Kültür, öyle bir elemanlar terkibidir ki; içinde, dinden dile, ilimden teknolojiye, müşterek alışkanlıklardan sanatın her türüne kadar her şey mevcuttur. Onun; tarih ve coğrafya adlı iki vazgeçilmiz boyutu vardır. Varlığını, bu mefhumlarla, aşina ve fakat ana mihveri sabit kalarak da yenilene yenilene, gelişerek devam ettirir. Bu bakımdan, irtibatlı olduğu bütün unsurları (elemanları) ilgilendirir. Haliyle; bir geniş şemsiye gibi her şeyi kucaklara görünür. Halbuki, o, tek başına hiç bir şey değildir. O; diğer cephesiyle, geniş boyutlu sosyolojik bir mesele yahut hadisedir. İnce ve teferruatlı tahlilleri; ciddi ve titiz araştırmaları gerektirir. İşte bu manada bir sosyolog olarak karşımıza S. Ahmet Arvasi çıkar. Milli kültürümüzün esasını teşkil eden ana unsurları; insan-cemiyet, cemiyet-tarih, tarih-coğrafya-insan, din-insan, insan-dil, Halık-insan, sanat-cemiyet, sanat-din, estetik ve diyalektik gibi hususları mevzu yaparak derinlemesine ilmi usullerle müşahede altına alır. Türk-İslam Ülküsü, Kendini Arayan İnsan, İnsan ve İnsan Ötesi, Size Sesleniyorum ve Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz gibi eserlerinde bu düşüncelerini geniş olarak açıklayan S. Ahmet Arvasi; Kültürün Milli Özelliği başlıklı yazısında şöyle der: "Kültür, maddi ve manevi bütün unsurlarıyla 'antropososyal değerleri' ifade eder." Bu da "insan eli" ile tabiatın değiştirilmesi ve işlenmesi demektir. Bilindiği gibi tabiat, insan müdahalesi olmaksızın var olan dünya ve kainat varlıklarının bütünüdür. İnsan hem "dış tabiatı", hem "kendi tabiatını" işleyerek "kültüre" ulaşır. Tabiat, insan tarafından işlenmediği zaman hamdır; insan eli ile işlenip yeni biçimlere sokulduğu zaman "kültür değerlerine" dönüşür. İnsan olmasa idi "kültür" de olmayacaktı (Size Sesleniyorum-1-,s: 225). S. Ahmet Arvasi, bu temel üzerine inşa ettiği sosyolojisini, milliden cihanşümul'e merhale merhale genişleterek ifade adar. Onun meselesi, milli olduğu kadar da cihanşümuldür. Zira o; insana, şahsi 'ben'i ile bakmaz. Umumi manada aklı selim sahibi insanı hedef alır. Onun sosyolojisinin temelinde eşref-i mahlukat, yani mahlukların en şereflisi sıfatına layık insan, aileyle ardından cemiyetle birlikte ele alınır, tahlil edilir ve kıymetlendirilir. O; İnsan Yaratılmanın Sorumluluğu başlıklı yazısında da şöyle der: "Kainat, 'bir kitab-ıekber' gibi idrakimize sunulmuş. Biz ancak ona, sahife sahife yaklaşabiliyoruz. Bu sahifelerden biri de "dünyamız"... "Toprak, "Su", Ateş" ve "Hava"dan, yahut yüzü aşkın "element'ten" meydana gelen dünyamızda, tek hücrelisinden çok hücrelisine kadar durmaktadır. Yüce Kitabımıza göre, bunlardan yüzbinlerce "türden" bitki ve hayvan kıpırdanıp herbiri, bağrında ayrı bir mesaj taşıyan ve "ZİKRULLAH" ile dolu ve Yaradan'dan haber getiren birer "ayet" durumundadırlar. Yeter ki, aleme bakmasını bilelim" (Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz, s.93).Demek ki, tabiatı iyi okumamız gerekiyor. Kültürümüzün de, şahsiyetimizin de, ilmimizin de temelinde bu okumak yatmaktadır. Onun dünya görüşünü ifade eden "DÜNYA" adlı şiiri bir ibret levhası olarak karşımıza çıkar: "İşte gördük seni dünya/Ne gerçeksin ne rüya, Bir resim çizilmiş suya/Sahte ışık, sahte boya Ah çocuklar, ah bebekler/Gonca halinde çiçeklerKanadlanmış kelebekler/Uçamadı doya doya Ötelerden ne haber var/Kim demiş hayat bu kadar? Mezarlarında yatanlar/Hayat sürmüş bitmiş güya Bak yağmura, bak şu suya/Dağı, taşı oya oya Öteleri duya duya/Akıp gidiyor deryayaMadde, manaya anahtar/Fena, bekaya anahtarToprak, semaya anahtar/Açar kapıyı Mevla'ya."
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012