Patlayan bombalar, yana yürekler, ağlayan anaların, babaların, evlatların sesleri arasında 14 yıl önce verilen bir sözün güncellemesini duyduk! Başbakan Davutoğlu Meclisteki partilere, 'gelin şu dokunulmazlıkları kaldıralım.' Diyordu.
İlk aklıma gelen Davutoğlu, Sarayın her fırsatta masaya sürdüğü Binali Yıldırım restine, gördüm mü, diyordu? Öyle ya! Bu ülkede dokunulmazlıklar kalksın, denildiğinde ilk aklan gelen 'hemen sıfırla, para sayma makineleri, katrilyonlar' vs. dir.
Yoksa bağımsızlığını ilan edip Gül, Arınç, Çelik safına mı geçiyor, sorularıydı.
CHP, MHP tamam, dedi. HDP, 'biz, hazırız' dedi. Saray'dan ve yandaş kalemşorlardan da tepki gelmeyince, burada başka bir hesap var, diye düşünüyordum ki, Orhan Abi (Dede) köşesinden (19 Mart tarihli yazısı) 'fazla düşünme, bu başkanlık için bir ara seçim oyunu' dedi.
Millet terör örgütüne yardım ve yataklık edenler, yolsuzluk, rüşvet olaylarına adı karışanlar nihayet yargının karşısına çıkacak, diye beklerken Devlet Bahçeli'den açıklama geldi; "İlk önce HDP'lilerin dokunulmazlıklarını kaldıralım."
Sayın Erdoğan ise canlı yayında AKP'li gençlerle buluştu. "Terörün gündemine teslim olmayacağız." Dedi. Peki, Gündemimiz ne olacak?
Erdoğan, yeni anayasa övgülerine yani başkanlık sistemi özlemlerini anlatmaya başladı. Ve bu hedefe uzanan yolu tarif etti;
"Sadece iktidar partisi ile MHP el ele verse, 367'yi bulamayabilirler o ayrı bir konu ama hiç olmazsa millete gitmenin yolu açılabilir. Millet böyle bir yeni anayasaya 'evet' diyecektir. Ben milletimize bu noktada güveniyorum." Dedi.
Şimdi!
Davutoğlu; "Dokunulmazlıkları kaldıralım"
D. Bahçeli; "İlk önce HDP'lilerinkini kaldıralım."
Erdoğan; "Terörün gündemine teslim olmayacağız." (Gündem yeni anayasa) diyor.
AKP 317 vekil. MHP 40 vekil. Eşittir; 357 Erdoğan'ın ihtiyacı olan 367. Eksik sayı 10.
Bahçeli'nin isteği olur ve 41 HDP'li vekilin dokunulmazlığı kalkarsa otomatikman ara seçim bölgeleri oluşacak. MHP o bölgede oy alamaz. CHP, kendi ipini çekmiş bir parti. Korkudan kimse HDP'ye de oy vermez. Oylar AKP'ye.
Ha! Bu plan tutmadı. Erdoğan'ın "el ele" diye tariflendirdiği, iktidarın yıllardır gizli ortağı olan MHP ile referanduma gidilir.
Referandumdan ne çıkar?
Bu sorunun cevabını kendini inkâr eden, kendini Türkiye'ye sırf koltuk sahiplerine yaranmak için rezil eden Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı bir özel kanalda açıkladı;
"Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine (anlayış-sezgi) güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır."
Evet, bu sözler bir profesörden. Peki, bir prof. Neden kendini inkar eder?
Boş. Dr. Bülent Arı bunun cevabını da veriyor; "Erdoğan giderse tam bir felaketle karşı karşıya kalırız. Gelecek nesillere bir şey bırakabilmemiz için evet, bizim de ölmemiz gerekiyor?"
Şimdi bu boş profa bir tekerleme yazayım. Bakalım anlayacak mı? "Devlet varken Erdoğan yıkılmaz. Erdoğan yıkılırsa Devlet'te yıkılır. Bahçesi ülkücülere kalır."
Anladın mı?
İlk aklıma gelen Davutoğlu, Sarayın her fırsatta masaya sürdüğü Binali Yıldırım restine, gördüm mü, diyordu? Öyle ya! Bu ülkede dokunulmazlıklar kalksın, denildiğinde ilk aklan gelen 'hemen sıfırla, para sayma makineleri, katrilyonlar' vs. dir.
Yoksa bağımsızlığını ilan edip Gül, Arınç, Çelik safına mı geçiyor, sorularıydı.
CHP, MHP tamam, dedi. HDP, 'biz, hazırız' dedi. Saray'dan ve yandaş kalemşorlardan da tepki gelmeyince, burada başka bir hesap var, diye düşünüyordum ki, Orhan Abi (Dede) köşesinden (19 Mart tarihli yazısı) 'fazla düşünme, bu başkanlık için bir ara seçim oyunu' dedi.
