İktidar partisi kendini övmekten, muhalefet ise iktidarı yermekten bir türlü asıl konuya gelemiyoruz.
Asıl mesele nedir? İnsan.
Evet, ülkemiz siyasetinin ve siyasetçilerinin gündeminde insan yok. İnsanlar siyasette sadece ya alkışçı ya da yuhalayıcı olarak yer alıyor.
Gündem yine İstanbul sözleşmesi. Muhalefet, "İstanbul sözleşmesi yaşatır" derken sözleşmeyi ilk imzalayan ve ilk imzasını çeken iktidar ise "Bizim, kadına yönelik şiddetle mücadelemiz İstanbul Sözleşmesi'yle başlamadığı gibi bu sözleşmeden çekilmeyle de bitecek değildir" sözleriyle tartışma devam ediyor.
Gördüğünüz gibi yine insan yok. Kanunlar, sözleşmeler, hedefler, niyetler konuşuluyor.
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın tarihi tespitidir; "İnsan meselesini halletmedikçe hiçbir meseleyi halledemezsiniz."
Mallara, makamlara, mevkilere, rütbelere öncelik verildiği için insanımız unutuldu. Siyaset aileyi unuttu, geçimi unuttu, eğitimi unuttu, sağlığı unuttu, geleceğimizi unuttu.
Bu unutkanlık neye mal oldu biliyor musunuz? Küçük devletin yıkılmasına. Evet, bizim kültürümüzde, 'aile küçük bir devlet, devlet ise büyük bir ailedir'.
Küçük devlet yara aldığı, yıkıldığı için büyük bir aile olan devlette huzur yok, güven yok, umut yok haliyle adalette yok.
Aile küçük bir devlettir, dedik ya! Bu küçük devletin (ailenin) hükümeti de, başbakanı da, içişleri, eğitim, sağlık vs. bakanı da kısaca her şeyi kadındır, annedir.
Şimdi siz, o başbakanı, o içişleri, eğitim, sağlık bakanına hak ettiği maddi ve manevi değeri vermiyor, devletini yönetmesi için gerekli maddi desteği vermiyor hatta hak ettiği saygıyı ona göstermiyor ve 'ne halin varsa gör' mantığıyla kapitalizmin çarklarına atıyorsunuz. O devletin, o kadının (ailenin) hali ne olur?
Rakamlarla anlatayım; Öyle bir maddi-manevi erozyona tabi tutulduk ki, anne-baba-abi-kardeş-abla kavramlarının içi boşaldı. Sevgi-saygı-hürmet dip yaptı. AKP iktidarları döneminde 2 milyona yakın boşanma gerçekleşti yani küçük devletler (aile) yıkıldı.
2008'den 2020'ye kadar 3.216 kadın cinayeti işlenmiş. Hemen her gün bir kadın cinayete kurban gidiyor.
Dikkat edin! 2 milyon 53 bin 916 kadın aynı yatakta yattığı eşine güvenmiyor.
Nereden mi biliyorum? 3 yıl önce 24 Mart 2018 tarihinde uygulamaya geçen Emniyet Genel Müdürlüğü KADES uygulaması bugüne kadar 2 milyon 53 bin 916 kadın tarafından cep telefonuna indirmiş. 75 bin 592 kadın da ihbarda bulunmuş.
Abdülhamit Gül: "Mahkemeler tarafından 2020 yılında 244 bin 985 önleyici tedbir kararı verildi. Koruyucu tedbir kararı verilen kişi sayısı ise 7 bin 293. 2021 yılının Mayıs ayına kadar geçen süreçte 105 bin 595 kişi hakkında önleyici tedbir kararı verildi."
Kadın sığınma evleri dolu. Hapishaneler dolu. Manavlarda, semt pazarlarında çocuklarıyla çürük sebzeleri arayan aileler, çocuklarıyla dilencilik yapan insanlar ülkemizin gerçeği.
Şunu da unutmayalım! Kadına şiddet, sorunu ülkemize veya birilerinin zannettiği gibi İslam dünyasına ait bir kavram değildir.
Medeni denilen batıdaki durum çok daha vahimdir. İnanç olarak bile batıda kadın, günahın sembolüdür. Bu yüzden doğan çocuklar günahkar sayıldığı için vaftiz edilir.
Örneğin en medeni kimlik olarak İngilizler gösterilir. Ama geçen gün açıklanan rakamlara göre İngiltere'de her dört kadından üçü tacize uğrarken, bu tacizlerin yüzde 80'i kamusal alanda gerçekleşiyor. Kadın cinayet rakamları da üçlü hanelerde.
Biz, kendimize dönelim. Kadın özelinde insanımızı, insanlığımızı ve aileyi ayağı kaldıralım.
Sayın Erdoğan, gençlerin 30 yaşından önce evlenmediğinden şikayetçi. Peki, gençlerimiz neden evlenmiyor, yuva kurmuyorlar, kuramıyorlar?
İzliyorsunuzdur! Bugün bir düğün yapmak, ev kurmak 150 bin ile 250 bin liralık bir maliyet koyuyor ortaya. Kiralar 2 bin TL'den başlıyor. Gençler işsiz, çalışanlar ücretin asgarisine talim ediyor. Nasıl evlensin?
Sağlam konutlar yapıp, vatandaşlarımıza maliyetine 20 yıl vadeli ve sıfır faizli olarak vereceğiz.
Evlenmek isteyen gençlere devlet desteği vereceğiz. Vatandaşlık maaşı vereceğiz. Ev hanımlarına, 'ev hanımı maaşı ve emeklilik hakkı' vereceğiz. Doğum ikramiyesi ve çocuk maaşı vereceğiz. Eğitim ve sağlık devlet eliyle vatandaşa bedava sunulacak. Yani küçük devleti ayağı kaldıracağız ve ülkeyi büyük bir aile yapacağız, diyordu.
Kim diyordu? Merhum Prof. Dr. Haydar Baş. Bunu nasıl yapacaktı? Milli Ekonomi Modeli ile.
Bugün Milli Ekonomi Modeli kimin referansı? Bağımsız Türkiye Partisi'nin. BTP lideri Hüseyin Baş ne diyor? "Bugün evinizdeki işleri yapmak için çağırdığınız kişiye yaptığı iş karşılığında ücret veriyor musunuz? Veriyorsunuz. Peki, annelerimiz, eşlerimiz, bacılarımız bu işleri yaptığında neden ücret verilmiyor?"
Bugün Avrupa, Rusya ve Çin aile kurumunu korumak için kadınlara maddi destek paketleri açıklıyor. Düğün, doğum ikramiyeleri, çocuk başına maaş projelerini devreye koyuyor.
Bizimkiler ise en az üç çocuk, diyor, 'gerisine de karışmam' mantığını sergiliyor.
Kadınlar, insan mühendisidir. Aile ortamından insan (çocuk) yetiştirirler. Çocuklar ise geleceğimizdir.
Milli Ekonomi Modeli hayata geçirilmeden bugünü koruyamadığımız gibi yarını da garanti altına alamayız.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024