Geçen haftaya gidelim.Birincisi! AYM başkanının konuşmasındaki vurguları, çekinceleri şahsi midir?İkincisi! Yürütmenin başı ve bakanları her daim demokrasiden ve güçler ayrılığından bahsederler. Peki, AYM başkanının, hukuk adına yaptığı ve ülkemiz hukukunun halini ortaya koyduğu konuşmasını neden, bir "azarlama" olarak değerlendirip, üzerlerine aldılar?Üçüncüsü! Yasama organının başı, AYM'nin bu yerinde tespit ve hukuki tenkitleri alkışlayacağı yerde, neden, partizanca bir duruş sergileyip, kınama yoluna gitti?Dördüncüsü! Cumhurbaşkanı neden olayı üslup boyutunda eleştirdi artı atmaca bakış ve gamzeciklerinin yorumlanmasına neden kızdı?Beşincisi! AYM, AKP iktidarlarına kadar ülkemiz hukukunun en üst makamıydı. Gül ve Erdoğan ikilisinin, malumunuz olan o, Papa heykelinin altında attıkları AB imzasıyla, 10 yıldır AB hukuku, (yani Hıristiyan hukuku) ülkemiz hukukunun üstüne çıktı. AİHM bu on yılda ülkemiz aleyhine özellikle siyasi alanda yüzlerce karar verdi. Ama ne Gül'den, ne Erdoğan'dan ve ne de partisinden ses çıkmadı. Şimdi neden Hans'a evet'te, Haşim'e hayır, diyorlar? Hans ile bir kan veya gönül bağı mı var? Altı ve en önemlisi! Özellikle iktidar ve yandaş medya; Neden konuşmanın içeriği yerine konuşanı ve neden konuştuğunu ısrarla gündem ediyor, saldırıyor?Evet, Anayasa Mahkemesinin kuruluş yıl dönümünde davetliler arasında bulunan BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş ve Başkan vekili Dr. Abdullah Terzi Beyin dediği gibi Sayın Kılıç'ın söyledikleri tamamen hukuk içerikliydi. Hukuki vurgu ve ülkemizin hukuk alanında geldiği nokta ve endişeleri taşıyan bu metin Halim Kılıç'ın şahsına ait değil, AYM'nin 17 üyesinin hazırladığı ortak bir metindi. Bunu iktidarda, iktidar yandaşları da çok iyi biliyor. Haliyle bir daha soruyorum; Neden direk olarak AYM hedef alınmadı da, Haşim Kılıç hedefe konuldu? Bu sorunun cevabını ülkemizin siyasi ve hukuki tablosuna bakarak rahatça görebiliriz. Ülkemiz mahkemelerinin verdiği her karar artık tartışma konusu. Bu tartışmaları bizzat yürütmenin başı yapıyor. Beğenmedikleri bir kararı meydanlara taşıyor. Yapılan HSYK düzenlemeleri ortada. Hakim ve savcılar önce damgalanıyor ve bir gecede ya görevden alınıyor, ya da başka yerlere gönderiliyor. Yasama organı ise çoğunluğu iktidar partisinden olduğu için ne kadar kavga, küfür, restleşme olursa olsun, iktidarın her istediği kanunu anında çıkarıyor. Sonrada demokrasiden, güçler ayrılığından, hukuk devletinden bahsediliyor.Evet, iktidar bir anlamda kendiyle yüzleşti. Ama gördüğü yüzü beğenmedi. Haliyle saldırıya geçti. Psikolojide ne denir, bilmem ama bence iktidarı bir korku sardı. Bu korkudan olsa gerek anında saldırı moduna geçildi? Yapılan açıklamalar bunun ispatıdır. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Üslup yargı makamına yakışan üslup değildi. Kimse oraya haşlanmak, tokat yemek ve azarlanmak için gitmedi?"Bakan Ömer Kılıç ise Kenan Evren mantığının getirdiği % 10 barajının saltanatını sürerken Haşim Kılıç'ın üslubunu Evren'e benzetmesi adeta iktidarın zihniyet portresiydi? Şamil Tayyar ise hala gazetecilik modunda. "Haşim Kılıç Abüllatif Şener'leşti, artık o da tarihin çöplüğündedir..." Diyordu. A. Şener, AKP kurucularından ve eski bakanlarından. 2007'de, yolsuzluklara sessiz kalamam, diye ayrıldı. O günden bu yana AKP'nin üstlendiği misyonu, Erdoğan'ın tek adamlığını, İsrail ile anlaşmalarını, BOP'u, ses kayıtlarını, siyasi şantajları vs. anlatıyor. Haliyle istenmeyen adam oldu.Adalet bakanının tepkisi ise ilginçti! Bozdağ, meclise koştu ve kameralar karşısına geçti, "AYM'yi, meclis kurmuştur" mesajını vermeye çalıştı ve "Emekliliğine az kaldı, arayış içinde herhalde! Eleştirileri kişiselleştirdi, siyasi polemikle dolu bir konuşma yaptı?" dedi. Başbakan ise bildik taktiğini sergiledi. Önce meydanlara gitti. "Bakın! Yeni bir şey söylüyorum; AYM başkanını da dinliyor bunlar?" Sonra ekranlara geldi; "O konuşma benim üzülerek dinlediğim bir konuşmaydı? Bu konuşmanın altından da Sayın Başkan ömrü boyunca kurtulamayacak?" Bir ülkenin başbakanı diyor ki; "Unutma! Seni de dinlediler. Beni üzdün. Bunun bedelini ömür boyu çekeceksin"Bu mantığa bir ad konulmalı. Sakın! Dikta, diktatör vs. gibi yabancı kelimeler kullanmayın. Alınıyorlar? Arınç'ı soruyorsanız? AYM'nin bu önemli gününe hükümetin, 2 numaralı ismi davet edilmedi. Yoruma gerek var mı?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinlerarası diyalog gömleği -2- / 08.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinlerarası diyalog gömleği -2- / 08.04.2024