Türkiye başına büyük belalar açan PKK gerçeği ile bir türlü yüzleşmek istemiyor.
İstemiyor çünkü bağımlı olduğu yerlerin ne yapacağını kestiremiyor.
Her şey 1897'de, Siyonistlerin yaptığı gizli kongre ile başladı.
Siyonistlerin bu kongrede karar altına aldıkları asıl ve tek mesele şuydu: Filistin topraklarında ilk olarak bir İsrail devletini kurmak ve ardından hayallerindeki 'Büyük İsrail Devleti'nin kurulmasını sağlamak.
Hiç ara vermeden tam bir kararlılıkla hayallerinin peşine düşen Yahudiler, İngilizleri bu uğurda tepe tepe kullandılar.
Dönemin İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, 2 Kasım 1917'de Siyonist lider Lord Rothschild'e bir mektup göndermişti.
"Balfour Deklarasyonu" olarak adlandırılacak bu mektupta, İngiltere'nin Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulması için tüm imkânlarını kullanacağı bildiriyordu.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşamı boyunca müsaade etmediği İsrail devleti, 1948 yılında tam da planlandığı şekilde kuruluverdi.
Hem de bu çıbanbaşı ülkeyi tanıyan ilk Müslüman ülke, Türkiye olmuştu.
Yani bir bakıma Türkiye, daha sonra tüm İslam dünyasını kan ve gözyaşına boğacak zalim bir devletin kurulmasına adeta çanak tutmuştu.
İş sadece Filistin topraklarını işgal ederek kurulan küçük bir İsrail devleti ile sınırlı kalmayacaktı.
Bu zehirli yılanın diğer kolları, İran'a, Irak'a, Suriye'ye ve Türkiye'den toprak koparmak için harekete geçecekti.
Geçtiler mi, evet.
Başardılar mı, evet.
İki devleti dize getirdiler. Irak ve Suriye.
Sırada İran ve Türkiye vardı. Tezgâh bu ya, iki kadim milletin topraklarına göz dikmek kolaydı ama işgal etmek zordu.
Bunun için bu iki devletin arasını açmak gerekiyordu ve sürekli olarak ajan faaliyetleri yapılarak, devleti yönetenler ve halk kesimleri karşı karşıya getirilmek isteniyordu.
İran'ın PKK'yı desteklediği veya İsrail ile ilişkilerinin üst düzeyde olduğu vs. gibi palavralarla, sürekli bu iki ülke birbirine cephe almaya zorlandı.
Bunu bizdeki kime hizmet ettiği belli olmayan bazı asker ünvanlı şahısların yapması ise işin cabası.
Bütün hikayenin aslı astarı çok açık ve net olarak orta yerde ve tüm çıplaklığı ile durmasına rağmen, ABD'ye karşı bu kadar da olmaz dedirten cinsten bağımlılık nedeniyle, adeta gözler kör, kulaklar sağır kalmaktadır.
İngiltere'nin de, ABD'nin de merkez bankaları kimin elinde biliyor musunuz?
Siyonistlerin elinde ve tekelinde.
Yani Yahudilerin.
Parayı basma hakkı kimdeyse, efendi de odur.
Kim parayı borç almak durumundaysa, köle de odur.
Türkiye işte tam da buradan ve işin şah damarı kısmından darbeyi almıştır.
Hem de gönüllü olarak.
Ve halen biz kendi milli paramıza sahip değiliz.
Neden mi?
ABD şimdiye kadar Türkiye'de kimi iktidara taşımışsa, asla para konusuna girme diyerek ve bu sözü alarak taşımıştır.
O bakımdan milletimizin yüzü, Atatürk'ten sonra hiç gülmemiştir.
Konu çok dağıldı farkındayım ama isteyen okusun istemeyen sosyal medyada lak lak yapsın.
Demek istediğim şudur, PKK çok açık ve net bir şekilde ABD tarafından ve Türkiye'yi hedef almak için kurulmuştur.
Hedef, Güneydoğu bölgemizi, Irak, İran ve Suriye'den koparılan ABD varlığındaki garnizon yapıyla yapışık hale getirmektir.
Yani 'Büyük İsrail Devleti'.
Bunu çok iyi bilen Türk siyaseti ve askerinin bugüne kadar ABD ile sarmaş dolaş yürümesinin bedelini, kahraman Mehmetçiklerimiz şehit olarak ödemektedir.
Çok büyük suç işlenmektedir.
Bu vebalin altından ne sorumlu siyaset ve ne de mükellef olan askeri zevat kalkamayacaktır.
Türkiye'nin şiddetle milli bir iktidara ihtiyacı vardır.
Türk'ün boynunu bu coğrafyada bükenleri Allah, asla affetmeyecektir.
Atatürk'ün izinde zerrece sapmayacak olanların küçük hesaplar yaparak, sadece kendi partilerinin başında mutlu olarak kalmaya hakları yoktur.
Şimdiki zaman, bu konuda yapılacak ilk girişimin karşı taraftan gelmesini beklemek veya naz etmek gibi gereksiz ve yersiz protokolleri önceleyecek zaman hiç değildir.
Bu konu, Türkiye'nin bekası ile doğrudan ilgili ve iniltili bir konudur.
Kim kendisini Atatürk'ün izinde ve yolunda gidiyor kabul ediyorsa, hadi ilk adımı atsın görelim.
Seçimlerin sonucunun bu konu ile hiçbir alakası yoktur.
AK Parti bu seçimlerde daha fazla belediye kazansa ne olacak, kaybetse ne olacak.
İktidarın kimde olduğu ve kimlerle olduğuna bakılmalı ve buna göre doğru bir strateji izlenmeli.
Anlayan anladı!
- MİT’in içinde MOSSAD ajanı var mı? / 16.06.2025
- Atatürk’e kumpas kuran alçak şerefsiz! / 11.06.2025
- Anayasa kalsın, lütfen siz gidiniz! / 06.06.2025
- Uzun dönem iktidar olmanın sırrı! / 05.06.2025
- Şara’ya suikast düzenlenecek, Kobani işbaşına getirilecek / 04.06.2025
- CHP-AKP-MHP-DEM aynı safta birleşti! / 03.06.2025
- En büyük darbe 24 Ocak kararlarıdır! / 02.06.2025
- 50 bin yıl yetecek enerji kaynağı: TORYUM / 29.05.2025
- Adaları veren Lozan değil, Osmanlı’dır! / 28.05.2025