Ülkemizin paparazzi gündemi Saray ve AKP, gerçek gündemi ise terör. Artık ya Erdoğan kime çizik atacak ya da bugün kaç şehit var, Kilis'e kaç bomba düştü yani can güvenliğini konuşuyoruz, yazıyoruz.
Tabi ki önce can ama mal güvenliğimizde tehlikede? Derin bir yokluğa sürükleniyoruz ve bu yokluk terörün önünü iyice açacak. Namus ve inanç özgürlüğü ise adeta kurda, kuşa emanet edilmiş vaziyette.
Mal güvenliğinden gidelim; Gündem olmadı, tartışılmadı ama Mehmet Şimşek 1 ay önce yokluğa gidişimizi bizzat açıkladı;
"Dışarıdan kaynak gelmezse, içeride tasarruf imkanları artmazsa, yani sisteme daha çok kaynak girişi olmazsa, sistem kredi hacmi anlamında önümüzdeki döneme ilişkin fazla bir manevra alanı kalmamış durumda?"
Kısaca bakan diyor ki, vatandaşa sıktıracağız. Yeni zamlara hazır olun. Olacak olan da buydu zaten. Artık rüya bitti, gerçeklerle yüzleşme vakti. Çünkü AKP'nin kaynağı yok. AKP'nin başka çözümü de yok.
Aynı Mehmet Şimşek dünde "ekonomideki sanal bahara aldanmayın" dedi. Yani tsunami geliyor.
AKP, iktidara geldiklerinde ekonomi yönetimi için kaynaklar belirlemiştiler. O kaynakları kısaca bir hatırlayalım.
2002'de ne diyorlardı! Yastık altı tasarrufları, gurbetçilerin elindekilerini ekonomiye kazandıracağız. Banka yoluyla, inşaat yoluyla kazandırdılar. (!) Vatandaşın elinde bir şey kalmadı.
Devlete ait lojmanlar, kurumlar, turistik tesisler, fabrikalar, yollar, köprüler, barajlar vs. satılarak hem ekonomiye canlılık getireceğiz, hem de hantal devlet yapısından kurtulacağız, dediler.
Sattılar, sattılar, sattılar. Artık satacak bir şeyde kalmadı. Nerde para? Yok. Ekonomideki canlılık. O da bitti.
İmar affı yasasıyla belediyelerle de işbirliği yaparak kentlerin, rantsal bölgelerini tanıdıklara sattılar. Rantsal bölgede bitti, satılanların parası da bitti.
Hele maden yasası, madende verginin % 2'ye düşürülmesi ve bütün madenlerin ufak yerli ortaklı, yabancı şirketlere yok fiyatına satılması ekonomiye tersine katkı oldu. (Adam mermeri (atıyorum) 1 TL'ye çıkardı, götürdü, zımparaladı, 10 TL'ye bize sattı.)
Televizyonların frekanslarını da sattılar. Hele hele 'parası olan var, olmayan var, bunun mesuliyeti altına giremem' dedikleri paralı askerliği iki kez gerçekleştirdiler. İyi para aldılar. O paralar da bitti.
Sadece bir şeyi gerçekleştiremediler. İktidara geldiklerinde kamuya ait 125 bin civarında araç vardı. Bunların bir kısmını satacaklardı. Ama baktılar ki, koltuk rahat ve havalı, biz bunları arttıralım, dediler ve araç sayısını 300 bine çıkardılar. Gerçi bu araçlar çerez parası değerinde ama! Sonra ekonominin can (!) damarı Zarrab'a da, ABD el koydu.
Yabancı iş adamları artık Türkiye'yi riskli gördüğü için gelmiyor. Yerli iş adamları mevduatlarını yurt dışına havale ediyor. Turizm bitti. Kabadayı mantığıyla yürütülen dış politika yüzünden tarım ürünleri başta olmak üzere ihracat büyük darbe aldı.
Terörün maliyeti, mültecilerin maliyeti, iç ve dış borç ödemeleri, bu borçların yıllık 50 milyar doları aşan faiz ödemeleri vs. görünürde devletin belini büküyor gibi görünse de asıl senin belini bükecek. Çünkü bu giderleri sen karşılayacaksın, sana karşılatacak.
Nasıl mı? Köprüden geçerek, elektrik, su, doğalgaz faturalarıyla. Yediğin, içtiğin her şeye hissettirilmeden yapılan fiyat ve vergi artışlarıyla. Birde bankalar var. Bir sabah ansızın kapında avukat ve haciz memuru. Alıp, ödemediğin kredinin tahsilatına gelmiş.
Ama olsun di mi! Kapına haciz memuru gelene kadar veya üç, beş serseri evine girene kadar, yolda soyulup, darp edilene kadar sorun yok, di mi!
Türkiye'de en çok işlenen suç hangisi biliyor musun? Hırsızlık. Peki, insanlar neden çalıyor, onu düşünüyor musun? Çoğu yokluktan ve lüks semtlerde gördüğü, ekranların imrendirdiği o hayatı bende yaşarım ihtirasından.
