ABD'nin talebi üzerine 6 Kasım'da Ankara'da gerçekleşen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford'un 4,5 saatlik görüşmesinin ardından yapılan açıklamalarda önemli bir detay ortaya çıktı.
Koordinasyon için Ankara'da ABD'li üst düzey bir subayın görevlendirilmesi kararlaştırıldı.
Bu konuda basına yansıyan detaylar şunlar:
ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) internet sitesinde yer alan habere göre, söz konusu ABD'li subay, Ankara'daki Genelkurmay Karargahı'nda bulunacak; ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Joseph Votel'e rapor verecek; IŞİD'e karşı yürütülen operasyonlar için sağlanacak irtibat konusunda rol alacak.
Haberde ayrıca, Dunford'un, "Bu konuda Türk müttefiklerimizle tamamen şeffaf olmak istiyoruz" dediği de belirtildi.
ABD ile daha önceki ilişkiler dikkate alındığında, bu, "Türkiye'nin ABD'ye daha şeffaf olacağı" anlamına gelebilir.
Pentagon'dan gelen bu açıklamadan hemen sonra Türkiye'den bu açıklamaya bir yalanlama geldi. Türkiye'den yapılan açıklamada şu detaylara yer verildi:
ABD'li bir subayın, koordinasyon amacıyla, Genelkurmay Karargahı'nda değil, ABD'nin Türkiye'de bulunan Savunma Koordinasyon Merkezi 'ODC' veya Ankara'daki askeri ataşeliklerinde bulunacağı bildirildi.
Suriye ve Irak konularıyla ilgili olarak ABD ve Türkiye arasında daha hızlı bir koordinasyonun sağlanabilmesi amacıyla TSK'nın yaptığı teklif, ABD tarafından da uygun görüldü.
Her iki tarafın belirleyeceği heyetlerin, Ankara'da gerektiği zaman toplanabilecek şekilde bir tedbir alınması ve ihtiyaç duyulduğunda hemen bir araya gelinerek, sorunların görüşülmesi için heyetlerin başına üst rütbeli bir ismin belirlenmesi teklif edildi.
ABD'nin de bu kapsamda üst düzey bir personelini görevlendirdiği belirtildi.
Pentagon'la Türkiye'den ardı ardına yapılan bu açıklamalarda tek fark, koordinasyonun başına belirlenen bu ABD'li üst düzey subayın nerede bulunacağı, bence Ankara'da bulunduktan sonra nerede bulunacağı çok da önemli değil.
Neticede istediği zaman heyeti çağıracak, istediği şekilde görüşecek, istediği koordinasyonu yapacak, gerekli bilgi ve istihbaratı kendi amirlerine iletecek ve de her şeyden önemlisi Türkiye'nin attığı her adımdan haberdar olacak, daha da ötesi Türkiye'nin adımlarını koordine edecek.
Bunun bir örneği 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nde görülmüştü; Liman von Sanders?
Sanders, 1913 yılında Osmanlı Devleti'ndeki Alman Askeri Misyon Başkanlığı görevine atandı. Bu göreviyle birlikte 1. Ordu komutanlığına atandı. 1915 yılında Gelibolu ve Çanakkale Boğazı'nı savunan 5. ordu komutanlığına atandı. 1918 yılında Sina ve Filistin Cephesi sırasında Yıldırım Orduları komutanlığına atandı. 1918 sonunda İngilizler tarafından yenilgiye uğratıldı, savaş sona erince de savaş suçu işlediği gerekçesiyle tutuklandı 6 ay sonra da serbest bırakıldı.
Çanakkale Savaşı'nda özellikle kara savaşlarını koordine eden Sanders'ın yanlış hamleleri çok fazla askerimizin şehit olmasına sebep olmuştur.
