Hatırlarsanız, Matrix adında bir dönem oldukça meşhur olan bir film serisi vardı.
İlginç konusuyla, animasyonlarıyla, dövüş sahneleriyle dikkatleri çekmişti.
Matrix sanal bir dünya? İnsanlar yiyorlar, içiyorlar, eğleniyorlar, çalışıyorlar bir insanın hayatında ne varsa yapıyorlar ama aslında hiçbiri gerçek değil.
Yediklerini, içtiklerini, çalıştıklarını zannediyorlar.
Gerçekler ise çok acı? Sıvı dolu bir tüpün içinde, ölen diğer insanların artıklarıyla beslenen bir dünyada, iğrenç bir şekilde yaşıyorlar.
Dünyayı ele geçiren makineler ise o ölü yiyen ama kendini cennette zanneden insanların ürettikleri biyoenerjiden besleniyorlar.
Sömürülen, hayatları esaret altında olan insanlar ama kendilerini hür, istediği her şeye ulaştığını zanneden gerçeklerden bihaber insanlar?
Ben milletimizin bugünkü halini buna çok benzetiyorum.
Milletimize ait olan madenler, karlı kamu kuruluşları, topraklar işbilmez siyasiler tarafından yabancılara devredilmiş. Yani milletimize ait olanlar başkalarının kontrolünde?
Milletimiz çalışıyor, yabancılar kazanıyor; üretiyor, yabancılar kazanıyor; tüketiyor yine yabancılar kazanıyor. Aynen Matrix'te makinelerin insanları sömürdüğü gibi?
Milletimizin emeği ve üretimi karşılığı devletin bir hak olarak basması gereken para basılmıyor, yabancılar kendi paralarını bize faizle satıyor.
Borçlar almış başını gitmiş, devletten bireylere, makrodan mikroya herkes borçlu?
Vatandaşın kredi kartı borcu 83 milyar liraya, tüketici kredisi borcu 237 milyar liraya, vatandaşların ve şirketlerin bankalara toplam borcu 1 trilyon 2 milyar liraya çıkmış.
Devletin borcu ise gerçek rakamlara göre 1 trilyon doların üzerinde?
Üreten krediyle, borçla üretmiş, tüketen de yine kredi ve borçla tüketmiş.
Ekonomimiz de tıpkı Matrix gibi sanal?
Bu kadar borca rağmen ne üreten kazanmış, ne tüketen, ne de devlet?
Kazananlar hep paralarını bize satan yabancılar olmuş.
Gerçekte tarım cenneti olmamıza rağmen, çiftçilerimize destek verilmedi, AB talimatları doğrultusuyla tarım köylüsü üretim yapmasın diye her yöntem uygulandı ve neticede en temel ürünlerimizi bile ithal eder noktaya geldik.
Tarım ve hayvancılık konusunda ithalat yaptığımız ülkeler de bu işi tamamen ticarete döken, sadece karını düşünen, daha da ötesi bu tarımı bir silah olarak gören bir zihniyete sahip?
Yem ithal ediyoruz, yem değil; mısır ithal ediyoruz, mısır değil; buğday ithal ediyoruz, buğday değil, tohum ithal ediyoruz tohum değil, et ithal ediyoruz ama et değil?
Yediğimiz her şeyin genetiğiyle oynanmış ve ne olduğu belli olmayan, kanser ve daha birçok rahatsızlıklara neden olan bir zehir haline dönüşmüş. Aynen Matrix'te ölü insan eti yedikleri halde dünyanın en lezzetli yemeklerini yediğini zanneden gafiller gibi?
Makineler, Matrix'in insanlarınının bütün bu iğrenç gerçek şartlara rağmen kendilerini mutlu zannettikleri tozpembe bir hayat sunmuşlar, insanları kandırmışlar.
Öyle kandırmışlar ki, Matrix'ten uyanan bir kişiyi, bile bile yeniden Matrix'in bu ölü eti yenilen dünyasına dönmesini istetecek kadar.
Ülkemizde de siyasilerimiz tozpembe tablolarla, milletimizin gözünü boyayacak, senaryosu dışarıda yazılmış tiyatrolarla, kılcal damarlara kadar yayılmış fitne ekipleriyle, milletimiz tam uyanacakken ağızlarına sürülen suni ballarla, kendilerine göre ve yabancı efendilerin isteği üzere bir Matrix oluşturmuşlar.
Matrix'ten eninde sonunda uyanacağız.
Ya Afganistan, Irak ve Libya gibi kabusa uyanacağız. Önlem alacak, çözüm bulacak hiçbir irademiz kalmayacak.
Ya da Suriye gibi erken uyanıp gerekli önlemleri alacağız, bizi yok etmek isteyenlerle değil, bizi yaşatmak isteyenlerle beraber olacağız.
Unutmayalım Atatürk, Osmanlı'nın düştüğü Matrix çukurundan Türk milletini kurtarmasaydı, bugün bizler olmayacaktık.
