19 Ekim Pazar günü KKTC'de cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Seçimler, "iki devletli" Kıbrıs formülünü savunan Ersin Tatar ile "iki toplumlu iki bölgeli" federal çözümü savunan Tufan Erhürman arasında geçecek.
Ersin Tatar, Ulusal Birlik Partisi'nin (UBP) adayı, Tufan Erhürman ise Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin (CTP) adayı.
Federal Kıbrıs'ın ne anlama geldiğini 1974 öncesi birleşik Kıbrıs'ta gördük.
Sinde Katliamı, Atlılar Katliamı, Arnayi Katliamı, Üç Şehitler Katliamı, Goşşi Katliamı, Tahtakale Katliamı, Kanlı Noel, Ayvasıl Katliamı, Kumsal Katliamı, Agios Vasileios Katliamı, Limasol Katliamı, Gazimağusa Katliamı, Ağrotur ve Dikelya Katliamı, Geçitkale Katliamı ve daha niceleri...
Yunan'ın ve Batılı ülkelerin desteğini alan Rumlar, Kıbrıslı Türkleri en vahşi bir şekilde katlettiler ve toplu mezarlara gömdüler.
Kıbrıs'ta federal çözümü savunan CTP'nin eski lideri ve eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, kendi anlatımıyla KKTC'nin bağımsızlığına ağlamış. Yanlış anlamayın, sevincinden değil, üzüntüsünden.
Şöyle ki; 15 Kasım 1983'ten, yani KKTC'nin bağımsızlık gününden bir gün önce 14 Kasım gecesi CTP Parti Meclisi bağımsızlığı oyluyor, Talat 'hayır' oyu kullanıyor ve 1 fark oyla 'evet' kazanıyor. Bunun üzerine Mehmet Ali Talat evine gidip üzüntüden ağlıyor.
Kıbrıs davasının lideri rahmetli Rauf Denktaş o dönem kimlerle uğraşmış. Üstelik Mehmet Ali Talat'ın, Denktaş'la rekabet ettiği seçimlerde en büyük destekçisi AKP hükümetiydi.
KKTC'de "iki devletli çözüm" ile "federal çözümsüzlük" yarışırken, Kıbrıs'ı tehdit eden çok önemli tehlikeler yaşanıyor.
ABD-İsrail ikilisi Kıbrıs Güney Rum kesimine ciddi bir askeri yığınak yapıyor.
Rum kesimine yıllardır silah ambargosu uygulayan ABD, bu ambargoyu kaldırdıktan sonra, buraya silah yığıyor. Ayrıca yapılan savunma anlaşmalarıyla ABD askerleri de buradaki üslere yerleşmeye başladı.
Sadece ABD mi, Kıbrıs, İsrail'in de odak noktasında. İsrail, yaklaşık iki hafta önce Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne Elbit yapımı Barak hava savunma sistemlerini aktardı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail'in adeta işgali altında. İsrail istihbarat servisi Mossad ajanlarının cirit attığı bölgeyle ilgili Tel Aviv yönetiminin bölgesel tasarruflarının olduğu son aylarda çok sık dile getiriliyor.
Bu arada İsrail'in arzı mevut hedefinde Kıbrıs adasının tamamının olduğunu belirtelim. Ayrıca Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynakları da ABD-İsrail ikilisinin adayla ve adanın münhasır alanıyla ilgili iştahlarını kabartıyor.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, 31 Ekim 2024 tarihli sosyal medya paylaşımında şu kritik uyarıda bulunmuştu:
"Çok yakında Kıbrıs gündeme gelecek. ABD ve İsrail'in gözü Kıbrıs'ta. Öcalan vs. işin sosu esas konu Doğu Akdeniz.Emperyal güçler Kıbrıs'ı istiyor. Ayık olalım."
