Israrla sahabe yapılmak isteyen Muaviye'nin İslam diye, iman diye, Kuran diye bir derdi hiçbir zaman olmamıştır. Muaviye'nin tek hedefi iktidar olmak ve iktidarda kalmaktı. Bu dini kullanmak dahil her türlü hileye başvurmuştur.
İmam Ali'ye (a.s) hiçbir zaman biat etmediği gibi İmam Ali ve müminlere, sırf iktidar olabilmek için kılıç çekmiş, Allah ve Resulünün açık hükmüne rağmen dünyalık iktidar için Mümin-Müslüman kanı dökmüştür.
Dünyalık bu hırs için kan dökmekten çekinmeyen Muaviye melunu kaybedeceğini anlayınca Kuran'ı kullanmıştır. (Sıffın savaşı) Aynı hile ve ikiyüzlülüğü 'Hakem olayında' da göstermiş, İmam Hasan (a.s) döneminde aynı desise ve oyunlarla kendini, İslam'a rağmen az bir topluluğun desteğiyle iktidar ilan etmiştir.
İktidarı kuvvetlenince bu gerçeği bizzat kendi açıklamıştır. Şu sözler o meluna aittir; "Allah'a yemin ederim ki, hilafeti, sizin beni sevmenizin veya yönetimimden memnun olmanızın sonucu almadım. Fakat kılıcımla sizinle vuruşarak bu makamı ele geçirdim."
"Allah a yemin ederim ki, sizinle, namaz kılasınız, oruç tutasınız, hacca gidesiniz veya zekat veresiniz diye savaşmadım. Sizin başınıza emir olmak için sizinle savaştım."
Ümeyyeoğulları (Muaviye ve diğerleri) yani Emeviler saltanatları döneminde, iktidarlarına karşı tek tehdit olarak Ehli Beyt'i görmüşlerdir. Çünkü ilahi hakikati onlarda çok iyi biliyorlar ve halkı bu ilahi hakikatten uzak tutmak, bu ilahi hakikatin üstünü örtmek için her türlü zulmü işlemekten geri durmuyorlardı.
Bu dönemde (60 yıl boyunca) hutbelerden İmam Ali ve nesline hakaret edilmesi bu mantığın tezahürüdür. Hatta bizzat Muaviye melunu bu mantığı; "zaman biziz; bizim yükselttiğimiz yükselir, bizim alçalttığımız da alçalır" sözleriyle dile getirmiştir.
Ümeyyeoğulları'nın İslam toplumuna en büyük zararlarından biri de 'saltanattır.' Bu konuda Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı şu değerlendirme sanırım konunun önemine açıklayıcı niteliktedir;
"Muaviye döneminde Emevîler, kendi istekleri doğrultusundaki bir yönetimi kademe kademe halka kabul ettirmişlerdir.
Bunlardan birisi halifeliğin, Muaviye'den sonra babadan oğula geçen bir saltanat makamı hâline getirilmesidir. Bu icraat Sakife gölgeliğinde başlayan yanlışın doruk noktasıdır.
Muaviye, hayatta iken yerine geçecek yöneticiyi tayin eden ve onun için bizzat biat alan ilk idarecidir...
Ümeyyeoğulları'nın halifeliği saltanata dönüştürüp, devletin imkanlarını kullanmak için bir basamak olarak görmesi Ebu Süfyan'ın mirasıdır.
Ebu Süfyan, kendisi de Emevî sülalesinden olan Halife Hz. Osman'ın cenazesinde diğer Ümeyyeoğulları'na halifeliği elden bırakmamaları için şöyle nasihatte bulunmuştur:
"Ey Ümeyyeoğulları! Hilafeti bir top gibi birbirinize atın. Ebu Süfyan'ın yemin ettiği şeye and olsun ki, sizin için hep bunu istiyordum. Bunu çocuklarınıza miras olarak bırakmalısınız!" (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin (a.s) eseri)
İlginçtir ki! Peygamberimizin (s.a.a) kokusu her tarafta canlı canlı hissedilirken, Hz. Fatıma'nın (a.s) feryatları, ahı kulaklarda çınlarken, İmam Ali'nin (a.s) heybeti hala dağları titretirken, İmam Hasan ve Hüseyin'in masumiyetine herkes tanıkken, İslam çizgisinden alanen, bu kadar net ve açık sapmış bir iktidarı, millet kabullenmiş, içine sindirmiş ve her buyruklarını ilahi emir olarak görür hale gelmiş vaziyetteydi.
Muaviye faizciliğe soyunmuş, sahabe ve tabiin diye adlandırılanlardan ses çıkmıyordu.
Muaviye, Yahudi ve Hıristiyanları dost ediniyor ama ve tabiin diye adlandırılanlardan ses çıkmıyordu.
Muaviye hutbelerde İmam Ali ve nesline hakaret ettiriyor ama ve tabiin diye adlandırılanlardan ses çıkmıyordu.
Muaviye, dişi deveye erkektir, diyor. Binlerce kişi buna şahitlik ediyordu.
Kerbela katliamı yaşanıyor. Katliama katılanlar bunu cihat kabul ediyorlardı.
İmam Hüseyin'in (a.s) mübarek başı Emevi camiine, cemaatin ortasına konuluyor ama bir kişi o mübarek başa kurban olmak için ileri atılıp, canını vermiyordu.
