Goben ve Breslav zırhlılarının, Boğazdan Marmara Denizine geçerek Osmanlıya sığınması Rusya ve İngiltere'yi çok telaşlandırmıştır. Ayrıca bu iki geminin Osmanlı sularına sığınmasından sonra, Anlaşma Gurubu Devletlerinin tecim gemilerinin Boğazlardan geçişlerinde de zorluklar gösterilmektedir. Bu iki gemi Rusya içinde büyük bir tehlike teşkil etmektedir. Çünkü bu iki gemini Osmanlı Donanmasına katılması Karadeniz'de güç dengelerini bozmuş ve Osmanlı, Rusya'dan daha üstün duruma gelmiştir. Bu nedenle Anlaşma Gurubu devletleri Goben ve Breslav zırhlılarının Karadeniz'e geçmesini istememektedirler.İstanbul İngiliz Büyükelçisi 27 Ağustos 1914'de bu konuda Cavit Beye bir mektup gönderir. Cavit Bey bu mektupla ilgili olarak 27 ağustosta hatıratına şu notu düşmüştür: "? Goben'in, Bahr-i Siyaha (Karadeniz'e) çıkıp bir tenezzüh (gezip dolaşma) icra edeceğini haber almış, Goben Alman tayfası ile çıkacak olursa bu hareketin İtilaf-ı Müsellese karşı (Üçlü anlaşmaya karşı) tecavüzü bir hareket diye telakki edileceğini söyler". Ayrıca İngiltere Deniz Bakanlığı da, Boğazlardan çıkacak savaş gemilerinde Alman subay ve erleri görüldüğü takdirde o gemilerin batırılacağına dair bir nota göndermiştir. İngiltere hükümetinin bu davranışı karşısında, Osmanlı hükümeti yabancı gemilerin boğazlardan geçişini yasaklar. İki hükümetin aldığı bu kararlar, iki devlet arasında siyasi gerginliğin doğmasına neden olur. Osmanlı hükümeti İngiltere'ye gemi siparişi verildiği zaman, İngiltere Hükümeti ile Osmanlı Donanmasının ıslahı için de bir anlaşma yapılmıştı. Bu nedenle İngiliz Amiralliği İstanbul'a Amiral Limpuss kumandasında bir İngiliz subay heyeti göndermişti. Boğazların kapanması kararı ile doğan siyasi gerginlik nedeni ile İngiliz Amiralliği, Amiral Limpuss ve Deniz Subaylarını geri çağırır.İngiliz Amirali Limpuss'un geri çağrılması üzerine Bahriye Nazırı Cemal Paşa Alman amirali Suşon'u donanma komutanı (Amiral) yapar. Amiral Suşon bu atama neticesinde yetkileri genişlemiştir. Birinci yetkisi: Suşon Akdeniz'deki Alman Deniz kuvvetlerinin komutanıdır. O bu yetkisi ile sözde Osmanlıya satılmış Goben ve Breslav zırhlılarında komutanıdır. BU nedenle yalnız Alman Deniz bakanlığı yetkililerinden emir alabileceği iddiasındadır. İkinci yetkisi ise şudur: O, Osmanlı Donanmasının başkomutanıdır. Bu sıfatla Osmanlı askeri makamlarından emir alması gerekir. Yalnız Goben ve Breslav zırhlıları, Osmanlı bayrağı taşımalarına ve Yavuz ve Midilli isimlerini almış olmalarına rağmen halen Alman gemileridir. Suşon bunları Berlinden alacağı emre göre yöneteceği iddiasındadır. Bu yetki kargaşasası Deniz bakanlığında ve hükümette gerginlik yaratır. Bu nedenle de 20 Eylül 1914 de Meclis-i Vükela Suşon'un yetkileri üzerinde karar almak ister. Toplantıda Harbiye nazırı Enver Paşa, Almanlara bağlanmış bir yetkili olarak bu yetkilerin bir mahzuru olmadığını söylediği gibi Suşon ""gemileri alıp çıkar giderse ne yaparsınız sorusunu sorarak meclis üyelerine tahdidvari bir ikazda bulunur. Meclis üyelerinden Cavit Bey:""kararımızda mantıklı olmak için Karadeniz Boğazına emir verilmesini, Goben ve Breslav çıkacak olursa topa tutulmasını""ileri sürer. Halil Beyde(Menteşe)""Eğer çıkacak olurlarsa Boğazın kapatılarak dönmelerinin engellenmesini""teklif eder. Bahriye nazırı Cemal Paşa Suşon için"" Emrindeki gemilere, Karadeniz'e çıktıklarında Rus gemisine rastlandığı zaman ateş etmeleri emrini verdiğini 19 eylül günü, Enver Paşaya bildirdiğini"" söyler. Enver Paşa Başkomutan olarak"" Boğazlardan çıkmayacağını söylemiş ise de çıkmayacağına emniyet edemiyor. Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın suçlamasına da cevap vermemekle beraber Meclis üyelerine karşı Amiral Suşon'u savunur. Aliihsan Sabis, 20 Eylül tarihli Meclis-i Vükela toplantısı ile ilgili olarak 21 Eylül günü gelişen olaylar ile ilgili hatıratında belirttiği gibi, Enver Paşa Boğazdan pek ayrılmamak şartı ile ve sırf talim maksadı ile Boğazdan çıkmak ve ayni günde veya ertesi günde dönmek müsaadesini Amiral Suşon'a şifai olarak bildirir. 20 Eylülde Hükümetin ret kararına rağmen böyle bir şifai emir verdiğinden dolayı müşkül duruma düşmemek için 21 Eylül günü deniz yolu ile Plevne vapuruna binerek teftiş bahanesiyle İstanbul'dan ayrılır. Önce Bandırma'ya sonra da Edirne'ye geçer.Ayni gün Amiral Suşon, emrindeki tekmil gemilerle Boğazdan Karadeniz'e geçer. Olayı yalıdan gören Sadrazam Enver'i arar. Bulmayınca Cemal Paşayı arar ve filonun Boğaza dönmesini bildirir. Cemal Paşa emri Suşon'a bildirir. Suşon harp filosunun hareketi hakkında, Bahriye nazırından değil, Umumi Karargâhtan emir verilmesi gerektiğini bildirir. 24 Eylül 1914'de Amiral Suşon Cemal Paşa'ya yazdığı mektupta kendisinin doğrudan doğruya Alman Karargahının emrinde olduğunu resmen bildirir.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011