Dikkat ederseniz, dünyada barış ve huzurun merkezi olması gereken İslam coğrafyasında kan ve gözyaşı hiçbir zaman dinmiyor.
İslam ülkelerinin bulunduğu yerlerde hemen hemen her gün yeni bir zulüm, yeni bir katliam yaşanıyor, bu ülkelerin insanları vatancüda bir şekilde dünyanın değişik ülkelerine göç ederek mülteci durumuna düşüyorlar.
Bu zulümlerin yaşanmasında tarihin önemli bir bölümünde İngilizlerin ciddi fonksiyonları oldu.
Ardından küresel sömürü mirasını devralan ABD, İngilizlerin bıraktığı yerden devam etti.
1948 yılında İslam coğrafyasının kalbine bir hançer gibi saplanan İsrail, işgal politikalarıyla birlikte başta Filistinli Müslümanlar olmak üzere büyük kıyımlar gerçekleştirdi.
1991 Körfez Harekâtı ile ABD, Ortadoğu'da yeni bir işgal faaliyetini başlattı.
Ama bu faaliyetin amacına ulaşabilmesi için bir gerekçe oluşturulması gerekiyordu ve 2001 yılında gerçekleşen 11 Eylül saldırıları bir gerekçe olarak üretildi.
Ve ABD, gerek büyük İsrail devleti projesini hayata geçirmek, gerekse Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında bu coğrafyayı kendisine vatan yapmak için önce Afganistan'ı sonra da Irak'ı işgal etti.
Milyonlarca Müslüman, kadın, çocuk, bebek, yaşlı demeden acımasızca katledildi. Onbinlerce Müslüman kadının ırzına geçildi, namusu kirletildi.
Mülteci durumuna düşen milyonlarca Müslüman ya göç yollarında hayatlarını kaybettiler ya da gittikleri yerlerde modern köleler haline dönüştüler.
BOP'un hedefinde olan 22 İslam ülkesinden olan Libya, Suriye, Yemen, Somali, Pakistan ve daha niceleri aynı kaderi yaşadı. BOP kapsamında Mısır, Tunus gibi ülkelerde Arap baharları estirildi, İslam ülkeleri büyük bir kaosun ve karmaşanın içine çekildi.
Bugün Yemen'de katliamlar devam ediyor, Libya iç savaşın içinde, Suriye terörden ve işgalcilerden kurtulmaya çalışıyor, Somali hala açlığın pençesinde, Filistinli Müslümanlar nefes alamıyor, Irak parçalanmaya devam ediyor, Afganistan bir türlü durulmuyor, hedefteki diğer İslam ülkeleri ise sırasını bekliyor.
ABD, İran'ı yaptırımlarla vuruyor, yine BOP hedefinde olan, hatta Prof. Dr. Haydar Baş'ın 1991 yılında vurguladığı gibi "asıl hedef olan" Türkiye'yi, her türlü yöntemi kullanarak vurmaya çalışıyorlar. Döviz kurları, ekonomik kuşatma, terör, FETÖ, dinlerarası diyalog, milli ve manevi değerlere saldırı, etnik ve mezhepsel her türlü ayrımcılığın körüklenmesi, misyonerlik faaliyetleri, içerideki hainlerin devreye sokulması ve daha niceleri…
Peki, küresel sömürücülerin bu işgal planları neden İslam ülkelerinde zemin bulabiliyor?
Bu işgallere, katliamlara neden dur diyemiyoruz?
En büyük neden vurdumduymazlık, duyarsızlık, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mantığı… Herkes kendi derdine düşmüş. Ama bugün başka bir ülkede gördüğü zulme ses çıkarmayanlar, Haçlı Batının topyekün taarruzlarına karşı bir ve beraber olamayanlar, hatta daha da ötesi, bu işgallere çanak tutanlar, işgalcilerle bir ve beraber olanlar bilmiyorlar ki yarın aynı kaderi kendileri yaşayacak.
Irak'ın işgalinde birçok İslam ülkesi alkış tuttu, hatta bu işgale destek olanlar oldu; yine bugün ABD, Yemen'i Suudi Arabistan ile vuruyor. BM raporlarına göre 16 binin üstünde Müslüman sivil, Suud eliyle katledildi.
Halbuki birçok ayet-i kerimede ve hadis-i şerifte Müslümanların birbirini sevmesi, bir ve beraber olması, birbirlerine yardımcı olması emredilmiş hatta imandan bir cüz olduğu ifade edilmiştir.
Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: "Allah'a ve O'nun Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin, sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider." (Enfâl suresi, 46)
"Mü'minler ancak kardeştirler. Onun için (her hangi bir anlaşmazlıkta) kardeşlerinizin arasını düzeltiniz ve Allah'tan korkun ki, rahmete şayan olasınız." (Hucurat, 10)
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Sizden herhangi biriniz şahsı için arzuladıklarını mü'min kardeşleri için de arzulamadıkça, iman etmiş olmaz."
"Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek imandan bir cüzdür."
"Mü'minler, birbirlerine kenetlenmiş (cüzlerden meydana gelmiş) bir bina gibidirler."
"Mü'min (Allah için) sever ve sevilir. Sevmeyen ve sevilmeyen kimsede hayır yoktur."
"Eğer bir mü'minin kanını dökmeye (sema) ve (yer) halkının hepsi de iştirak etse, Allah onların hepsini de o kanı dökülen tek masum mü'minin hakkını korumak için yüzüstü cehennemine sürer" (Tirmizi, Diyat, 8, 1398)
İslam coğrafyasının kurtuluşu Müslümanların birlik ve beraberlik içinde olmalarından geçer. Bunun da yolu Hz. Peygamberin (s.a.v.) Veda Hutbesi'nde ifade ettiği gibi iki emanete yani Allah'ın kitabı Kur'an'a ve Hz. Peygamberin Ehl-i Beyt'ine sımsıkı sarılmaktan geçer. (Tirmizi, c.5, s.328)
Ehl-i Beyt Külliyatı'nın sahibi Prof. Dr. Haydar Baş yıllardır bu gerçeği vurgulamaktadır ve bu manada "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" tezini ortaya koymuştur.
Müslümanlar olarak bir ve beraber olmamız itikadi bir zorunlulukken, kalkıp da Haçlının safında yer almanın hükmü sizce de nedir?
Dilerseniz buna yine bir hadis-i şerifle cevap verelim:
"Bir adam, bir Müslümanın ölümüne bir tek kelimeyle yardım etse, kıyamette alnına şöyle yazılır: Bu adamın Allah'ın rahmetinden nasibi yoktur." (İbn Mace, Diyat, 1)
Allah'ın rahmetinden nasibi olmayanın cennet yüzü görmesi mümkün müdür?
Açıkça görülüyor ki, İslam dünyasının yaşadığı bütün felaketler, Müslümanların İslam'ın özünden kopmuş olmalarından kaynaklanmaktadır.
Ehl-i Beyt ölçüsünde tek bilek tek yürek olan bir İslam dünyasına en ufak bir fitnenin girmesi mümkün değildir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024