Müslümanların bu kayıtsız, ölçüsüz hali yüz yıllarca sürmüş ve günümüzde her tarafı kaplamıştır. Etrafınıza bakın göreceksiniz?
İmam Ali'ye (a.s) hiçbir zaman biat etmediği gibi İmam Ali ve müminlere, sırf iktidar olabilmek için kılıç çekmiş, Allah ve Resulünün açık hükmüne rağmen dünyalık iktidar için Mümin-Müslüman kanı dökmüştür.
Dünyalık bu hırs için kan dökmekten çekinmeyen Muaviye melunu kaybedeceğini anlayınca Kuran'ı kullanmıştır. (Sıffın savaşı) Aynı hile ve ikiyüzlülüğü 'Hakem olayında' da göstermiş, İmam Hasan (a.s) döneminde aynı desise ve oyunlarla kendini, İslam'a rağmen az bir topluluğun desteğiyle iktidar ilan etmiştir.
İktidarı kuvvetlenince bu gerçeği bizzat kendi açıklamıştır. Şu sözler o meluna aittir; "Allah'a yemin ederim ki, hilafeti, sizin beni sevmenizin veya yönetimimden memnun olmanızın sonucu almadım. Fakat kılıcımla sizinle vuruşarak bu makamı ele geçirdim."
"Allah a yemin ederim ki, sizinle, namaz kılasınız, oruç tutasınız, hacca gidesiniz veya zekat veresiniz diye savaşmadım. Sizin başınıza emir olmak için sizinle savaştım."
Ümeyyeoğulları (Muaviye ve diğerleri) yani Emeviler saltanatları döneminde, iktidarlarına karşı tek tehdit olarak Ehli Beyt'i görmüşlerdir. Çünkü ilahi hakikati onlarda çok iyi biliyorlar ve halkı bu ilahi hakikatten uzak tutmak, bu ilahi hakikatin üstünü örtmek için her türlü zulmü işlemekten geri durmuyorlardı.
Bu dönemde (60 yıl boyunca) hutbelerden İmam Ali ve nesline hakaret edilmesi bu mantığın tezahürüdür. Hatta bizzat Muaviye melunu bu mantığı; "zaman biziz; bizim yükselttiğimiz yükselir, bizim alçalttığımız da alçalır" sözleriyle dile getirmiştir.
Ümeyyeoğulları'nın İslam toplumuna en büyük zararlarından biri de 'saltanattır.' Bu konuda Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı şu değerlendirme sanırım konunun önemine açıklayıcı niteliktedir;
"Muaviye döneminde Emevîler, kendi istekleri doğrultusundaki bir yönetimi kademe kademe halka kabul ettirmişlerdir.
Bunlardan birisi halifeliğin, Muaviye'den sonra babadan oğula geçen bir saltanat makamı hâline getirilmesidir. Bu icraat Sakife gölgeliğinde başlayan yanlışın doruk noktasıdır.
Muaviye, hayatta iken yerine geçecek yöneticiyi tayin eden ve onun için bizzat biat alan ilk idarecidir...
Ümeyyeoğulları'nın halifeliği saltanata dönüştürüp, devletin imkanlarını kullanmak için bir basamak olarak görmesi Ebu Süfyan'ın mirasıdır.
Ebu Süfyan, kendisi de Emevî sülalesinden olan Halife Hz. Osman'ın cenazesinde diğer Ümeyyeoğulları'na halifeliği elden bırakmamaları için şöyle nasihatte bulunmuştur:
"Ey Ümeyyeoğulları! Hilafeti bir top gibi birbirinize atın. Ebu Süfyan'ın yemin ettiği şeye and olsun ki, sizin için hep bunu istiyordum. Bunu çocuklarınıza miras olarak bırakmalısınız!" (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin (a.s) eseri)
İlginçtir ki! Peygamberimizin (s.a.a) kokusu her tarafta canlı canlı hissedilirken, Hz. Fatıma'nın (a.s) feryatları, ahı kulaklarda çınlarken, İmam Ali'nin (a.s) heybeti hala dağları titretirken, İmam Hasan ve Hüseyin'in masumiyetine herkes tanıkken, İslam çizgisinden alanen, bu kadar net ve açık sapmış bir iktidarı, millet kabullenmiş, içine sindirmiş ve her buyruklarını ilahi emir olarak görür hale gelmiş vaziyetteydi.
Muaviye faizciliğe soyunmuş, sahabe ve tabiin diye adlandırılanlardan ses çıkmıyordu.
Muaviye, Yahudi ve Hıristiyanları dost ediniyor ama ve tabiin diye adlandırılanlardan ses çıkmıyordu.
Muaviye hutbelerde İmam Ali ve nesline hakaret ettiriyor ama ve tabiin diye adlandırılanlardan ses çıkmıyordu.
Muaviye, dişi deveye erkektir, diyor. Binlerce kişi buna şahitlik ediyordu.
Kerbela katliamı yaşanıyor. Katliama katılanlar bunu cihat kabul ediyorlardı.
İmam Hüseyin'in (a.s) mübarek başı Emevi camiine, cemaatin ortasına konuluyor ama bir kişi o mübarek başa kurban olmak için ileri atılıp, canını vermiyordu.
Müslümanların bu kayıtsız, ölçüsüz hali yüz yıllarca sürmüş ve günümüzde her tarafı kaplamıştır. Etrafınıza bakın göreceksiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025