İmtihan dünyasındayız ve her tarafımız çakallarla, maddi-manevi yol kesicilerle sarılı. Maddi yol kesicileri bir şekilde tanıyoruz ama manevi yol kesicilerin farkında olamıyoruz, tanıyamıyoruz. Öylesine sinsi hareket ediyorlar ki, bir bakıyorsun milyonları holigan, militan yapmışlar.
Manevi yol kesici nedir, diye kendi kendimize bir sorgulama yapalım. Bir Müslüman ile Rabbi arasındaki, Peygamberi arasındaki, Peygamberinin bıraktığı o iki büyük emanet (Kuran ve Ehl-i Beyt) arasındaki fitnecilerdir.
Haramı helal, helali haram göstermeye çalışanlardır. Tarihte öne çıkmış şahsiyetleri günümüzde kendilerine siyasi, sosyal menfaatler uğruna dini kavramlarla yüceltip veya dışlayanlardır. Diye düşünüyorum. Ya siz?
Bu yol kesiciler (münafıklar) Peygamberimiz (s.a.a) dönemi dahil her devir ve dönemde vardı, var da olacaklar. Bugün de varlar ve içimizdeler. Bize düşen bir Müslüman olarak, mümin olarak Allah'ın (c.c.) tarifiyle kişi ve olaylara furkan (hakkı batıldan ayıran) gözüyle bakmak ve bunları tanıyıp, şerlerinden hem kendimizi, çevremizi ve bütün milleti koruma gayretine girmektir.
Cumhuriyet dönemine baktığımızda devamlı sıcak tutulan ve bazı dönemler de özellikle kaynatılan bir konu vardır; Şeriat.
Milletin içinden bazı kesimler, 'küfür düzenini yıkacağız, şeriatı getireceğiz' söylemlerinde bulunuyor. Bu söylemler, Haçlıların, misyonerlerin planlarının dilde yankılanmasıdır.
Prof. Dr. Haydar Baş, Sosyal Devlet-Milli Devlet eserinde Haçlının bu projesini şöyle anlatıyor;
"Özellikle Müslüman ülkelerde dindarların, kendi topraklarında ?inançlarını yaşayamadıkları- iddiası ile kitleler önce kendi devleti ile kavgalı hale getirilmiş ancak AB ve ABD gibi sözde uygar toplumlarda yaşanacağı yalanları ile devletten koparılan kitleler, emperyal devletlerin istismarına açık hale getirilmiştir.
Bunu izleyen bu sürecin hemen ardından da ?dinler arası diyalog- adı altında, kendi kültüründen ve toprağından koparılan kitlelerin dinleri değiştirilerek topraklarının ve kaynaklarının global odaklar tarafından sömürülmesine tepkisiz hale getirilmek istenmektedir?
İşin ilginç tarafı, dün güya din adına kendi devletleri ile kavga edenler, bugün kendi inançları ile taban tabana zıt olmasına rağmen yabancı devletlerle kol kola vaziyettedirler." (sh:105)
Günümüzde bu söylem ve tartışmalar halk arasında ve bazı medya organlarında dillendirilmekte ve şeriat kavramı üzerinde millet karşı karşıya getirilmek istenmektedir.
İcmal gençlik derneği tarafından her hafta Türkiye'nin değişik illerinde düzenlenen programlara onur konuğu olarak katılan Prof. Dr. Haydar Baş bu konuya ısrarla değinmekte ve "ben de, sende zaten şeriatı yaşıyoruz" cümlesiyle bu şer odaklarının oyunlarını tek kalemde silmektedir.
Nasıl, diyenlere Sayın Baş diyor ki; 'Namaza duruyorsun ve tekbir alıyorsun. İşte şeriat. Şeriatın dışında olan bir insan namaz kılabilir mi?" diye soruyor ve ekliyor namaz şeriatın emridir, oruç şeriatın emridir, helaller şeriatın emridir, haramlar şeriatın emridir? bunların yaptın mı sen zaten şeriatı yaşıyorsun, diyor.
Evet, ne hazindir ki bu ülkede nikahını İslam'a göre kıyıp, guslünü İslam'a göre alıp, cenazesini İslam'a göre kaldırıp, oruç tutan, kurban kesen, Allah diyen, Peygamber diyen, Ehl-i Beyt'in isimlerini ağzından düşürmeyen bir kısım insanlar 'şeriata karşıyız' diye sokaklara çıkarlar?
Yine aynı hal, davranış ve sözlerde bulunanlar da 'şeriatı getireceğiz' diye sokaklara çıkarlar. Bu açık bir oyun değil de nedir?
Kelime-i Şahadet getiren herkes Müslüman'dır ve şeriatın içindedir. Ameli zafiyetleri ne kadar olursa olsun itikadı sapkınlığa düşmedikten sonra o kişi bu dairenin içindedir. Kimse çıkaramaz.
Onun için ne şeriatı getireceğiz ve ne de şeriata karşıyız diyen dalkavuklara, Haçlı sözcülerine, cahilliği aptallığa dönüşmüşlere kanmayın. Biz kardeşiz.
Manevi yol kesici nedir, diye kendi kendimize bir sorgulama yapalım. Bir Müslüman ile Rabbi arasındaki, Peygamberi arasındaki, Peygamberinin bıraktığı o iki büyük emanet (Kuran ve Ehl-i Beyt) arasındaki fitnecilerdir.
Haramı helal, helali haram göstermeye çalışanlardır. Tarihte öne çıkmış şahsiyetleri günümüzde kendilerine siyasi, sosyal menfaatler uğruna dini kavramlarla yüceltip veya dışlayanlardır. Diye düşünüyorum. Ya siz?
