Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın 'Hz. Fatıma' eserinde 'İmam Ali'nin, halifeliği döneminde Fedek'i neden sahiplerine vermediği hususu şöyle anlatılıyor:
"Ebu Bekir'in Fedek hurmalığı zorla aldığı düşünülürse, Hz. Ali (a.s.) halife olunca her şey elinde ve emrinde olmasına rağmen, bu hurmalığı neden Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e teslim etmedi? Üç halifenin yaptıklarını değiştirmedi?
Sünni alimler, Hz. Ali'nin (a.s.) halife iken önceki üç halifenin yaptıklarını değiştirmemesini, Fedek konusunda Ebu Bekir'in yaptıklarının tamamen doğru olduğunun ispatı olarak yorumlamaktadırlar. "Ebu Bekir Fâtıma'nın (a.s.) mirasını yemiştir" iddiası: Sünni âlimler bu iddiayı tamamen reddetmektedirler. İmam Zehebî, Mutahhar'a yazmış olduğu reddiyede şöyle demektedir: "Mirasla ilgili ayetin (Nisa, 11) umum ifade eden hükmünden Fedek arazisi yukarıdaki hadisle tahsis edilerek müstesna kılınmıştır. Kafirin ve kasten adam öldürenin ve kölenin de ayetin hükmü dışında kalarak mirasçı olamayacakları hususu da böyledir. Kaldı ki, Ebu Bekir ve Ömer, Resûlullah'ın (s.a.v.) geri bıraktığı malının birkaç mislini Ali (a.s.) ve çocuklarına vermiştir. Bütün bunlardan başka Ömer, Resûlullah (s.a.v.) o mal ile nasıl tasarruf etmişse onların da aynısını yapmaları için Resûlullah (s.a.v.)'in terekesini Ali (a.s.) ve Abbas'a teslim etmesi, Ebu Bekir ve Ömer'e yapılan töhmeti reddeder."
Bu imam ayrıca, "Eğer Fâtıma (a.s.) miras yoluyla Fedek arazisine sahip çıkmışsa hibe iptal olmuştur. Fedek arazisi O'na hibe edilmişse miras iptal olmuştur. Eğer bu hibe Resûlullah (s.a.v.)'in hastalığı esnasında vukû bulmuşsa, birisine hakkından fazlasını tavsiye etmekten münezzehtir. Yok eğer sıhhati zamanında Fedek arazisini hibe etmişse, bu hibenin o zaman teslim edilmiş olması şarttır" demektedir.
Resûlullah (s.a.v.) Fedek arazisini Fâtıma'ya (a.s.) hibe ettikten sonra bu durumun Ehl-i Beyt ve Müslümanların indinde bilinmeyip, yalnız Ümmü Eymen ve Ali tarafından bilinmiş olması nasıl mümkün olabilir? Bu bazı Sünni alimlerin iddialarıdır. Buna cevap olarak Ehl-i Beyt alimleri diyor ki: Bu iddia olsa olsa Hz. Fâtıma'ya (a.s.) atılan bir iftiradır. Çünkü ayet ve hadislerle Hz. Fâtıma'nın masumiyeti ve Allah nazarındaki özel konumu tasdik edilmiştir.
Hz. Fâtıma'nın (a.s.) temiz ve her türlü pislikten uzak olduğu ile ilgili hadislerden örnekler verelim: Vaile b. Eska'dan nakledilen rivayet şöyledir: "Fâtıma'nın (a.s.) yanına vardım ve O'na Ali'nin (a.s.) nerede olduğunu sordum. 'Resûlullah (s.a.v.)'in yanına gitti' dedi. Ben O'nu beklemeye koyuldum. Aniden Peygamber (s.a.v.) teşrif buyurdu. Ali (a.s.), Hasan (a.s.), Hüseyin (a.s.) da O'nunla birlikte idiler. Hz. Peygamber ve Hz. Ali her biri Hasan ve Hüseyin'den birinin elini tutmuştu. Peygamber Ali ve Fâtıma'yı yanına çağırdı Hasan ve Hüseyin'i dizlerine oturttu. Elbisesini onların üzerine örttü ve şöyle dua etti: Allah'ım bunlar Benim Ehl-i Beyt'imdir. Onlardan pisliği gider ve onları tertemiz kıl." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4. Cüz, s. 107)."
(devam edecek…)
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020