Türkiye topraklarının da içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyasını hedefleyen "Büyük İsrail Devleti" projesinin, bu coğrafyada ne tür uygulamalara yol açacağını öğrenmek istiyorsak, İsrail'in işgal ettiği yerlerdeki bugünkü muamelelerine bakmak yeterlidir.
Can, mal ve namus güvenliği yok, keyfi uygulamalar çok, kutsal değerlere her türlü hakaret var, ibadet özgürlüğü yok, demokrasi, insan hakkı yok, kölelik, esaret var?
Kim böyle bir hayatı ister? Elbette ki kimse istemez, Gazze'deki, Batı Şeria'daki, Kudüs'teki Filistinliler de istemiyorlardı ama İslam âleminin duyarsızlığı sebebiyle bunu yaşıyorlar. İslam âlemi duyarsızlığına devam ettikçe ?ki maalesef devam ediyor- büyük İsrail hedefindeki tüm topraklar üzerinde yaşayan milletler bu kaderi yaşayacaklar.
Son bir iki günde İsrail'in attığı adımlar bile tehlikenin bir kanser gibi hızla yayıldığını açıkça göstermektedir.
İsrail polisi, önceki gün Cuma namazı sonrası Mescid-i Aksa'ya baskın gerçekleştirdi. Cuma günü sadece haftalık ibadetini yapmak için gelen silahsız, masum Müslümanlar'a keyfi bir baskın? Filistinliler de doğal olarak tepki gösterince, İsrail polisi bu sefer şiddete başladı, ibadet eden cemaate göz yaşartıcı bomba ve ses bombalarıyla müdahale etti.
Suçlu, bir ibadet yerine ani baskın yapan İsrail, güçlü de o olduğu için cezayı yiyen Filistinli Müslümanlar? Polis, olaylar sonrası Harem-i Şerif'in kapılarını dört saat boyunca kapalı tuttu.
Mescid-i Aksa'ya bu tür baskınlar artık haftalık rutin hale geldi. Geçen Pazar da İsrail polisi eşliğindeki 700'den fazla İsrailli sağcı Yahudi, Aksa'ya baskın yapmıştı.
Baskının gerekçesi de çok ilginç; Yahudilerin Süleyman Mabedi'nin yıkılışının yıldönümü olarak kabul ettikleri ve "Tişa BeAv" adını verdikleri matem günü sebebiyle?
Adamlar matem yapacaklar, Filistinlilere zulmediyor, kutlama yapacaklar yine Filistinlilere zulmediyor.
Ama maksat belli, Büyük İsrail Devleti'ni kurabilmek için Süleyman Mabedi'nin yeniden inşa edilmesi gerektiğine inanıyorlar, bu mabedin yerinde bugün Mescid-i Aksa var.
Adamların inancına göre, Mescid-i Aksa yıkılmadan Süleyman Mabedi inşa edilemeyecek, bu mabed inşa edilmezse de Büyük İsrail Devleti asla kurulamayacak.
İşte bu batıl inanç sebebiyle İslam'ın Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi'den sonra üçüncü kutsalı olan Mescid-i Aksa'yı önce boşaltmanın, sonra da yıkmanın hesabındalar.
ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olduğunu kabul ettiğini ilan etmesi ve ardından da büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşımasından sonra bu süreci hızlandırdılar.
Bu cesaretle de işgal ettikleri topraklarda Yahudi dışındaki milletlerin yaşamasını engelleyen "Yahudi Ulus Devlet Yasası"nı çıkardılar.
Son bir iki günde gerçekleşen İsrail taşkınlıkları sadece Mescid-i Aksa ile sınırlı kalmadı elbette?
İsrail askerleri, Gazze sınırında gerçekleşen sivil eylemlere yine acımasızca müdahale etti ve biri çocuk 2 Filistinli hayatını kaybetti, 200'den fazla Filistinli de yaralandı. Bunların 11'i ölümcül?
İsrail ordusu ayrıca Gazze Şeridi'ne hava saldırısı da düzenledi.
