Hatırlarsanız, Başbakan Erdoğan yaklaşık 1 ay önce kredi kartı kullanımı konusunda uyarılarda bulunmuş, "kredi kartı kullanmayın" tavsiyesinde bulunmuştu.Çok geçmedi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başbakan'ın bu tavsiyesini dikkate alarak bir çalışma yaptı ve 1000 liranın altında geliri olanların kredi kartı limitlerini 1000 lira ile sınırlandıracak bir taslak hazırladı.Böylece taksitli satışların da önünü kesecek bir adım atılmış oldu.Bu doğru bir adım mıdır, ne tür neticeler doğurur, bu çözüm müdür?Kredi kartı uygulaması doğru mudur değil midir sorusuna cevap verebilmek için çıkışından bu yana yapılanlara bakmak gerekmektedir?AKP iktidarı döneminde kredi kartı uygulaması ta başından buyana teşvik edilmiştir. Köşe başlarında, tezgahlarda peynir ekmek gibi kredi kartı verilmiştir.Zaten geçinmekte zorlanan vatandaş, bir nebze rahatlama uğruna bilinçsiz bir şekilde kredi kartı kullanmaya başlamıştır.AKP hükümetinin ekonomide sunduğu tozpembe tablolara aldanan vatandaşlar gelecekten umut bekleyerek, kredi kartı borcunun sadece bir bölümünü ödeyerek borcu geleceğe havale etmeye çalıştı.Tabiri caizse, AKP hükümetinin ülke genelindeki "sürdürülebilir borçlanma" mantığı maalesef vatandaşın da bireysel uygulaması haline geldi.Vatandaş baktı ki, tek kartla bu sürdürebilme hikayesi bir noktaya kadar? Bankalar siyasilerden aldığı destekle bir kişiye birden fazla kart verme imkanına sahip olunca, vatandaş da bir karttan çekip diğerini ödeme yöntemiyle borcunu döndürmenin derdine düştü.Halbuki bu yöntem vatandaşlar için bataklıkta debelenmekten öte bir şey değildi.Toplumun çoğunun bu bataklığın içine girdiği bir dönemde Başbakan bir anda "Kart kullanmayın" talimatı veriyor ve BDDK da kartların limitlerine, taksitlerine sınır getiriyor.Bu uygulama, kredi kartları ilk çıktığında yapılması gereken bir uygulamaydı. Vatandaş bataklığın içine girdikten sonra böyle bir uygulamayı başlatmak çözümü değil kaosu getirecektir. Bugün diğer kapitalist ülkelerde olduğu gibi vatandaşın bu ferdi borcunun üzerine bina edilmiş devasa bir ekonomik sistem mevcuttur ve maalesef Türkiye ekonomisi bu sanal sistem sebebiyle ayakta duruyor gözükmektedir.İnsanları önce bir şeye muhtaç hale getiriyorsun, sonra da onu bir anda elinden alıyorsun. Bunu onları muhtaç hale getirmeden önce düşünecektin.Peki, yapılması gereken nedir?Vatandaşların kredi kartına muhtaç haline gelmesinin nedenlerini ortaya koyup bu sorunları ortadan kaldırmak germektedir.Bugün ülkemizde milyonlarca vatandaş işsizdir, milyonlarca çalışan ise açlık sınırının altında maaş almaktadır. Yani vatandaşlar çalışarak karınlarını dahi doyuramamaktadır.Geliri giderini karşılamayan insan mutlaka aradaki açığı kapatmak için yöntemler arayacaktır. Eğer kredi kartı kapısı kapanırsa, bu sefer tefecilerin kucağına düşecektir.Ekonomi yönetiminin ilk yapması gereken şey, sağlıklı bir hayat standardı için vatandaşların gelir düzeyini en azından yoksulluk sınırının seviyesine ulaştırmaktır. Bu rakam dört kişilik bir aile için 3500 liradır.Yer altı kaynaklarını yabancılara peşkeş çeken, milli geliri karşılığı kendi parasını basmayan ve borcu borçla çevirmeye çalışan bir siyasi iktidarın vatandaşlarının yaşam kalitesini bu noktaya yükseltebilmesi mümkün değildir.Türkiye'de ve dünyada vatandaşlarını borca ihtiyaç duymadan yaşayabileceği bir yaşam standardına yükseltecek tek model Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.Bu modelle Sayın Baş, dört kişilik, 1 kişinin çalıştığı bir aileye en az aylık 6000 liralık bir gelir vaat etmektedir, hem de noter tasdikli olarak?İşte o zaman "kredi kartı kullanmayın" demenize, kredi kartlarına limit getirmenize gerek kalmaz; vatandaş zaten kullanma gereği duymaz, ya da sadece yanında nakit taşımamak için kullanır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025