Bu yol kesiciler (münafıklar) Peygamberimiz (s.a.a) dönemi dahil her devir ve dönemde vardı, var da olacaklar. Bugün de varlar ve içimizdeler. Bize düşen bir Müslüman olarak, mümin olarak Allah'ın (c.c.) tarifiyle kişi ve olaylara furkan (hakkı batıldan ayıran) gözüyle bakmak ve bunları tanıyıp, şerlerinden hem kendimizi, çevremizi ve bütün milleti koruma gayretine girmektir.
Cumhuriyet dönemine baktığımızda devamlı sıcak tutulan ve bazı dönemler de özellikle kaynatılan bir konu vardır; Şeriat.
Milletin içinden bazı kesimler, 'küfür düzenini yıkacağız, şeriatı getireceğiz' söylemlerinde bulunuyor. Bu söylemler, Haçlıların, misyonerlerin planlarının dilde yankılanmasıdır.
Prof. Dr. Haydar Baş, Sosyal Devlet-Milli Devlet eserinde Haçlının bu projesini şöyle anlatıyor;
"Özellikle Müslüman ülkelerde dindarların, kendi topraklarında ?inançlarını yaşayamadıkları- iddiası ile kitleler önce kendi devleti ile kavgalı hale getirilmiş ancak AB ve ABD gibi sözde uygar toplumlarda yaşanacağı yalanları ile devletten koparılan kitleler, emperyal devletlerin istismarına açık hale getirilmiştir.
Bunu izleyen bu sürecin hemen ardından da ?dinler arası diyalog- adı altında, kendi kültüründen ve toprağından koparılan kitlelerin dinleri değiştirilerek topraklarının ve kaynaklarının global odaklar tarafından sömürülmesine tepkisiz hale getirilmek istenmektedir?
İşin ilginç tarafı, dün güya din adına kendi devletleri ile kavga edenler, bugün kendi inançları ile taban tabana zıt olmasına rağmen yabancı devletlerle kol kola vaziyettedirler." (sh:105)
Günümüzde bu söylem ve tartışmalar halk arasında ve bazı medya organlarında dillendirilmekte ve şeriat kavramı üzerinde millet karşı karşıya getirilmek istenmektedir.
İcmal gençlik derneği tarafından her hafta Türkiye'nin değişik illerinde düzenlenen programlara onur konuğu olarak katılan Prof. Dr. Haydar Baş bu konuya ısrarla değinmekte ve "ben de, sende zaten şeriatı yaşıyoruz" cümlesiyle bu şer odaklarının oyunlarını tek kalemde silmektedir.
Nasıl, diyenlere Sayın Baş diyor ki; 'Namaza duruyorsun ve tekbir alıyorsun. İşte şeriat. Şeriatın dışında olan bir insan namaz kılabilir mi?" diye soruyor ve ekliyor namaz şeriatın emridir, oruç şeriatın emridir, helaller şeriatın emridir, haramlar şeriatın emridir? bunların yaptın mı sen zaten şeriatı yaşıyorsun, diyor.
Evet, ne hazindir ki bu ülkede nikahını İslam'a göre kıyıp, guslünü İslam'a göre alıp, cenazesini İslam'a göre kaldırıp, oruç tutan, kurban kesen, Allah diyen, Peygamber diyen, Ehl-i Beyt'in isimlerini ağzından düşürmeyen bir kısım insanlar 'şeriata karşıyız' diye sokaklara çıkarlar?
Yine aynı hal, davranış ve sözlerde bulunanlar da 'şeriatı getireceğiz' diye sokaklara çıkarlar. Bu açık bir oyun değil de nedir?
Kelime-i Şahadet getiren herkes Müslüman'dır ve şeriatın içindedir. Ameli zafiyetleri ne kadar olursa olsun itikadı sapkınlığa düşmedikten sonra o kişi bu dairenin içindedir. Kimse çıkaramaz.
Onun için ne şeriatı getireceğiz ve ne de şeriata karşıyız diyen dalkavuklara, Haçlı sözcülerine, cahilliği aptallığa dönüşmüşlere kanmayın. Biz kardeşiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Adalet yoksa yolsuzluk vardır / 17.09.2025
- Osmanlı’da vergiyi tabana yaymıştı / 15.09.2025
- Türklerle dost ol ama düşman olma / 14.09.2025
- Misyonerlerin hedefi Atatürk / 13.09.2025
- AKP 14 yıl önce verip tutmadığı sözleri ileri bir tarihe güncelledi / 12.09.2025
- Kolombiya’nın, İspanya’nın yaptığını AKP yapamadı / 11.09.2025
- Yaşanılanlar tesadüf değil / 10.09.2025
- Bebek katili: ‘Suriye ve Rojava kırmızıçizgimdir’ / 08.09.2025
- Yolsuzluğun, rüşvetin, kul hakkını partisi olur mu? / 07.09.2025
- Vahşet adasındaki kilisede ayin var / 06.09.2025
- Osmanlı’da vergiyi tabana yaymıştı / 15.09.2025
- Türklerle dost ol ama düşman olma / 14.09.2025
- Misyonerlerin hedefi Atatürk / 13.09.2025
- AKP 14 yıl önce verip tutmadığı sözleri ileri bir tarihe güncelledi / 12.09.2025
- Kolombiya’nın, İspanya’nın yaptığını AKP yapamadı / 11.09.2025
- Yaşanılanlar tesadüf değil / 10.09.2025
- Bebek katili: ‘Suriye ve Rojava kırmızıçizgimdir’ / 08.09.2025
- Yolsuzluğun, rüşvetin, kul hakkını partisi olur mu? / 07.09.2025
- Vahşet adasındaki kilisede ayin var / 06.09.2025