Yaşanan İsrail ablukası sebebiyle Gazze adeta bir açık hava hapishanesi, ayrıca İsrail'in canı sıkıldıkça her türlü teknolojik silahlarla saldırdığı bir atış alanı?
İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman, Twitter hesabı üzerinde yaptığı açıklamada, Batı Şeria'da 400 yeni konutun daha inşa edileceğini belirtti. İsrail'in Filistin topraklarında yayılmacı politikası hızla devam ediyor.
Kendilerine yeni yerleşim birimleri açılan, yeni konutlar inşa edilen işgalci Yahudi yerleşimciler ise, Filistinlilere her türlü tacizi yapıyor. İşgal ettikleri Batı Şeria'da bulunan Nablus'un güneyindeki Calud köyünde buraların asıl sahibi olan Filistinlilere ait ev ve tarım arazilerini ateşe verdiler.
Ve bütün bunlar İslam âleminin gözü önünde gerçekleşiyor. Bu işgalci ve Müslümanlara zulmeden İsrail ile her türlü ilişkisini geliştiren İslam ülkeleri mi ararsın, ülkesinden toprak verenler mi ararsın, bu İsrail için komşu İslam ülkeleriyle ilişkilerini bozanlar mı ararsın, büyük İsrail yoluna asfalt döşeyenler mi, hatta asfalt olanlar mı ararsın?
Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 22 İslam ülkesinin parçalanması senaryosu olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin Büyük İsrail Devleti amaçlı olduğunu ifade etmektedir. Ve hatta 1991 yılında ABD'nin Irak'a düzenlediği Körfez Harekâtı başladığında "Irak'ı 3'e bölecekler, asıl hedef Türkiye'dir" öngörüsünde bulunmuştu.
İslam'ın ilk kıblegahı olan Mescid-i aksa ile ilgili dahiyane bir çözüm sunmuştu: "Mescid-i Aksa tüm İslam aleminin başkenti olmalıdır."
Ama maalesef İslam dünyası kör-sağır-dilsiz olmayı tercih etti.
İsrail'in arzı mevut hesabında olan Türkiye olarak, İsrail'in işgal ettiği topraklarda yaptığı zulümlerden ders çıkartıp, dış politikamızı buna göre şekillendirmeliyiz.
Can, mal ve namus güvenliği yok, keyfi uygulamalar çok, kutsal değerlere her türlü hakaret var, ibadet özgürlüğü yok, demokrasi, insan hakkı yok, kölelik, esaret var?
Kim böyle bir hayatı ister? Elbette ki kimse istemez, Gazze'deki, Batı Şeria'daki, Kudüs'teki Filistinliler de istemiyorlardı ama İslam âleminin duyarsızlığı sebebiyle bunu yaşıyorlar. İslam âlemi duyarsızlığına devam ettikçe ?ki maalesef devam ediyor- büyük İsrail hedefindeki tüm topraklar üzerinde yaşayan milletler bu kaderi yaşayacaklar.
Son bir iki günde İsrail'in attığı adımlar bile tehlikenin bir kanser gibi hızla yayıldığını açıkça göstermektedir.
İsrail polisi, önceki gün Cuma namazı sonrası Mescid-i Aksa'ya baskın gerçekleştirdi. Cuma günü sadece haftalık ibadetini yapmak için gelen silahsız, masum Müslümanlar'a keyfi bir baskın? Filistinliler de doğal olarak tepki gösterince, İsrail polisi bu sefer şiddete başladı, ibadet eden cemaate göz yaşartıcı bomba ve ses bombalarıyla müdahale etti.
Suçlu, bir ibadet yerine ani baskın yapan İsrail, güçlü de o olduğu için cezayı yiyen Filistinli Müslümanlar? Polis, olaylar sonrası Harem-i Şerif'in kapılarını dört saat boyunca kapalı tuttu.
Mescid-i Aksa'ya bu tür baskınlar artık haftalık rutin hale geldi. Geçen Pazar da İsrail polisi eşliğindeki 700'den fazla İsrailli sağcı Yahudi, Aksa'ya baskın yapmıştı.
