Çok rahatlıkla iddia edebilirim ki, ülkemizde matematiğin bilimselliği tehlikede. Neden? Çünkü aynı konu üzerinde iktidarda rakamlarla konuşuyor ve bir sonuç açıklıyor. Muhalefet de rakamlarla konuşuyor, o da bir sonuç açıklıyor. Sendikalar da, pazarcılar da, toptancılar da, köylü de, vatandaş da rakamlarla konuşuyor ve bir sonuç açıklıyor.
İşin püf noktası ise aynı konuda hemen hepsinin farklı sonuçlara ulaşıp, benim hesabım doğru iddiasında bulunmaları. Oysa matematikte soru aynı ise cevap tektir ve kesindir. İşte bu yüzden matematiğin bilimselliği tehlikede diyorum.
Malumunuz ülkemizin bir numaralı gündemi ekonomi, vatandaşın alım gücü, maaşlar, asgari ücret, zamlar, enflasyon vs.
Özellikle Hazine ve Maliye Bakanının açıklamaları siyasette, medyada ve özellikle sosyal medyada artık tartışmanın ötesinde mizah boyutunda yorumlanıyor.
Malumunuz Sayın Bakan geçtiğimiz hafta, "bizim dönemimizde her hanenin geliri üç kat arttı" açıklamasını yapmıştı.
Tabi ortalık adeta rakamlar savaşına döndü. Dünün çeyrek altınıyla bugünün çeyrek altını, dünün simidiyle bugünün simidi, dünün wc fiyatıyla bugünün wc fiyatları karşılaştırıldı. Ama kesin neticeye ulaşılamadı.
Bakan, doğru ama eksik söylüyormuş!
Sayın Bakan'a yöneltilen; hangi hanenin geliri üç kat arttı, sorusunun cevabını Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verdi.
"Anadolu Ajansı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerinden aldığı bilgilerle hazırladığı habere göre Türkiye vatandaşı milyonerlerin toplam sayısı Eylül'de 206 bin 889 oldu.
Bu sayı 2019 başında 180 bin 126 bindi.
Milyonerlerin toplam mevduatı Eylül sonu 1 trilyon 225 milyar 273 milyon TL oldu.
Yurt içi yerleşik milyonerlerin sayısı 24 bin artarak 185 bin, yurt dışı yerleşik milyonerlerin sayısı 2 bin 674 artışla 21 bine ulaştı."
Sadece 9 ayda 26.763 kişinin hane (!) geliri yüz binlerden milyonlara ulaşmış.
Yani bu hanelerin geliri üç kat değil bayağı bir artmış!
Şöyle 17 yıl geriye gidersek Sayın Bakan'ın çok eksik bilgi verdiğini yine rakamlarla görebiliriz.
2002'de ülkemizdeki milyoner sayısı 6 bin civarındayken bugün 206 bin olmuşsa demek ki, bu hanelerin geliri 3 kat değil yaklaşık 35 kat artmış.
Çıtayı biraz aşağıya doğru çekersek! Bir zamanlar belediyelerde, kamuda veya özel sektörde maaşla çalışan kişilerin sonradan şirket kurup, devası ihalelere girip, kazandıkları malumunuz. Demek ki bu hanelerin gelirleri de bayağı bir artmış.
Vatandaşı mı soruyorsunuz?
Vatandaşın da arttı ama ne artış! Vatandaş bankalara tam 548 milyar TL borçlandı. Bu borcu ödeyemediği için kara listeye alınan, temerrüde düşen ve icralık olan vatandaş sayısı ise 12 milyon 500 bin kişi civarında.
Peki, vatandaşlar bankalara neden borçlanır? Ev almak, araba almak, ihtiyaçlarını karşılamak, tatile gitmek ana başlıklar.
Geliri üç kat artan bir hane sakinleri neden faizle bu kadar borcun altına girer?
Bankacılık sektörü ayakta kalsın, aman bir şey olamasın diye mi?
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024