Ve Sayın Baş'ın bu uyarısından yaklaşık 40 gün sonra 8 Aralık 2024'te, HTŞ lideri Esad yönetimini devirdi ve Suriye yönetimini ele geçirdi. Böylece Kıbrıs'ın hemen karşısında olan Suriye, ABD-İsrail'in kontrolündeki bir yönetime geçmiş oldu.
Böylece Doğu Akdeniz enerji kaynakları konusunda çok önemli bir kazanım elde eden ABD-İsrail ikilisinin gözü daha net bir şekilde Kıbrıs'a çevrilmiş oldu.
PKK elebaşı Duran Kalkan'ın son söylediği "Dananın kuyruğu Kıbrıs'ta kopacak" sözleri de bölgede yaşanacakları özetler mahiyette.
Ayrıca Türkiye'nin bugün Gazze'de ABD ile İsrail'le yan yana geldiğini belirten Kalkan, yarın ise bu ülkelerin hedefi olacağını söyledi.
Öte yandan, Yunanistan'da yayımlanan Kathimerini gazetesinde, İsrail'in, Yunanistan'a adalarda kullanılabilecek "killer drones" tipi insansız hava araçlarının (İHA) dahil olduğu hava savunma sistemlerini önerdiği ileri sürüldü.
Gazetenin haberine göre İsrail, Atina'ya, uzun süredir müzakere edilen "Spyder All in One" hava savunma sisteminin yanı sıra adalar bölgesinin karmaşık coğrafi yapısına uygun, ek sistemler teklif etti.
İsrail'in bu kapsamda Yunanistan'a, İHA savunma sistemi olarak da kullanılabilecek lazer sistemleri önerdiği, Yunanistan Silahlı Kuvvetlerinin ise bu öneriyi değerlendirdiği belirtildi.
Haberde ayrıca, İsrailli firmaların bunun yanı sıra üzerinde yerleşim bulunmayan küçük adalarda dahi kolaylıkla kullanılabilecek, batarya ile çalışan, veri toplayabilen ve gerektiğinde olası tehlikelere karşı harekete geçebilen yüksek teknoloji ürünü "killer drones" tipi İHA'ları da önerdiği ifade edildi.
İsrail'in bu askeri yığınağı sadece Kıbrıs'ta değil, Ege adalarını da kapsıyor. Diğer ifadeyle İsrail Kıbrıs'ı adım adım işgal ederken, Türkiye'yi de tabiri caizse batıdan abluka altına alıyor.
Yunanistan'ın "Aşil Kalkanı" projesi kapsamında İsrail yapımı hava savunma sistemleri, 12 adalara konuşlanacak. İHA avcısı İHA'lar, füzeler ve kinetik hava savunma sistemleri adaları kaplayacak. Bu sistemler arasında İsrail'in özellikle İHA'lara karşı geliştirdiği lazer silahlarının da olması öngörülüyor.
Kıbrıs ve Ege'deki tehditlerin artması hem KKTC hem de Türkiye için ciddi bir milli güvenlik sorunu. Eğer bugün önlem almazsak, yarın çok geç olacak. Tehlike hızla yaklaşıyor.
- Gazze'de ateşkes sonrası ABD'nin odağında hangi ülkeler var? / 17.10.2025
- 'Sermayeye var, dar gelirliye yok' bütçesi! / 16.10.2025
- Enflasyonun sebebi talepse, Almanya’da enflasyon uçuyor olmalıydı / 15.10.2025
- İsrail'in en büyük destekçisi, şimdi barış havarisi! / 14.10.2025
- Komisyonda konuşulanlar: Süreç nereye gidiyor? / 11.10.2025
- İsrail ateşkese uyacak mı, uysa bile Gazze Gazzelilere yar olacak mı? / 10.10.2025
- SDG ile Şara yönetiminin ‘entegrasyon’ tiyatrosu / 09.10.2025
- Gelir adaletsizliği zirvedeyken terörsüz Türkiye mümkün mü? / 08.10.2025
- Trump'ın planı: Gazze'de gölge İsrail kabinesi / 07.10.2025