Örneğin, Çanakkale cephesinde birinci siperler stratejik olarak çok önemliydi. Bu siperlerdeki askerlerimiz bayır çıkmaya çalışan düşman askerlerine aman ermiyordu. Sanders talimat vererek bu siperlerin boşaltılıp ikinci siperlere geçilmesini emretti.
Böylece düşman askerleri bu stratejik birinci siperlere yerleşip makineli tüfeklerini döşediler. On binlerce askerimiz bu strateji hatası sebebiyle şehit edildi.
Bir diğer örnek ise, Çanakkale cephesinde tecrübeli olan askerlerimiz geri çektirilip, yerine Yemen' ve diğer cephelerden destek için gelen tecrübesiz ve yorgun askerlerimizin cepheye sürülmesidir. Bu şekilde de on binlerce askerimiz şehit edildi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün muhteşem komutanlığı olmasaydı belki de Sanders gibiler Türk askerini ve milletini tamamen Çanakkale'de imha etmeyi planlıyorlardı.
Sanders'in birinci planı buysa, ikinci planı da Çanakkale Savaşları sonrasında Türk vatanında işgale direnç koyabilecek eli silah tutanların kalmamasını sağlamaktı.
Ama her şeye ve her plana rağmen Allah'ın lütfüyle Atatürk gibi bir lider çıktı ve bütün bu planları bozdu.
Tarihte böyle bir tecrübemiz varken, benzer adımların atılması ister istemez endişe veriyor. ABD'nin koordinasyonuyla Uludere'deki vatandaşlarımız yanlışlıkla vurulmuştu ayrıca koalisyon güçleri yine ABD'nin koordinasyonuyla "yanlışlıkla" Suriye ordusunu hedef almıştı.
Bu ve benzeri, hatta daha kötüleri yaşanabilir; neticede bu coğrafya ve ülkemiz üzerinde hesapları olan ABD'den bahsediyoruz. Ve asıl hedef de Türkiye?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın her zaman altını çizdiği şu gerçeği tekrar hatırlatmak istiyoruz: Türkiye, üzerinde hesabı olmayan ülkelerle milli çıkarları doğrultusunda ilişki kurmalıdır.
Koordinasyon için Ankara'da ABD'li üst düzey bir subayın görevlendirilmesi kararlaştırıldı.
Bu konuda basına yansıyan detaylar şunlar:
ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) internet sitesinde yer alan habere göre, söz konusu ABD'li subay, Ankara'daki Genelkurmay Karargahı'nda bulunacak; ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Joseph Votel'e rapor verecek; IŞİD'e karşı yürütülen operasyonlar için sağlanacak irtibat konusunda rol alacak.
Haberde ayrıca, Dunford'un, "Bu konuda Türk müttefiklerimizle tamamen şeffaf olmak istiyoruz" dediği de belirtildi.
ABD ile daha önceki ilişkiler dikkate alındığında, bu, "Türkiye'nin ABD'ye daha şeffaf olacağı" anlamına gelebilir.
Pentagon'dan gelen bu açıklamadan hemen sonra Türkiye'den bu açıklamaya bir yalanlama geldi. Türkiye'den yapılan açıklamada şu detaylara yer verildi:
ABD'li bir subayın, koordinasyon amacıyla, Genelkurmay Karargahı'nda değil, ABD'nin Türkiye'de bulunan Savunma Koordinasyon Merkezi 'ODC' veya Ankara'daki askeri ataşeliklerinde bulunacağı bildirildi.
Suriye ve Irak konularıyla ilgili olarak ABD ve Türkiye arasında daha hızlı bir koordinasyonun sağlanabilmesi amacıyla TSK'nın yaptığı teklif, ABD tarafından da uygun görüldü.
Her iki tarafın belirleyeceği heyetlerin, Ankara'da gerektiği zaman toplanabilecek şekilde bir tedbir alınması ve ihtiyaç duyulduğunda hemen bir araya gelinerek, sorunların görüşülmesi için heyetlerin başına üst rütbeli bir ismin belirlenmesi teklif edildi.
