Altılı Masa'da oyu en az olanların sesi en çok çıkmaya başladı.
Önce DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ardından da Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu…
Babacan'ın; Atatürk'ün devrim yasalarının değiştirilmesi, Türklüğün anayasadan çıkartılması, din derslerine FETÖvari bir şekilde çok dinli bir anlayışın yerleştirilmesi gibi söylemleri Altılı Masa'nın ana bileşenleri olan CHP ve İYİ Parti tabanında da büyük tepkilere neden olmuştu.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, sosyal medya hesabından yaptığı, "Erdoğan'ı bile Türkçü yapmayı başaran muhalefet. Aslında bir şey yapmasalar kazanacağız ama daha durmuyorlar. Bu gidişat çok kötü gidişat efendim…" paylaşımıyla bu gerçeği ifade etti.
Gerçekten de sussalar Altılı Masa daha güçlü gibi duracak ama bugüne kadar sessizliğini koruyan Babacan ve Davutoğlu'nun seçime çok az bir zaman kala muhalefet tabanını rahatsız edecek, iktidarın elini güçlendirecek şekilde çıkışlar yapmaları oldukça dikkat çekici…
Eski AKP'li Babacan konuşur da, eski AKP'li Davutoğlu hiç altta kalır mı? Şimdilerde ekran ekran dolaşıp, garip garip açıklamalar yapıyor.
Altılı Masa'nın asıl bileşenleri CHP ve İYİ Partili yetkililer de onların dağıttıklarını toparlamaya çalışıyor. Benim en çok şaşırdığım konu ise; saatlerce süren Altılı Masa toplantılarında bunlar hiç konuşulmuyor mu ki, Altılı Masa liderleri birbirlerine hep katıldıkları canlı yayınlardan mesajlar veriyorlar.
Üstelik çoğu zaman birbirlerinin dediklerini yalanlayarak…
Davutoğlu'nun açıklamalarından bazı örnekler aktaralım:
* "Altılı Masa'nın cumhurbaşkanı, bir konuda kendi kararını uygulayacağını söylemesi halinde kriz çıkar. Çok açık söyleyeyim. O cumhurbaşkanı Meclis desteğini kaybeder. Ülke yeniden seçime gitmek zorunda kalır."
Sayın Davutoğlu, bu sözlerle, "Bizim cumhurbaşkanı adayımızı seçmeyin" mi demek istiyor, bu nasıl bir açıklama?
* "Kaç milletvekili varsa o kadar bakanlık alacak. Diyelim ki A partisi büyük çoğunluğa sahip 7-8 bakanlığı olacak. Altılı Masa'da olanların hepsi cumhurbaşkanı yardımcısı ve en az 1 bakanlık alacak. Alınacak bakanlıklar oy oranına göre dağıtılacak."
Yüzde 1 oy alacak olan partilerin dahi 1 bakanlık alması ve liderinin Cumhurbaşkanı yarımcısı olması dikkat çekici… Diğer önemli bir husus ise, eğer Babacan'ın partisi, yukarıda ifade ettiğimiz ve tepki çeken projelerini hayata geçirebileceği bir bakanlık alırsa, diğer bileşenler buna evet diyebilecek mi?
* "Eşitlik stratejik kararlarda. Mesela önemli atamalar…"
Stratejik kararlarda Cumhurbaşkanı tek başına karar alamıyor. Altılı Masa liderleri az oy oranına sahip olsa bile bu karar almada eşitlik var. Davutoğlu, yaklaşık bir hafta önce, iktidara geldiklerinde Altılı Masa'yı oluşturan genel başkanların imza yetkisine sahip olacağını söylemiş, bu sözleri tartışma konusu olmuştu. Halk tarafından yüzde 50+1 oyla seçilen cumhurbaşkanı, halk tarafından seçilmeyen ve yüzde 1 oy alan partinin lideriyle aynı karar yetkisine sahip olacak!
Gerçekten de Altılı Masa için Babacan'ın ve Davutoğlu'nun seçimlere kadar hiç konuşmamaları, konuşmalarından daha faydalı olur.
Ama şu bir gerçek ki, her konuştuklarında Altılı Masa'ya zarar veren siyasilerin, seçimlerden sonra hasbel kader bir iktidar fırsatı doğarsa, faydası mı olur, zararı mı olur? Bunun da şimdiden irdelenmesi lazım. Daha aday bile açıklanmadan, hem de seçim öncesi "kriz"den bahsediliyorsa, nasıl sağlıklı bir sonuç elde edilebilir?
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu katıldığı bir TV programında, Altılı Masa liderlerinin sistemde olacağı 'ikili mekanizma' kuracaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu şunları söyledi: "Altı partinin lideri eşittir ve başkan yardımcısı olacaktır. Aynı zamanda seçimde hangi parti ne kadar oy alırsa temsili demokrasinin ruhuna uygun olarak bakanlar kurulu dağılımında bunu esas alacağız."
Bu tablodan nasıl bir ortak karar çıkar merak konusu…
Tabi, bunları konuşmak için oldukça erken, çünkü Altılı Masa daha cumhurbaşkanı adayını belirlemedi. Sondan başa doğru geliyorlar. Önce 360'dan fazla milletvekili gerektiren sistemi değiştirmeyi tartıştılar, sonra mevcut durumda "Cumhurbaşkanını nasıl Altılı Masa'nın kontrolünde tutarız"ın kriterlerini belirlediler, şimdi, seçime 4-5 ay kala adayı belirlemeye sıra geldi.
İşin garip tarafı, bütün bu aylardır toplanarak aldıkları kararları hayata geçirmeleri de bu adaya bağlı. Aday, "seçilecek aday" olursa bir şansları var, ama burada soru şu: Gerçekten seçilecek olan aday, Altılı Masa'daki liderlerin kontrolünde böyle bir göreve talip olur mu, diyelim ki talip oldu, böyle çok farklı görüşlere sahip 6 başlı bir denetimle ülkeyi yönetecek olan cumhurbaşkanını halk seçer mi?
Nasıl Altılı Masa'nın "genişlememe" kararı en çok AKP iktidarını sevindirdiyse, Altılı Masa'daki bu karmaşa da yine AKP iktidarını sevindiriyor.
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Teröristbaşı Öcalan’ın talepleri neden gizleniyor? / 16.12.2025
































































