Baskının gerekçesi de çok ilginç; Yahudilerin Süleyman Mabedi'nin yıkılışının yıldönümü olarak kabul ettikleri ve "Tişa BeAv" adını verdikleri matem günü sebebiyle?
Adamlar matem yapacaklar, Filistinlilere zulmediyor, kutlama yapacaklar yine Filistinlilere zulmediyor.
Ama maksat belli, Büyük İsrail Devleti'ni kurabilmek için Süleyman Mabedi'nin yeniden inşa edilmesi gerektiğine inanıyorlar, bu mabedin yerinde bugün Mescid-i Aksa var.
Adamların inancına göre, Mescid-i Aksa yıkılmadan Süleyman Mabedi inşa edilemeyecek, bu mabed inşa edilmezse de Büyük İsrail Devleti asla kurulamayacak.
İşte bu batıl inanç sebebiyle İslam'ın Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi'den sonra üçüncü kutsalı olan Mescid-i Aksa'yı önce boşaltmanın, sonra da yıkmanın hesabındalar.
ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olduğunu kabul ettiğini ilan etmesi ve ardından da büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşımasından sonra bu süreci hızlandırdılar.
Bu cesaretle de işgal ettikleri topraklarda Yahudi dışındaki milletlerin yaşamasını engelleyen "Yahudi Ulus Devlet Yasası"nı çıkardılar.
Son bir iki günde gerçekleşen İsrail taşkınlıkları sadece Mescid-i Aksa ile sınırlı kalmadı elbette?
İsrail askerleri, Gazze sınırında gerçekleşen sivil eylemlere yine acımasızca müdahale etti ve biri çocuk 2 Filistinli hayatını kaybetti, 200'den fazla Filistinli de yaralandı. Bunların 11'i ölümcül?
İsrail ordusu ayrıca Gazze Şeridi'ne hava saldırısı da düzenledi.
Yaşanan İsrail ablukası sebebiyle Gazze adeta bir açık hava hapishanesi, ayrıca İsrail'in canı sıkıldıkça her türlü teknolojik silahlarla saldırdığı bir atış alanı?
İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman, Twitter hesabı üzerinde yaptığı açıklamada, Batı Şeria'da 400 yeni konutun daha inşa edileceğini belirtti. İsrail'in Filistin topraklarında yayılmacı politikası hızla devam ediyor.
Kendilerine yeni yerleşim birimleri açılan, yeni konutlar inşa edilen işgalci Yahudi yerleşimciler ise, Filistinlilere her türlü tacizi yapıyor. İşgal ettikleri Batı Şeria'da bulunan Nablus'un güneyindeki Calud köyünde buraların asıl sahibi olan Filistinlilere ait ev ve tarım arazilerini ateşe verdiler.
Ve bütün bunlar İslam âleminin gözü önünde gerçekleşiyor. Bu işgalci ve Müslümanlara zulmeden İsrail ile her türlü ilişkisini geliştiren İslam ülkeleri mi ararsın, ülkesinden toprak verenler mi ararsın, bu İsrail için komşu İslam ülkeleriyle ilişkilerini bozanlar mı ararsın, büyük İsrail yoluna asfalt döşeyenler mi, hatta asfalt olanlar mı ararsın?
Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 22 İslam ülkesinin parçalanması senaryosu olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin Büyük İsrail Devleti amaçlı olduğunu ifade etmektedir. Ve hatta 1991 yılında ABD'nin Irak'a düzenlediği Körfez Harekâtı başladığında "Irak'ı 3'e bölecekler, asıl hedef Türkiye'dir" öngörüsünde bulunmuştu.
İslam'ın ilk kıblegahı olan Mescid-i aksa ile ilgili dahiyane bir çözüm sunmuştu: "Mescid-i Aksa tüm İslam aleminin başkenti olmalıdır."
Ama maalesef İslam dünyası kör-sağır-dilsiz olmayı tercih etti.
İsrail'in arzı mevut hesabında olan Türkiye olarak, İsrail'in işgal ettiği topraklarda yaptığı zulümlerden ders çıkartıp, dış politikamızı buna göre şekillendirmeliyiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025