Millet terör örgütüne yardım ve yataklık edenler, yolsuzluk, rüşvet olaylarına adı karışanlar nihayet yargının karşısına çıkacak, diye beklerken Devlet Bahçeli'den açıklama geldi; "İlk önce HDP'lilerin dokunulmazlıklarını kaldıralım."
Sayın Erdoğan ise canlı yayında AKP'li gençlerle buluştu. "Terörün gündemine teslim olmayacağız." Dedi. Peki, Gündemimiz ne olacak?
Erdoğan, yeni anayasa övgülerine yani başkanlık sistemi özlemlerini anlatmaya başladı. Ve bu hedefe uzanan yolu tarif etti;
"Sadece iktidar partisi ile MHP el ele verse, 367'yi bulamayabilirler o ayrı bir konu ama hiç olmazsa millete gitmenin yolu açılabilir. Millet böyle bir yeni anayasaya 'evet' diyecektir. Ben milletimize bu noktada güveniyorum." Dedi.
Şimdi!
Davutoğlu; "Dokunulmazlıkları kaldıralım"
D. Bahçeli; "İlk önce HDP'lilerinkini kaldıralım."
Erdoğan; "Terörün gündemine teslim olmayacağız." (Gündem yeni anayasa) diyor.
AKP 317 vekil. MHP 40 vekil. Eşittir; 357 Erdoğan'ın ihtiyacı olan 367. Eksik sayı 10.
Bahçeli'nin isteği olur ve 41 HDP'li vekilin dokunulmazlığı kalkarsa otomatikman ara seçim bölgeleri oluşacak. MHP o bölgede oy alamaz. CHP, kendi ipini çekmiş bir parti. Korkudan kimse HDP'ye de oy vermez. Oylar AKP'ye.
Ha! Bu plan tutmadı. Erdoğan'ın "el ele" diye tariflendirdiği, iktidarın yıllardır gizli ortağı olan MHP ile referanduma gidilir.
Referandumdan ne çıkar?
Bu sorunun cevabını kendini inkâr eden, kendini Türkiye'ye sırf koltuk sahiplerine yaranmak için rezil eden Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı bir özel kanalda açıkladı;
"Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine (anlayış-sezgi) güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır."
Evet, bu sözler bir profesörden. Peki, bir prof. Neden kendini inkar eder?
Boş. Dr. Bülent Arı bunun cevabını da veriyor; "Erdoğan giderse tam bir felaketle karşı karşıya kalırız. Gelecek nesillere bir şey bırakabilmemiz için evet, bizim de ölmemiz gerekiyor?"
Şimdi bu boş profa bir tekerleme yazayım. Bakalım anlayacak mı? "Devlet varken Erdoğan yıkılmaz. Erdoğan yıkılırsa Devlet'te yıkılır. Bahçesi ülkücülere kalır."
Anladın mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Tek parti iktidarı fakirden alıp zengine veriyor / 01.09.2025
- Yandaş medya nereye koşuyor, yargı ne yapıyor? / 31.08.2025
- Bu zafer öyle üç satır ile gerçekleşmedi, bakın nasıl gerçekleşti? / 30.08.2025
- Öcalan-Kandil- DEM açık, AKP-MHP kapalı oynuyor / 29.08.2025
- Bugüne kadar hangi asker veya askerler anayasa yaptı? / 28.08.2025
- Gereğini yapmanız için daha kaç bin Müslümanın ölmesi lazım? / 27.08.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’ komisyonu ilk görevini tamamladı / 25.08.2025
- Filistin’den, Erdoğan’a 3 mektup / 24.08.2025
- Adaletin batsın dünya / 23.08.2025
- Gazze’de ‘Şükür Namazı’ ne zaman? / 22.08.2025
- Yandaş medya nereye koşuyor, yargı ne yapıyor? / 31.08.2025
- Bu zafer öyle üç satır ile gerçekleşmedi, bakın nasıl gerçekleşti? / 30.08.2025
- Öcalan-Kandil- DEM açık, AKP-MHP kapalı oynuyor / 29.08.2025
- Bugüne kadar hangi asker veya askerler anayasa yaptı? / 28.08.2025
- Gereğini yapmanız için daha kaç bin Müslümanın ölmesi lazım? / 27.08.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’ komisyonu ilk görevini tamamladı / 25.08.2025
- Filistin’den, Erdoğan’a 3 mektup / 24.08.2025
- Adaletin batsın dünya / 23.08.2025
- Gazze’de ‘Şükür Namazı’ ne zaman? / 22.08.2025