dünyasında, sanat dünyasında, spor dünyasında, medyada ve en çok devlet kurumlarında. Daha önce pek tanınmayan kimseler, devletten büyük ihaleler alarak kendilerini millete tanıttılar. Tanınmış zenginler ise arasıra yaptıkları hükümet aleyhtarı gafları, affettirme derdine düştüler. Medya patronları, siz nasıl isterseniz öyle olsun, mantığıyla başyazarlarını, program yapımcılarını kovdular. Birilerine, devlet televizyonu ve özel kanallar kapılarını açarken, diğerlerini kapı önüne koydular. Birileri istediği gibi yazarken diğerleri içerden (Silivri'den) yazmaya başladılar. 160 subay içerde, diğerleri ya atama bekliyor yada emeklilik. Kamuda da durum aynı. 12 Haziran seçimlerinde dikkat ettiyseniz devlet kademelerinden istifa edip, vekil olmak isteyenlerin hepsinin gittiği adres AKP idi. Müsteşarı, Emniyet Müdürü, Valisi vs. Müsteşar demişken Muammer Güler'i hepimiz tanıyoruz. İki dönem İstanbul Valiliği yaptı. Bu dönemlerde hükümet aleyhtarı mitingler, gösteriler, eylemler, saldırılar oldu. Sayın Güler işini iyi yapmış olacak ki, bir anda kamu güvenliği müsteşarlığına, oradan da tak Meclis'e. İşin birde yargı bölümü var. Referandumda evet dediler, yetmez ama yine evet, dediler. Yargıtay'ın, Danıştay'ın Başkanları Bülent Arınç'ın okul arkadaşları oldu. Arınç'ın ifadesiyle "Allah verdikçe veriyor" (!) Tabi seçim kazanılmış, başkanlar değişmiş ve atama zamanı da gelmiş. Hakkaniyet, adalet en çok hangi kurumda olur? Haliyle yargıda, dersiniz. Ama yargıda değişmiş. Her şey kılıfına pardon hukuka uydurularak yapılmış.       Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2011 yılı İdari ve Adli Yargı Yaz Kararnamesini tamamladı. Adli yargıda bin 816 hakim ve savcı, idari yargıda 254 hakim ve savcı ile 51 Ticaret Mahkemesi Başkanı'nın görev yeri değişti. Yargıtay Tetkik Hakimliği'ne ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı görevinde de 109 hakim ve savcı atandı.Birincisi, hukukun bu kadar yavaş işlediği ülkemizde, bu kadar çok tayin, atama hukuku daha da yavaşlatmaz mı? İkincisi, bu atamalarda göze batanları bertaraf etme amacı var mı? Önce geçmişten bir örnek vererek günümüze bakalım;* Bir işadamından, imar izni için 100 bin YTL rüşvet istediği iddiasıyla, AKP'li Belediye Başkanı Rafet Yıldız'ı tutuklama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk eden Büyükçekmece Savcısı Adil Kökçü, olayın üzerinden bir hafta geçmeden Mardin'e tayin edildi. (22-09-2006 Sabah)* M. Balbay ve M. Haberal'ın tahliyesini isteyen hakim Köksal Şengün özel yetkileri alınarak Bolu hakimliğine atanıyor. K. Şengün; Herhangi bir tayin talebim yoktu, diyor. * Hükümetle sık sık karşı karşıya gelen eski YARSAV Başkanı, Yargı-Sen Başkanı ve Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu İstanbul hakimliğine getirildi. Eminağaoğlu hakkında Adalet Bakanlığı tarafından açılmış çok sayıda disiplin soruşturması bulunuyor.* AKP'ye kapatma davası açan Yargıtay Savcısı Zekeriya Sevimli ise Üsküdar Hakimliği'ne atandı.* Dönemin Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner hakkındaki soruşturma nedeniyle önceki HSYK tarafından yetkileri kaldırılan, yeni HSYK tarafından ise bu yetkileri iade edilen Erzurum özel yetkili Savcısı Osman Şanal ise Antalya'ya savcı olarak atandı.* Habur ve Mahmur'dan gelen PKK mensupları ve mültecilerin Habur'da sorgulanarak serbest bırakılması nedeniyle eleştirilen Diyarbakır Başsavcısı Durdu Kavak, İzmir Başsavcılığı'na getirildi vb.Her fırsatta Anayasa'dan, hukuktan şikayet edip, özgürlükler ve ileri demokrasi iddiasında bulunan iktidar, kendine yönelen şikayet ve eleştirilerde hemen bu anayasa ve hukuku öne sürüyorlar. Dedik ya her şeyi kılıfına, yine pardon kuralına göre yapıyorlar. Aslında bugün yazmak istediğim ''Islak İmza", "Balyoz" ve "Ergenekon" davalarından tutuklu Albay Dursun Çiçek'in hanımına karşı işletilen ileri demokrasi anlayışı idi. Ziraat Bankası'nın Ankara'daki bir şubesinin müdürü olan Gülşen Çiçek İstanbul'a tayinini istiyor. Niye? Eşi tutuklu. Hafta sonları da olsa eşiyle görüşebilmek için İstanbul'a gelmek istiyor. Tayini Ardahan-Hanak'a çıkıyor. 1400 km İstanbul'a. Neden Ardahan sorusuna ise banka yönetimi "Deneyimli ve başarılı banka müdürümüz olduğunuz için sizi Ardahan-Hanak Şubesine müdür olarak atadık" cevabını veriyor. Yoruma gerek var mı!