Ülkemiz siyasetinde özellikle Milli Görüş anlayışı ve bu anlayışın gömlek değiştiren versiyonu 18 yıllık AKP için Filistin ve İsrail başlıklarının özel bir yeri vardır.
Filistin, Gazze denildi mi akan sular durur. İsrail her daim lanetlenir. İki taraf da birbirlerine çok keskin cümleler, ağır ithamlar kullanır. Ama itiraf edeyim, bizimkileri asla yakalayamazlar.
Hele Ramazan geldi mi, Filistin, Gazze, lanetli İsrail çemberi daha da genişler. Sosyal örgütler, yardım kurumları vs. çerçeveye dahil olur.
'Filistin yardım bekliyor, Gazze kan ağlıyor, bir el de sen uzat' gibi cümle ve dramatik resimlerle bütün şehirlerdeki reklam panoları donatılır. İsrail'in kanlı yüzü resmedilir.
Ya sonra? Evli evine, köylü köyüne… Öyle olmadı mı bugüne kadar?
Böyle olmasaydı İsrail zulmü biterdi. Ama İsrail'in zulmü hiç durmadı, hiç bitmedi.
Gerçi virüs nedeniyle herkes kendi derdine düşmüş gibi bir hava hâkim. Netanyahu da bunu itiraf etti; "Erdoğan eskiden bana her iki saatte bir saldırırken, şimdi her 6 saatte bir saldırıyor."
Diğer taraftan İsrail karşıtlığının artık millet üzerinde bir etkisi kalmadı. Diğer ifadeyle millet, kendi derdine düştü, kendi haline ağlıyor.
İsrailli pilotları eğittiğimiz, İsrail'den GDO'lu tohum aldığımız, İsrail'le dost olduğumuz, muhtaç olduğumuz açıklamaları, Mavi Marmara vs. gibi başlıklar çoktan unutuldu. Hatta A Haber'in Kudüs için kullandığı skandal ifadeleri hiç kimse kınamadı.
Hatta bu virüs iktidar ile İsrail'i yakınlaştırdı bile. İsrail'e tıbbi yardım gönderdik. Ardından Filistin'e de tıbbi yardım gönderdik.
Bu arada ilginç bir gelişme oldu! Birleşik Arap Emirlikleri de, Filistin'e tıbbi yardım gönderme kararı aldı ve bu yardımları İsrail üzerinden gönderdi.
Filistin ne yaptı biliyor musunuz? İsrail üzerinden gelen yardımları kabul etmedi, geri çevirdi. Peki, Birleşik Arap Emirlikleri neden İsrail üzerinden yardım göndermeyi tercih etti?
Virüsün pozitif etkilerinden biri İsrail'in resmi havayolu şirketi 10 yıl önce kendilerinin durdurduğu Türkiye uçuşlarına yeniden başladılar.
İsrail Büyükelçiliği'nin resmi hesabından bu gelişme ile ilgili yapılan açıklama ise hem dünün hem de yarının itirafı şeklindeydi.
İsrail elçiliği, "10 yıl sonra başlayan bu uçuşlarla iki ülke arasındaki ticaretin yeni rekor seviyelere ulaşmasına katkı sağlayacak" ifadelerini kullandı.
Yani, dün birçok rekorlar kırdık bugün ise yeni rekorlar kırmanın zamanı, diyorlar.
Bizler, AKP-İsrail ilişkilerini, Davos'ta yaşanan gerçekleri, Meclis'teki İsrail dostluk gurubunu ve bu gurubun üyelerini, Mavi Marmara ve sonrasını, hele hele 300 milyon dolarlardan 6 milyar dolarlara çıkarılan ticaret hacmini, İsrail ile ticaret yapan meşhur isimleri anlattığımızda ve Filistin'in iç politikada kullanılmasına itiraz ettiğimizde çok şeyler söylediler. Yine söyleyeceklerdir.
Ama ortada, cenaze evinde yas tutarım, düğün evinde göbek atarım duruşu var.
Saat tam 17.25'te durmuş!
Geçen gün AKP'den kopma Ahmet Davutoğlu'nun bir kanalda yaptığı açıklamalarındaki bir vurgu gündemden kaçırıldı.
Ne diyordu eski başbakan Davutoğlu?
"Ben, Bahçeli'ye koalisyon için gittiğimde önüme koyduğu ilk maddelerden birisi 17-25'ten aklansınlar sonra konuşalım olmuştu. Saatini 17.25'e ayarlayıp o saat önünde Can Dündar ile poz veren de Sayın Bahçeli'dir."
17.25'ten aklandılar mı, yoksa MHP mi aklaştı?
Can Dündar, Bahçeli ve MHP… Nasıl bir tablo bu?
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024