Anketler yapılıyor, sorular soruluyor, cevaplar veriliyor. Çıkan sonuçlar üzüntü verici. Sıkıntıya düştüğünde, çıkış bulamadığında, hayatı tehlike ile karşılaştığında, 'Allah'ım yardım et' diyen kişi her şey yolunda (!) giderken Allah'a inanmadığını, söylüyor!
Diğeri Peygamberi inkar ediyor. Öbürü Ahirete inanmadığını beyan ediyor. Bir başkası guslü bilmiyor. Öteki her naneyi yiyor ama kalbim temiz diyor.
İşin bir başka yönü de bu gerçekler, birilerinin (hâşâ) 'dinsiz' dediği Atatürk; diktatör, Kuran'ı yasaklayan vs. dediği ismet İnönü devrinde olmuyor. Bugün oluyor bugün.
Kim kopardı milletimizi imanından?
Bu sorunun manevi, siyasi, sosyal ve kültürel cevaplarını Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosunu takip edenler çok iyi bilir.
Biz sahifenin tertemiz yüzüne geçelim; İman nedir? Bu sorunun ezber cevabını hepimiz bilir ve amentüyü okuruz. Öyle değil mi?
Aynı soruyu İmam Cafer (a.s) Efendimize de sormuşlar. Şöyle cevap vermiş;
"İman, Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna şahitlik etmek, Onun Allah katından getirdiğini ikrar etmek ve bunu tasdik etmek dolayısıyla kalpte kökleşen inançtır."
Soruyu soran kişi (Muhammet b. Müslim) tekrar şöyle bir soru daha soruyor; "Şahadet amel değil midir? "Evet" dedi. Dedim ki; Amel, iman mıdır?
"Evet. İmansız, amel olmaz. Amel, imandandır. Amel olmadan iman sabitleşmez."
Muhammet b. Müslim (soruyu soran kişi) bu sefer de; "Bana, imanın sınırlarını göster" diyor.
İmam Cafer (a.s) buyuruyor ki; "Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in (sav) Allah'ın Resulü olduğuna şahadet getirmen.
Onun, Allah katından getirdiklerini, beş (vakit) namazı, zekat vermeyi, Ramazan ayında oruç tutmayı, Hacca gitmeyi ikrar etmek, biz Ehl-i Beyt'in velisini veli ve bizim düşmanlarımızı düşman bellemek ve sadıklar arasına girmektir." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer, s.478-479)
Bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu değerlendirmesi her daim kulaklarımızı çınlatmalıdır diye düşünüyorum.
Sayın Baş şöyle diyor; "Biz, 'inandık' derken bir iddiada bulunuyoruz. 'İnandım' demek aslında çok ciddi bir iddiadır.
"Allah vardır, ahiret vardır, melekleri vardır, peygamberleri vardır, kitapları vardır, hayır ve şer Allah'tandır."
Bütün bunları söylerken biz aslında bir iddiada bulunuyoruz. İşte bu iddiamızın ispatı ibadetlerimiz olmuş oluyor.
'Ben, inanıyorum' demek bir iddiadır ve onun ispatı da ibadetle mümkündür. O halde ibadeti olmayan insanın, imanını ispat etmesi zor bekli de imkansızdır.
Yanlış anlamayın! Ben, ibadet yapmayana 'dinsiz' demiyorum. Şunu demek istiyorum; ibadetimiz yoksa o zaman inancımızı ne ile ispat edeceğiz?
Onun için İmam Azam'a sormuşlar; 'Namaz kılmayan kâfir olur mu?' Hayır, demiş ve enteresan bir cevap vermiş; namaz kılmayan kâfir olmaz. Ancak namazı da, kâfirler kılmaz.' İbadet, imanla inanç arasında öyle bir sınırdır ki, bu sınır taşlarını çok iyi yerine koymamız lazım. Bunu koyduğumuz zaman işte hakiki davamızı, ezel ve ebed davamızı bihakkın kazanmış oluruz." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hikmetin Sırları, s.48)
Yeni yılın ilk gününde milli ve manevi kimliğiyle ayağa kalkan bir Türk Milleti dileklerimle, mutlu yıllar…
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025