Kurbanlıkların TÜİK’in enflasyonundan haberi yok!
Son söyleyeceğimizi en başta söyleyelim: 28 Mayıs Cumhurbaşkanı Seçimi'nde 21 yıldır ülkeyi yöneten AKP hükümeti eğer seçimleri kazanamazsa ekonomiyi yönetemediği için, ekonomik başarısızlıklardan dolayı kazanamayacak.
Eğer bu kadar başarısızlığa rağmen yine de kazanırsa, bu, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın ifade ettiği gibi, AKP iktidarının bir başarısı değil, muhalefetin başarısızlığıdır.
Maaşlara, seçimlere çok az bir zaman kala zamlar yapılmasına rağmen, vatandaşların çoğunluğunun geliri yine açlık ve yoksulluk sınırının altında kaldı.
Elbette ki yüzde 3 gibi azınlık bir grup, iktidarın nimetlerinden istifade ederek, servetlerine servet katmış olabilir, ama şunu unutmayalım ki, demokraside karar çoğunluğa aittir. Çoğunluğun oyuyla seçilenler, sadece azınlık bir gruba refah ve huzur yaşatıyorlarsa ve büyük mağduriyet yaşayan çoğunluk "bi daha, bi daha" diyorsa, buradaki sorun çok farklı boyutlarda demektir.
Eğer muhalefet, büyük bir mağduriyet yaşayan çoğunluğun, mağduriyet yaşatanlar kadar güvenini kazanamıyorsa mutlaka kendi muhasebesini çok iyi yapmalıdır. Yaşanan tablodan, celladına aşık olanlar kadar, yanlış kurgularla, çözümsüzlüklerle onları celladın kucağına itenler de sorumludur.
Şimdi ekonomideki son tabloya bir daha göz atalım.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu açlık ve yoksulluk araştırmasının Mayıs ayı sonuçlarını yayımladı. Buna göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 11 bin 810 liraya, yoksulluk sınırı ise 31 bin 152 liraya yükseldi. Açlık sınırı bir önceki aya göre 178 lira, geçen yıla göre 5 bin 345 lira artış gösterdi. Yoksulluk sınırındaki artış ise bir önceki aya göre 522 lira, geçen yıla göre 11 bin 748 lira oldu.
Dikkat ederseniz, vatandaşların giderlerindeki artış miktarı, maaşlara yapılan zamlardan çok daha fazla. Diğer bir ifadeyle vatandaşlar aydan aya, yıldan yıla daha da fakirleşmeye devam ediyor. Bu, sadece son birkaç aya, birkaç yıla mahsus bir durum değil şüphesiz, 21 yıllık AKP iktidarında bu gelir erimesi, satın alma gücündeki düşüş sürekli "istikrarlı" bir şekilde yaşandı.
Bu tablo bize, sadece maaşlara zam yapılmasının hiçbir şey ifade etmediğini, önemli olanın vatandaşların alım gücünün artırılması olduğunu net olarak gösteriyor.
Vatandaşların bugünlerde en önemli gündemlerinden birisi, yaklaşan Kurban Bayramı öncesi kurbanlık fiyatları… Bu sene vatandaşlar için kurban kesmek oldukça zor olacak, fiyatlar uçuyor.
Geçen yıl 65 lira olan canlı kurbanlığın kilosu bu yıl yüzde 150 civarında artarak 165 liraya yükseldi. Ama TÜİK yıllık enflasyonu yüzde 43.68 açıkladı diyebilirsiniz.
Görünüyor ki, kurbanlıkların TÜİK'in enflasyonundan pek haberi yok!
Diğer bir haber ise stratejik ürün buğday ile ilgili…
Hükümetin tarım politikalarındaki yanlışlar, bir zamanlar dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan ülkemizi en fazla buğday ithal eden ülkeler arasına soktu.
Normal şartlar altında ne yapılması lazım, yerli üreticinin her yönüyle desteklenmesi ve üretimin teşvik edilmesi lazım. Peki, ne yapılıyor?
Geçen sezon 19.8 milyon tonluk bir rekolteye ulaşan buğdayda hasat başladı ve bu yıl yüzde 5'lik bir artışla 21 milyon tonluk bir rekolte bekleniyor.
Verim geçen seneye göre güzel ama üretici yine dertli, çünkü ürün hasat edilmesine rağmen hâlâ TMO tarafından alım fiyatı açıklanmadı. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, buğday fiyatının seçimden sonra açıklanacağını belirtti.
Antakya Ziraat Odası Başkanı Mehmet Muzaffer Okay, rakam konusunda belirsizlik nedeniyle tüccarın çiftçinin elinden ucuza ürün almaya çalıştığını kaydetti ve şunları söyledi: "Aldığım bir duyuma göre bazı tüccarlar 4.5 TL'ye tarladan alma peşindeler. 2022'de bu buğdayı ton başına 6 bin 500 artı 1000 TL primle 7 bin 500 TL'den sattık. Her şeyin fiyatı katlandı ama kimin kime gücü yeterse. Olan bize oluyor. Bir diğer sorun ise depolama… Hatay başta olmak üzere depolar depremde hasar gördü. Tarlada buğday var, hasat ediyoruz, ne yapacağımızı bilmiyoruz. Seçim sonrası fiyat açıklanması için çok geç. Bu yıl tarlada verim iyi, dekar başına 650 kilogram civarında bir mahsul bekliyoruz. Fiyat beklentimiz ise ton başına 10 bin 500 TL. Maliyetler yüzde 50'nin üzerinde arttı. Çiftçi yüksek maliyet ile ekim yaptı. Tahıl koridoru anlaşması ile gelmesi beklenen mahsul de iç pazarda çiftçi açısından talep ve fiyat mağduriyeti yarattı."
Gördüğünüz gibi, vatandaşlarımız bu ve benzeri birçok mağduriyet yaşıyor.
Bu mağduriyetleri ortadan kaldıracak, Türk milletinin bir bölümüne değil, tamamına refah ve huzur sağlayacak tek çözüm modeli, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir. Ve bu eşsiz model, aynı zamanda BTP'nin parti programıdır.
Seçim öncesi BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ı dinlemeyenler, kulak tıkayanlar inşallah seçimden sonra ona fırsat verirler de, Türk milleti olarak bu mağduriyetlerden kurtuluruz.
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025
- Dünya, İsrail'in Gazze soykırımı karşısında bu kadar mı aciz? / 17.09.2025
- Terörsüz Türkiye için önce gençlerimize sahip çıkmalıyız! / 16.09.2025
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025