Fransa'daki referandum sonuçlarıyla ilgili en çarpıcı başlığı İngiliz The Guardian gazetesi bu şekilde atmış. Fransa; Avrupa Birliği'nin kalbi, birliğin kaderini ilgilendiren en önemli belgeyi reddetti. Yüzde 56'lık oldukça net ve kesin bir oranla ortaya konulan "hayır" iradesi sadece Anayasa'yı ret anlamı taşımıyor. Aynı zamanda dengesiz bir şekilde genişleyip hantallaşan ve hepsinden önemlisi içinde Müslüman Türkiye'nin olacağı Avrupa Birliği anlayışı da reddediliyor. Fransız halkı, AB Anayasası'nı oylarken, aynı zamanda Avrupa'nın kaderini de oyladıklarının farkındaydı. AB Anayasası'na "hayır" oyu verilirken, bu belgenin Avrupa'nın geleceğine ne katıp, ne katmayacağından ziyade, birliğin "Hıristiyan" kimliğini inkar eden ikiyüzlü politikacıların ikiyüzlü politikaları cezalandırıldı. The Guardian gazetesinin iç sayfalarında yaptığı değerlendirmede olduğu gibi, Avrupa Anayasası gerçekten de Avrupalılar için bir umut mu, yoksa içinde 174 kez rekabet, 78 kez piyasa ve sadece 3 kez de sosyal ilerleme kelimelerinin geçtiği ve "her tarafı para kokan" bir belge mi?Ya da Liberation gazetesinin ifadesiyle, "küreselleşmenin etkilerinden endişe eden seçmenlerin kendi kendilerine zarar verdikleri bir mazoşizm şaheseri'' mi?Referandum sonuçlarıyla ilgili yapılan yorumlar her ne kadar farklı cümleler kullanılarak yapılsa da temel sonuç değişmiyor: Avrupa'da taşlar yerinden oynadı ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Avrupa, Fransa olmadan yola devam edemeyeceği için, referandum sonuçlarından hareketle Avrupa'nın yolda kaldığını, 50 yıl geriye gittiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.Bu sonuçlardan sonra yapılan yorumlarda, her ülke kendi hesabına zararlarını hesaplamaya başladı. İngilizler, 2006 başında yapacakları referanduma gerek olup olmadığını, Blair'in verdiği referandum sözünü tutup tutmayacağını tartışıyor. İspanyollar, Fransa'dan çıkan "hayır"ın, ülke ekonomisi ve çıkarları için ifade ettiği "hayırsız" sonuçları tartıyor. İtalyanlar, Yunanlılar, Almanlar bu sonucun kendi cephelerinde nasıl yankı bulacağına dair derin hesaplar yapmaya başladılar. B planları olan bu planı devreye sokmanın derdinde, olmayanlar ise ciddi bir panik yaşıyor.AB'nin bütün cephelerinde böyle derin bir sarsıntıya yol açan referandum sonuçları nedense Türkiye'de pek önemsenmedi! "Önemsenmedi" diyorum çünkü, hükümet kanadından gelen ilk açıklamalar, sonuçların Türkiye'yi bağlamayacağı yönündeydi. Abdullah Gül, "bu sonuç bizi bağlamaz, biz yolumuza bakarız" şeklinde bir açıklama yaparak bizim de bilmediğimiz bir yönünü daha ortaya koydu. Biz AKP hükümetinin AB hariç dış dünyadan bîhaber olduğunu sanıyorduk, oysa hükümet AB'den de habersizmiş. Tüm AB ülkeleri çalkalanıyor, Avrupa, tarihinin en sarsıntılı günlerini yaşıyor ama ilişkileri zaten pamuk ipliğine bağlı Türkiye ise oldukça rahat. Bu rahatlık; eğer "bizi zaten almayacaklar, o halde neden dertlenelim"den değilse oldukça tehlikeli. Çünkü bu sonuçlar bir kez daha gösterdi ki; Avrupalının, Anayasası'nda "Hıristiyan" tanımlaması olmamasına tahammülü yok, kendi içlerinde Müslüman Türkiye'ye nasıl olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012