İlginç konusuyla, animasyonlarıyla, dövüş sahneleriyle dikkatleri çekmişti.
Matrix sanal bir dünya? İnsanlar yiyorlar, içiyorlar, eğleniyorlar, çalışıyorlar bir insanın hayatında ne varsa yapıyorlar ama aslında hiçbiri gerçek değil.
Yediklerini, içtiklerini, çalıştıklarını zannediyorlar.
Gerçekler ise çok acı? Sıvı dolu bir tüpün içinde, ölen diğer insanların artıklarıyla beslenen bir dünyada, iğrenç bir şekilde yaşıyorlar.
Dünyayı ele geçiren makineler ise o ölü yiyen ama kendini cennette zanneden insanların ürettikleri biyoenerjiden besleniyorlar.
Sömürülen, hayatları esaret altında olan insanlar ama kendilerini hür, istediği her şeye ulaştığını zanneden gerçeklerden bihaber insanlar?
Ben milletimizin bugünkü halini buna çok benzetiyorum.
Milletimize ait olan madenler, karlı kamu kuruluşları, topraklar işbilmez siyasiler tarafından yabancılara devredilmiş. Yani milletimize ait olanlar başkalarının kontrolünde?
Milletimiz çalışıyor, yabancılar kazanıyor; üretiyor, yabancılar kazanıyor; tüketiyor yine yabancılar kazanıyor. Aynen Matrix'te makinelerin insanları sömürdüğü gibi?
Milletimizin emeği ve üretimi karşılığı devletin bir hak olarak basması gereken para basılmıyor, yabancılar kendi paralarını bize faizle satıyor.
Borçlar almış başını gitmiş, devletten bireylere, makrodan mikroya herkes borçlu?
Vatandaşın kredi kartı borcu 83 milyar liraya, tüketici kredisi borcu 237 milyar liraya, vatandaşların ve şirketlerin bankalara toplam borcu 1 trilyon 2 milyar liraya çıkmış.
Devletin borcu ise gerçek rakamlara göre 1 trilyon doların üzerinde?
Üreten krediyle, borçla üretmiş, tüketen de yine kredi ve borçla tüketmiş.
Ekonomimiz de tıpkı Matrix gibi sanal?
Bu kadar borca rağmen ne üreten kazanmış, ne tüketen, ne de devlet?
Kazananlar hep paralarını bize satan yabancılar olmuş.
Gerçekte tarım cenneti olmamıza rağmen, çiftçilerimize destek verilmedi, AB talimatları doğrultusuyla tarım köylüsü üretim yapmasın diye her yöntem uygulandı ve neticede en temel ürünlerimizi bile ithal eder noktaya geldik.
Tarım ve hayvancılık konusunda ithalat yaptığımız ülkeler de bu işi tamamen ticarete döken, sadece karını düşünen, daha da ötesi bu tarımı bir silah olarak gören bir zihniyete sahip?
Yem ithal ediyoruz, yem değil; mısır ithal ediyoruz, mısır değil; buğday ithal ediyoruz, buğday değil, tohum ithal ediyoruz tohum değil, et ithal ediyoruz ama et değil?
Yediğimiz her şeyin genetiğiyle oynanmış ve ne olduğu belli olmayan, kanser ve daha birçok rahatsızlıklara neden olan bir zehir haline dönüşmüş. Aynen Matrix'te ölü insan eti yedikleri halde dünyanın en lezzetli yemeklerini yediğini zanneden gafiller gibi?
Makineler, Matrix'in insanlarınının bütün bu iğrenç gerçek şartlara rağmen kendilerini mutlu zannettikleri tozpembe bir hayat sunmuşlar, insanları kandırmışlar.
Öyle kandırmışlar ki, Matrix'ten uyanan bir kişiyi, bile bile yeniden Matrix'in bu ölü eti yenilen dünyasına dönmesini istetecek kadar.
Ülkemizde de siyasilerimiz tozpembe tablolarla, milletimizin gözünü boyayacak, senaryosu dışarıda yazılmış tiyatrolarla, kılcal damarlara kadar yayılmış fitne ekipleriyle, milletimiz tam uyanacakken ağızlarına sürülen suni ballarla, kendilerine göre ve yabancı efendilerin isteği üzere bir Matrix oluşturmuşlar.
Matrix'ten eninde sonunda uyanacağız.
Ya Afganistan, Irak ve Libya gibi kabusa uyanacağız. Önlem alacak, çözüm bulacak hiçbir irademiz kalmayacak.
Ya da Suriye gibi erken uyanıp gerekli önlemleri alacağız, bizi yok etmek isteyenlerle değil, bizi yaşatmak isteyenlerle beraber olacağız.
Unutmayalım Atatürk, Osmanlı'nın düştüğü Matrix çukurundan Türk milletini kurtarmasaydı, bugün bizler olmayacaktık.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025