Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Kim azminden dolayı Nuh'a, ilminden dolayı Adem'e, hilminden dolayı İbrahim'e, zekasından dolayı Musa'ya ve zühdünden dolayı İsa'ya bakmak isterse, Ali bin Ebu Talib'e baksın."
Ömer bin Hattab'tan naklen, Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Deniz mürekkep olsa, ağaçlar kalem olsa, insanlar kâtip olsa, cinler de hesap etseler Ali'nin faziletlerini sayamazlardı.
Hz. Hüseyin (a.s) buyurdu ki: "Biz her şeyi apaçık bir imamda saymışız" (Yasin Süresi: 12) ayeti indiğinde Resûlullah (s.a.a)'a sordular ki: Ey Resûllullah, Kur'an'da geçen bu imam Tevrat, İncil, Zebur veya Kur'an mıdır? Resûlullah (s.a.a): Hayır, dedi. O anda babam (Hz. Ali) Resûlullah (s.a.a)'ın huzuruna geldi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu: İşte, Allah'ın her şeyin ilmini içinde saydığı imam şu gördüğünüz Ali'dir.
İbn-i Abbas'dan naklen Hz. Ali (as)'nin minberde şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Beni kaybetmeden bana Allah'ın kitabından sorun. Her ayetin nerede indiğini, dağda mı, yumuşak toprakta mı indiğini herkesten iyi bilirim. Bana fitneleri sorun, her fitnenin ne zaman kopacağını ve onda öldürülecekleri bilirim."
Said bin Musib dedi ki: Sahabeden Ali'den başka hiç kimse 'bana sorunuz' diyemedi.
İbn-i Abbas şöyle buyurmuşlardır: "Kur'an 7 harf üzerine indi. Her harfin bir zahir bir de batını vardır. Ali'nin yanında da Kuran'ın zahir ve batın ilmi vardır." İbn-i Abbas devamla şöyle demiştir: "Resûlullah (s.a.a)'ın ilmi Allah'tandır. Benim ilmim Ali'dendir. Benim ve tüm sahabenin ilmi, Ali'nin ilmi yanında ancak yedi denizden bir damla kadardır."
İbn-i Mesud dedi ki: Resûlullah'ın yanındayken ona İmam Ali'nin ilmi hakkında soruldu. Bunun üzerine Resûlullah buyurdu ki: "Hikmet on parçaya bölündü. Dokuz parçası Ali'ye verildi ve bir parçası da bütün insanlara verildi. Ali de o parçayı da insanlardan daha iyi bilir."
Hz. Selman dedi ki: Resûlullah şöyle buyurdu: "Ümmetimin en bilgini Ali bin Ebi Talib'dir"
Resûlullah (s.a.a) Hz. Ali'nin kolundan tutarak şöyle buyurmuştur: "Bu sadıkların imamı, kâfirlerin katilidir. Ona yardımcı olana yardım olunur, ondan yardımı esirgeyenden yardım esirgenir."
Hz. Ali 'den naklen, Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Ben ilmin kentiyim, Ali de kapısıdır. Evlere ancak kapılarından girilir."
Ebu Said Bahteri'den şöyle rivayet etmektedir: "Hz. Ali (a.s)'ı Kûfe minberinde gördüm. Peygamber (s.a.a)'in elbisesini giymiş, sarığını takmış, kılıcına dayanmıştı. Sonra minbere oturup şöyle buyurdu: "Beni kaybetmeden önce bana sorunuz. Şüphesiz şu göğsüm ilimle doludur. Şu içim ilim yatağıdır. Bu Peygamber (s.a.a)'in ağzıma sürdüğüdür. Peygamber (s.a.a) bana böylece ilmin tanelerini yedirdi. Allah-u Teâlâ'ya and olsun ki oturup Tevrat ehline Tevrat'la, İncil ehline de İncil'le hüküm verecek olsam ve Allah-u Teâlâ da o iki kitabı konuşturacak olsa şöyle derler: "Ali sizlere bizimle hak üzere hüküm verdi. Siz kitabı okuyorsunuz, hâlâ akıl etmeyecek misiniz?"
Hz. Ali şöyle buyurdu: "Gayb sırlarından bana sorunuz, mürsel peygamberlerin tüm ilimlerine varisim ben."
Hz. Ali şöyle buyurdu: "Konuşan Kur'an benim."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Ehl-i Beyt'imden öne geçmeyin ki, helâk olursunuz; geri de kalmayın yine helâk olursunuz. Ve onlara bir şey öğretmeye kalkışmayın ki, onlar sizden daha bilgilidirler."
- Yüceler yücesidir Fatıma anamız / 19.05.2025
- Na't-ı İmam Hüseyin / 17.05.2025
- Ceylanların sığınağı İmam Rıza / 10.05.2025
- Öz anneden daha aziz annemiz / 09.05.2025
- Azılı müşrik Übeyy b. Halef / 03.05.2025
- İmam Cafer Sadık / 26.04.2025
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025