ABD'nin de bu kapsamda üst düzey bir personelini görevlendirdiği belirtildi.
Pentagon'la Türkiye'den ardı ardına yapılan bu açıklamalarda tek fark, koordinasyonun başına belirlenen bu ABD'li üst düzey subayın nerede bulunacağı, bence Ankara'da bulunduktan sonra nerede bulunacağı çok da önemli değil.
Neticede istediği zaman heyeti çağıracak, istediği şekilde görüşecek, istediği koordinasyonu yapacak, gerekli bilgi ve istihbaratı kendi amirlerine iletecek ve de her şeyden önemlisi Türkiye'nin attığı her adımdan haberdar olacak, daha da ötesi Türkiye'nin adımlarını koordine edecek.
Bunun bir örneği 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nde görülmüştü; Liman von Sanders?
Sanders, 1913 yılında Osmanlı Devleti'ndeki Alman Askeri Misyon Başkanlığı görevine atandı. Bu göreviyle birlikte 1. Ordu komutanlığına atandı. 1915 yılında Gelibolu ve Çanakkale Boğazı'nı savunan 5. ordu komutanlığına atandı. 1918 yılında Sina ve Filistin Cephesi sırasında Yıldırım Orduları komutanlığına atandı. 1918 sonunda İngilizler tarafından yenilgiye uğratıldı, savaş sona erince de savaş suçu işlediği gerekçesiyle tutuklandı 6 ay sonra da serbest bırakıldı.
Çanakkale Savaşı'nda özellikle kara savaşlarını koordine eden Sanders'ın yanlış hamleleri çok fazla askerimizin şehit olmasına sebep olmuştur.
Örneğin, Çanakkale cephesinde birinci siperler stratejik olarak çok önemliydi. Bu siperlerdeki askerlerimiz bayır çıkmaya çalışan düşman askerlerine aman ermiyordu. Sanders talimat vererek bu siperlerin boşaltılıp ikinci siperlere geçilmesini emretti.
Böylece düşman askerleri bu stratejik birinci siperlere yerleşip makineli tüfeklerini döşediler. On binlerce askerimiz bu strateji hatası sebebiyle şehit edildi.
Bir diğer örnek ise, Çanakkale cephesinde tecrübeli olan askerlerimiz geri çektirilip, yerine Yemen' ve diğer cephelerden destek için gelen tecrübesiz ve yorgun askerlerimizin cepheye sürülmesidir. Bu şekilde de on binlerce askerimiz şehit edildi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün muhteşem komutanlığı olmasaydı belki de Sanders gibiler Türk askerini ve milletini tamamen Çanakkale'de imha etmeyi planlıyorlardı.
Sanders'in birinci planı buysa, ikinci planı da Çanakkale Savaşları sonrasında Türk vatanında işgale direnç koyabilecek eli silah tutanların kalmamasını sağlamaktı.
Ama her şeye ve her plana rağmen Allah'ın lütfüyle Atatürk gibi bir lider çıktı ve bütün bu planları bozdu.
Tarihte böyle bir tecrübemiz varken, benzer adımların atılması ister istemez endişe veriyor. ABD'nin koordinasyonuyla Uludere'deki vatandaşlarımız yanlışlıkla vurulmuştu ayrıca koalisyon güçleri yine ABD'nin koordinasyonuyla "yanlışlıkla" Suriye ordusunu hedef almıştı.
Bu ve benzeri, hatta daha kötüleri yaşanabilir; neticede bu coğrafya ve ülkemiz üzerinde hesapları olan ABD'den bahsediyoruz. Ve asıl hedef de Türkiye?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın her zaman altını çizdiği şu gerçeği tekrar hatırlatmak istiyoruz: Türkiye, üzerinde hesabı olmayan ülkelerle milli çıkarları doğrultusunda ilişki kurmalıdır.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024