Yıllardan beri ifade ediyoruz: Türkiye, Türkiye'den yönetilmiyor. Türkiye'nin iç politikasına yönelik kararlar Brüksel'de alınıyor, Ankara'da imzalanıyor. Türkiye'nin dış politikasına yönelik kararlar, ABD'de alınıyor, Ankara'da imzalanıyor, diye.
Peki, Türk Milleti bu esarete nasıl razı oldu?
Bu sorunun cevabı yıllar önce Merhum Prof. Dr. Haydar Baş şöyle vermişti; 'Emperyalistler bu ülkede, en dini konuları dincilere, en milli konuları milliyetçilere, en ulusalcı konuları Atatürkçülere çözdürdü'.
Çözdürmeye de devam ediyorlar.
Ülke gündemi neydi? Bebek katliamları. 12 bebek katilini lanetleyenler bir anda 12 bin bebek katili için 'umut hakkı' başlığını gündeme aldılar.
Milli bir konu. Böyle bir gündemi Erdoğan açsa ortalık ayağı kalkar.
CHP açsa, AKP'nin ağır toplarından Mücahit Birinci'nin ifadesiyle, 'şimdi ince ince doğramaya başlardık' sözleri gerçek olur.
DEM açsa, 'hadi oradan' çekilir.
E! Görev milliyetçilere düştü ve Devlet Bahçeli bu görevi yerine getirdi.
Görev veren kimdi?
Avrupa Birliği daha doğrusu emperyalistlerin sözde insan hakları mahkemesi.
Devlet Bahçeli öyle popüler olmak, gündem olmak için DEM'e el uzatmamış. Öcalan'a çağrı yapmamış, Öcalan, TBMM'de konuşsun, dememiş.
Ortada kılıfına uydurulmuş bir oyun varmış ve bu oyunun sözcülüğü Devlet Bahçeli'ye verilmiş.
Oyunun adı 'umut hakkı'.
'Umut hakkı', ömür boyu hapis cezasına karşılık mahpusun belli bir süreden sonra toplumla yeniden buluşmasını sağlamak için öne çıkan bir hakmış!
AİHM, 18 Mart 2014'te Öcalan'la ilgili verdiği kararda, cezaevinde ömür boyu kadar kalmasına yol açacak düzenlemeyi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı buldu. İmralı'da yalnız tutulmasını da ihlal nedeni saydı.
Cezaevinde 25 yılı dolduran bebek katili için DEM, TBMM'ye 30 Eylül'de yani 24 gün önce Öcalan'ın "umut hakkı" kapsamında koşullu salıverilmesi için kanun teklifi veriyor.
Teklifin yasalaşması için milletin ikna edilmesi lazım. Görev, Devlet Bahçeli ve kadrosunun.
Ne demişti Devlet Bahçeli?
"Mazlumların feryadını duymak yerine, Kandil-İmralı ve Oslo havarisi kesilerek değerlerine sırt dönenler şerefin karşı kıyısıdır.
"Erdoğan sen Esad'ın kirli bir kopyası, Pensilvanya'nın eski sevdalısı, Washington'un daimi tutsağı, Kandil'in tavizsiz havarisi, Ermeni hısmı, Türklüğün yaşayan düşmanısın".
Oysa TBMM'de nams ve şeref üzerine yemin etmiştiler.
Başka yorum yapmaya gerek var mı?
Hep masa kazanıyor
Senelerdir bu devlet ve millet üzerinde kumar oynanıyor. Bugünkü oyunda Devlet Bahçeli, masaya, bebek katilini sürdü.
Atatürk'ün kurduğu partinin başındaki zat anın, 'gördüm ve el yükseltiyorum Devlet Bey. Ben de Kürtlere bir devlet teklif ediyorum' dedi.
Gözler Erdoğan'daydı. Masaya ne sürecek, diye merak ediliyordu ve Erdoğan çıktı, CHP'yi masadan (oyundan) atarak, "Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz. Siyaset kurumu, Meclis, sivil toplum, basın, akademi ve topyekûn millet olarak hep beraber terörün olmadığı bir Türkiye'yi inşa edelim istiyoruz' dedi.
Arkadaşlar! Masanın sahipleri ABD, AB, İsrail ve hep onlar kazanıyor.
Oyuncuların ne kazandığını ise BTP Lideri Hüseyin Baş açıkladı:
"Biri ne derse desin % 10 oy alıyor. Bir diğeri ne yaparsa yapsın % 30 alıyor. Ötekinin % 50'si zaten cepte.
Bu düzen böyle devam ettikçe biz daha çooook hayal kırıklığı yaşarız."
Türk Milleti ne yapacak?
Öyle süslü 'barış, huzur, kardeşlik' laflarına aldanmayacak. El filan yükseltmeyecek. Masanın sahibini kovacak, oyuncuları devre dışı bırakacak. Yapılacak olan budur.
Nasıl mı?
"O kadar üzülerek takip ediyorum ki; bütün Meclis bütün iradesiyle terör elebaşıyla müzakere etmenin, terörü isteyenlerle müzakere etmenin peşine düşmüş, sıraya girmişler. Şimdi öyle bir şey var ki 'Devlet aklı devreye girdi' diyorlar.
Hangi devlet aklı, hangi devletin aklı?
O devreye giren devlet aklını ben, size söyleyeyim; Amerikan devlet aklı… Size havuç veriyorlar ve size diyorlar ki; devletin büyük bir projesi var, terörü bitirecek…
Bunu anlamadığımız sürece, buna dur, demediğimiz sürece de ne yazık ki söylüyorum bu ülke dağılmaya ve bölünmeye mecbur bırakılacaktır.
'AKP, CHP ve MHP'den istifa dalgası başlatalım'
Millet olarak bu çürümüşlüğün içinde, Büyük Ortadoğu Projesinin hayata geçirilmesi için bütün siyasilerin birleştiği noktada, Meclis'ten hiçbir beklentimizi karşılayamayacağımızı görmek durumundayız.
Bizim elimizden gelen şudur; bugün elimize telefonlarımızı alalım, e-Devlete girelim ve hem AKP'den, hem CHP'den, hem MHP'den öyle bir istifa dalgası başlatalım ki belki akıllarını başlarına alırlar.
'Milletimizi BTP çatısı altına davet ediyorum'
Bütün milletimizi bütün bu oyunları bozabilecek iradenin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin birliğini ve gerçek manada bağımsızlığını, hem ekonomik, hem hukuki, hem sosyal her anlamda bağımsızlığını sağlayabilecek ve bu uğurda mücadele eden Bağımsız Türkiye Partisi çatısı altına davet ediyorum." Bağımsız Türkiye Partisi lideri Hüseyin Baş
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025