Atamızın ilke ve prensipleri
6 - Atatürk ordudan önce Meclis'e önem vermişti. Önce Meclis'e yöneldi ve ondan sonra orduyu organize etti. Tüm kararlarını önce Meclis'ten geçirirdi. Atatürk Milletin iradesine inanır ve güvenirdi.
7 - Atatürk, halkının sesine önem verirdi."Hakimiyet kayıtsız şartsız Milletindir" özdeyişi O'nun benimsediği ve en çok önem verdiği bir söylevdir. O'nun için Milletin iradesini temsil eden Meclis'i her şeyden üstündü. Meclis'in verdiği kararlar ancak geçerliydi. Şimdiki Atatürkçülerimiz nerede? Ata'nın bize miras bıkatığı bu özelliklere ne oldu.
8 - Atatürk emperyalistlerle tam bağımsızlık için hayatı boyunca savaştı ve ülkemizi onların pençesinden kurtardı. Şimdi ise adeta gönüllü olarak onların pençesi altına girmek için uğraşılmaktadır. Yasalar değiştirilmekte, onların yasaları geçerli ve üstün sayılmakta ve AB ile İMF ye, ekonomik, sosyal, kültürel ve de mali konularda tam bağımsızlığımızdan gittikçe vazgeçmek zorunda bırakılmaktayız. Şimdi sorarım herkese: "Bu mudur Atatürkçülük! Bunu özellikle sormamda yarar var, çünkü bazı kimseler bütün bu yapılanların Atatürkçülük yolunda yapıldığını iddia etmektedirler.
İHL'lere karşı onların tuzak fikirleri
1 - Madem ki bu okullarda okuyan öğrenciler imam ve hatif olmayacaklar - o halde bu okulları kapatalım - Yerine düz liselere seçmeli Din dersleri koyalım.
Cevap - Din dersleri zaten verilmektedir. Ama çok zayıf - yetersiz ve tatbikatsız kalmaktadır. Şimdi ortaya bir soru atalım: Bu okullarda çalışan lise ve üniversite öğretim elemanlarının kaçı inançlarının farz kıldığı namazı, orucu ve diğer ibadet unsurlarını bilfiil yerine getirmekte veya getirme imkanına sahip olmaktadır? Bunlar böyle olsaydı İHL okullarına bu kadar çok ihtiyaç olur muydu? İyi ki onlar açıldı yoksa ülkemiz komünizm - ateizm tehlikesine karşı bu kadar kolay direnebilir miydi? Zaruri ihtiyaç olmasaydı, Demirel - Ecevit - Özal - Çiller - Yılmaz ve diğer başbakanlarımız yeni İHL'ler açar mıydı?
İnançsız asker savaş kazanabilir mi?
2 - Çanakkale Savaşı Osmanlı'nın en zayıf döneminde yapıldı. Ona rağmen 250.000 küsür şehit verilerek tüm dünyayı hayran bırakan bir savunma ile sonuçlandı. Tüm medeniyete ve askeri güçlere karşı mehmetçiğin imanıyla ve Gazi Mustafa Kemal'in çelik iradesiyle galip gelebildi ve orasını geçilmez hale getirdi. İmansız-inançsız ve disiplinsiz bir asker bunları yapabilir miydi?
3 - Ülkemizde 30 küsür yıl ayrılıkçılara karşı adeta bir mini savaş vermekteydi. İnançsız askerler düşmana ne kadar karşı gelir. Düşmana karşı ancak ve ancak inançlı asker korkusuzca karşı gelebilmektedir. Çünkü inanan asker şehit olmaktan korkmaz-çekinmez hatta içinden gelen bir coşkuyla şehitlik mertebesine yükselmeyi yeğler. Askerimiz inançsız olsaydı; bu kadar başarılı olabilir miydi? Ülkemizi o ayrılıkçı sol düşünceli insanlardan temizleyebilir miydi?
3 - İnancı - Memleket severliği ve kişiliği gelişmemiş insanlar genellikle kendilerine - kendi egolarına dönük düşünmektedir. O tür insanlar ilk fırsatta ülke dışına çıkıp gerekeni öğrendikten sonra ve yetiştikten sonra kendi ülkesine kolaylıkla dönmez. Bunu ancak vatanına büyük değer veren ve kendisini bu vatanın bir parçası sayan inançlı ver milliyetçi ruhlu yapabilmektedir. Onun için bu ruhları yok etmeyelim. Ülkemizi başka güçlere yem etmeyelim.
4 - İHL'leri devlet açtı. Onların açılmaları büyük bir ihtiyaçtan doğmuştur. Türkiye'de Cumhuriyet'ten sonra Tevhid-i Tedrisat Kanunu (1924) yayınlanmıştır. O yasa çıktıktan sonra Türkiye'nin % 99 olan Müslüman nüfusu dinlerini nereden ve kimden öğreneceklerdi? Eğer bu ülkenin insanlarını din ve vicdan özgürlüğünün kullanılmasında cahil bırakırsanız memleketin başına olmadık belalar gelebilir. İHL'ler zaten 1949'larda yani ülke daha demokrasiye geçmeden önce ortaya atılmıştır. Türkiye dikta ile idare edilmemektedir. Bütün okullar demokratik yasalarla ver idarelerle kurulmuş bulunmaktadır. Ancak okullara siyasetin girmemesi gerekmektedir. Siyasetin girdiği yerde ise çok değişik sonuçların alınması mümkün olmaktadır. 28 Şubat'tan sonra (Süleyman Demirel)
6 - Atatürk ordudan önce Meclis'e önem vermişti. Önce Meclis'e yöneldi ve ondan sonra orduyu organize etti. Tüm kararlarını önce Meclis'ten geçirirdi. Atatürk Milletin iradesine inanır ve güvenirdi.