Yarın karanlık. Hem de zifiri karanlık.
Tabi ki önce can ama mal güvenliğimizde tehlikede? Derin bir yokluğa sürükleniyoruz ve bu yokluk terörün önünü iyice açacak. Namus ve inanç özgürlüğü ise adeta kurda, kuşa emanet edilmiş vaziyette.
Mal güvenliğinden gidelim; Gündem olmadı, tartışılmadı ama Mehmet Şimşek 1 ay önce yokluğa gidişimizi bizzat açıkladı;
"Dışarıdan kaynak gelmezse, içeride tasarruf imkanları artmazsa, yani sisteme daha çok kaynak girişi olmazsa, sistem kredi hacmi anlamında önümüzdeki döneme ilişkin fazla bir manevra alanı kalmamış durumda?"
Kısaca bakan diyor ki, vatandaşa sıktıracağız. Yeni zamlara hazır olun. Olacak olan da buydu zaten. Artık rüya bitti, gerçeklerle yüzleşme vakti. Çünkü AKP'nin kaynağı yok. AKP'nin başka çözümü de yok.
Aynı Mehmet Şimşek dünde "ekonomideki sanal bahara aldanmayın" dedi. Yani tsunami geliyor.
AKP, iktidara geldiklerinde ekonomi yönetimi için kaynaklar belirlemiştiler. O kaynakları kısaca bir hatırlayalım.
2002'de ne diyorlardı! Yastık altı tasarrufları, gurbetçilerin elindekilerini ekonomiye kazandıracağız. Banka yoluyla, inşaat yoluyla kazandırdılar. (!) Vatandaşın elinde bir şey kalmadı.
Devlete ait lojmanlar, kurumlar, turistik tesisler, fabrikalar, yollar, köprüler, barajlar vs. satılarak hem ekonomiye canlılık getireceğiz, hem de hantal devlet yapısından kurtulacağız, dediler.
Sattılar, sattılar, sattılar. Artık satacak bir şeyde kalmadı. Nerde para? Yok. Ekonomideki canlılık. O da bitti.
İmar affı yasasıyla belediyelerle de işbirliği yaparak kentlerin, rantsal bölgelerini tanıdıklara sattılar. Rantsal bölgede bitti, satılanların parası da bitti.
Hele maden yasası, madende verginin % 2'ye düşürülmesi ve bütün madenlerin ufak yerli ortaklı, yabancı şirketlere yok fiyatına satılması ekonomiye tersine katkı oldu. (Adam mermeri (atıyorum) 1 TL'ye çıkardı, götürdü, zımparaladı, 10 TL'ye bize sattı.)
Televizyonların frekanslarını da sattılar. Hele hele 'parası olan var, olmayan var, bunun mesuliyeti altına giremem' dedikleri paralı askerliği iki kez gerçekleştirdiler. İyi para aldılar. O paralar da bitti.
Sadece bir şeyi gerçekleştiremediler. İktidara geldiklerinde kamuya ait 125 bin civarında araç vardı. Bunların bir kısmını satacaklardı. Ama baktılar ki, koltuk rahat ve havalı, biz bunları arttıralım, dediler ve araç sayısını 300 bine çıkardılar. Gerçi bu araçlar çerez parası değerinde ama! Sonra ekonominin can (!) damarı Zarrab'a da, ABD el koydu.
Yabancı iş adamları artık Türkiye'yi riskli gördüğü için gelmiyor. Yerli iş adamları mevduatlarını yurt dışına havale ediyor. Turizm bitti. Kabadayı mantığıyla yürütülen dış politika yüzünden tarım ürünleri başta olmak üzere ihracat büyük darbe aldı.
Terörün maliyeti, mültecilerin maliyeti, iç ve dış borç ödemeleri, bu borçların yıllık 50 milyar doları aşan faiz ödemeleri vs. görünürde devletin belini büküyor gibi görünse de asıl senin belini bükecek. Çünkü bu giderleri sen karşılayacaksın, sana karşılatacak.
Nasıl mı? Köprüden geçerek, elektrik, su, doğalgaz faturalarıyla. Yediğin, içtiğin her şeye hissettirilmeden yapılan fiyat ve vergi artışlarıyla. Birde bankalar var. Bir sabah ansızın kapında avukat ve haciz memuru. Alıp, ödemediğin kredinin tahsilatına gelmiş.
Ama olsun di mi! Kapına haciz memuru gelene kadar veya üç, beş serseri evine girene kadar, yolda soyulup, darp edilene kadar sorun yok, di mi!
Türkiye'de en çok işlenen suç hangisi biliyor musun? Hırsızlık. Peki, insanlar neden çalıyor, onu düşünüyor musun? Çoğu yokluktan ve lüks semtlerde gördüğü, ekranların imrendirdiği o hayatı bende yaşarım ihtirasından.
Yarın karanlık. Hem de zifiri karanlık.
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Para milletin itibarıdır’ diyordu onu da kaybettirdi / 29.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024