İktidar partisinin yetkili isimleri ve bu iktidarı destekleyenler dillerine doladıkları, hatalarını kapatmak için kullandıkları bir kavram geliştirdiler. Sıfır sorun kavramı. Evet, kavram bu. Bu partinin yetkili isimleri çıkıyor, "Bakın biz Türkiye'yi komşularıyla sıfır sorunlu hale getirdik" diye beyanatlar veriyorlar. Tabi bu partiyi neden desteklediğinin farkında olmayan vatandaşlar da bunu propaganda malzemesi yapıp, millete sunuyorlar. Ama artık bu millet, bu yemeği yemeyecek.Komşularla sıfır sorun. Kulağa hoş geliyor. Gerçek öyle mi? Değil. Eğer teslimiyetin adı çözümse dedikleri doğru. Komşuların isteklerini, yaptırımlarını şartsız kabul etmek, her dediklerine eyvallah demek çözümse yine dedikleri doğru.Peki, köklü bir medeniyetin sahibi olan Türk Milleti ve onun mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti, sözde iyi ilişkiler kurmak için aleyhine olan veya olabilecek siyasi ve ekonomik anlaşmalara, diyaloglara, söz ve davranışlara "evet" diyebilir mi? Diyemez. Ama diyorlar. Bunun hesabını da millet soracak.Bizim bir ilimiz büyüklüğünde olan Ermenistan, kendi devlet politikasından santim taviz vermeden iktidarla masaya oturuyor. İsteklerini alıyor. Yetmiyor, suçlamalarda bulunuyor, tehditler ediyor. Biz ne yapıyoruz, hiç. Sen kimsin bile diyemiyoruz.Komşumuz İran. Adamlar çalışmış, kendini geliştirmiş, bir şeyler üretmiş. Biz, adamları tebrik edeceğimiz yerde, işbirliği yapacağımız yerde, İran'ın bu gelişimden rahatsız olanların isteklerini, rahatsızlıklarını halletmek için koşturan bir iktidara sahibiz. Yarın bir gün Irak'ın üzerindeki kül bulutu kalkıp, halkıyla kaynaşan bir iktidar ve yönetime sahip olduklarında Irak halkı şu sorularına muhatap bulabilecek mi: "Ülkemizi bombalayan Amerikan uçaklarına Türkiye hava sahasını neden açtı? Hani Müslümanlar kardeşti? Gözlerimizin önünde kızlarımıza, karılarımıza tecavüz eden ABD'ye neden destek oldular? Bu savaşta Türkiye kimin yanındaydı?Yunanistan iflas etmiş, halkı sokaklarda talana başlamış. Bizim Başbakan yirmi küsur anlaşma imzalamış bu batık komşu ile ve bunu başarı olarak milletin önüne sürmüş. Adam bas bas bağırıyor, bana yardım edin diye. Borç para dileniyor. Sen kalkmış ekonomik işbirliğinden bahsediyorsun. Adam, seni de çekip, batıracak haberin yok.Hele, hele şu son olayda Türkiye'nin komşularıyla nasıl sıfır sorun yaşadığı teyit edilmiştir. İsrail resmen sen ne dersen de, beni bağlamaz, seni takmıyorum demiştir. Sen de buna eyvallah dersen tabii ki komşularınla sıfır sorunun olur.Bu İsrail vahşeti demişken, bu olaydan içerdeki birileri farklı kazanımlar mı elde etmeyi düşünüyordu, diye aklımdan geçmiyor değil. Türkiye'nin son bir ayında yaşananlar bana 2001-2002 günlerini hatırlattı. O tarihlerde de Türkiye'de bir rüzgâr estiriliyordu. Manşetlerde üç harf vardı RTE (Recep Tayyip Erdoğan). Şimdi ise manşetleri Kemal Kılıçdaroğlu dolduruyor. Bu filmi iyi bilen AKP yeni bir rüzgar mı arıyor. Ezilmiş Filistin halkı üzerinden imaj tazelemeye mi kalkıyor? Gelin bu rüzgârı ve içindekileri Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den dinleyelim; "Hükümete yakınlığı ile bilinen İHH'nın bugünkü şartlarda o topraklara gitmesinin anlamı nedir?" Türkiye'de bir Kılıçdaroğlu rüzgârı estirildi. Kabul etsek de, etmesek de Türkiye'de siyasi rüzgârları estiren güç okyanusun ötesinde yer alan ABD'dir. Çok ciddi bir tepki bırakmış olacak ki, bana göre iktidar paniğe kapıldı. Gemilerin tedbirsiz şekilde uluslar arası sulara açılmasına müsaade etti. Onlar şunu hesap ettiler, bizler bir 'one minute' olayı daha ortaya koyar, kaybettiğimiz prestijimizi yeniden yakalarız. Ama olay böyle cereyan etmedi. Maalesef acı kayıplarla sonuçlandı.""Her mevsim farklı bir rüzgâr estiriliyor. Rüzgârla yelken şişirirler. Bir bakıyorsun Bıçakçıoğlu, Kılıçdaroğlu, Recepoğlu? Her mevsimde yeni bir rüzgâr? Mevsim mevsim rüzgârlar eser, biz de 'aman ya Rabbi bunlar ne kadar muazzam, mübarek adamlarmış' demeye başlarız. Kardeşim bu benim Kılıçdarım, güzel kılıç oynayan arkadaşım, 12 yıldan beri bu Cumhuriyet Halk Partisi'nin içinde değil miydi? Yahu bu kadar mübarek fikirleri vardı da nerede kaldı bunlar bugüne kadar? Niye bunları esirgedi? Haydar Hoca'nın fikirlerini duydu, okudular bir tarafa gizlediler. Projeden de tezden de haberleri yok. Şimdi ne yapacaklar? Maaşı artıracaklar. Yetmedi, vatandaşlık maaşı verecekler. Sigorta yapacaklar. Yapacaksın da oğlum bu değirmenin suyu nereden geliyor. Eğer o değirmenin suyu Milli Ekonomi Modeli'nden geliyorsa o partinin adı Cumhuriyet Halk Partisi olmaz, onun adı, Bağımsız Türkiye Partisi olur. O zaman sen safını belirlemen lazım. Kılıçdaroğlu, kardeşim benim sen o zaman geleceksin Haydar Hoca'yla politika yapacaksın. Cumhuriyet Halk Partisi saflarında bu dediklerini yerine getiremezsin."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025