7 - Atatürk, halkının sesine önem verirdi."Hakimiyet kayıtsız şartsız Milletindir" özdeyişi O'nun benimsediği ve en çok önem verdiği bir söylevdir. O'nun için Milletin iradesini temsil eden Meclis'i her şeyden üstündü. Meclis'in verdiği kararlar ancak geçerliydi. Şimdiki Atatürkçülerimiz nerede? Ata'nın bize miras bıkatığı bu özelliklere ne oldu.
8 - Atatürk emperyalistlerle tam bağımsızlık için hayatı boyunca savaştı ve ülkemizi onların pençesinden kurtardı. Şimdi ise adeta gönüllü olarak onların pençesi altına girmek için uğraşılmaktadır. Yasalar değiştirilmekte, onların yasaları geçerli ve üstün sayılmakta ve AB ile İMF ye, ekonomik, sosyal, kültürel ve de mali konularda tam bağımsızlığımızdan gittikçe vazgeçmek zorunda bırakılmaktayız. Şimdi sorarım herkese: "Bu mudur Atatürkçülük! Bunu özellikle sormamda yarar var, çünkü bazı kimseler bütün bu yapılanların Atatürkçülük yolunda yapıldığını iddia etmektedirler.
İHL'lere karşı onların tuzak fikirleri
1 - Madem ki bu okullarda okuyan öğrenciler imam ve hatif olmayacaklar - o halde bu okulları kapatalım - Yerine düz liselere seçmeli Din dersleri koyalım.
Cevap - Din dersleri zaten verilmektedir. Ama çok zayıf - yetersiz ve tatbikatsız kalmaktadır. Şimdi ortaya bir soru atalım: Bu okullarda çalışan lise ve üniversite öğretim elemanlarının kaçı inançlarının farz kıldığı namazı, orucu ve diğer ibadet unsurlarını bilfiil yerine getirmekte veya getirme imkanına sahip olmaktadır? Bunlar böyle olsaydı İHL okullarına bu kadar çok ihtiyaç olur muydu? İyi ki onlar açıldı yoksa ülkemiz komünizm - ateizm tehlikesine karşı bu kadar kolay direnebilir miydi? Zaruri ihtiyaç olmasaydı, Demirel - Ecevit - Özal - Çiller - Yılmaz ve diğer başbakanlarımız yeni İHL'ler açar mıydı?
İnançsız asker savaş kazanabilir mi?
2 - Çanakkale Savaşı Osmanlı'nın en zayıf döneminde yapıldı. Ona rağmen 250.000 küsür şehit verilerek tüm dünyayı hayran bırakan bir savunma ile sonuçlandı. Tüm medeniyete ve askeri güçlere karşı mehmetçiğin imanıyla ve Gazi Mustafa Kemal'in çelik iradesiyle galip gelebildi ve orasını geçilmez hale getirdi. İmansız-inançsız ve disiplinsiz bir asker bunları yapabilir miydi?
3 - Ülkemizde 30 küsür yıl ayrılıkçılara karşı adeta bir mini savaş vermekteydi. İnançsız askerler düşmana ne kadar karşı gelir. Düşmana karşı ancak ve ancak inançlı asker korkusuzca karşı gelebilmektedir. Çünkü inanan asker şehit olmaktan korkmaz-çekinmez hatta içinden gelen bir coşkuyla şehitlik mertebesine yükselmeyi yeğler. Askerimiz inançsız olsaydı; bu kadar başarılı olabilir miydi? Ülkemizi o ayrılıkçı sol düşünceli insanlardan temizleyebilir miydi?
3 - İnancı - Memleket severliği ve kişiliği gelişmemiş insanlar genellikle kendilerine - kendi egolarına dönük düşünmektedir. O tür insanlar ilk fırsatta ülke dışına çıkıp gerekeni öğrendikten sonra ve yetiştikten sonra kendi ülkesine kolaylıkla dönmez. Bunu ancak vatanına büyük değer veren ve kendisini bu vatanın bir parçası sayan inançlı ver milliyetçi ruhlu yapabilmektedir. Onun için bu ruhları yok etmeyelim. Ülkemizi başka güçlere yem etmeyelim.
4 - İHL'leri devlet açtı. Onların açılmaları büyük bir ihtiyaçtan doğmuştur. Türkiye'de Cumhuriyet'ten sonra Tevhid-i Tedrisat Kanunu (1924) yayınlanmıştır. O yasa çıktıktan sonra Türkiye'nin % 99 olan Müslüman nüfusu dinlerini nereden ve kimden öğreneceklerdi? Eğer bu ülkenin insanlarını din ve vicdan özgürlüğünün kullanılmasında cahil bırakırsanız memleketin başına olmadık belalar gelebilir. İHL'ler zaten 1949'larda yani ülke daha demokrasiye geçmeden önce ortaya atılmıştır. Türkiye dikta ile idare edilmemektedir. Bütün okullar demokratik yasalarla ver idarelerle kurulmuş bulunmaktadır. Ancak okullara siyasetin girmemesi gerekmektedir. Siyasetin girdiği yerde ise çok değişik sonuçların alınması mümkün olmaktadır. 28 Şubat'tan sonra (Süleyman Demirel)
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006