Yeni eğitim ve öğretim yılı başladı, başlıyor. Bugün birinci sınıflar okula alıştırma turlarına başladı. Her zamanki gibi reytingli kanallar, köşe yazarları ve akademisyenler çıkacaklar, bir kısmı eğitim sisteminde yapılan yenilikleri saya saya bitiremeyecek, karşıtları da eksiklikleri saya saya bitiremeyecek. Sonra? Düzen aynen devam edecek.
Gerçi 15 yıllık kesintisiz bir iktidarın bu süre zarfında Milli Eğitim'de 5 bakan, müfredatta 3, eğitim sisteminde 4 değişiklik yapmış olması artı İmam-Hatip okullarını arka bahçe yapması ve bu okullara giden çocuklarımızı hedefe koyması artı ve artı kabiliyete göre değil paraya göre eğitim anlayışının hakim kılması geldiğimiz noktada başka söze hacet olmadığının ifadesidir. Yine de bir kaç laf edelim?
'Milli Eğitim' dün olduğu gibi bugün de hiç milli olmadı. İktidarlar tarafından bazı ülkelerde uygulanan kalıplar alındı. Yontuldu, oyuldu ve kendi ideolojilerine göre eklemeler çıkarmalar yapıldı ve de çocuklarımızın üzerinde uygulanmaya başlandı. Bu süreçlerde çocuklarımız laboratuar faresi olarak kullanıldı.
Netice mi? Kabul edersiniz ki kobay, bir test aracıdır, hedeflenene ulaşmak için kullanılır. İş bitince ya atık olur, ya serbest bırakılır, ya ölür, ya da terk edilir.
Konu insan olunca netice kaybedilmiş bir gelecek, kimliksiz insan yığınları oluyor. Çok abarttın, diyen olabilir! Çevrenize bakın lütfen. Ortaokul ve lise öğrencilerine bakın. Bu çocukların gerek sınıflarda, gerek okul dışında (parklarda, bahçelerde, toplu taşıma araçlarındaki davranışlarına) bakın. Akıl yürütemiyor, bakkalda para üstünü hesaplayamıyor, çarpma yapamıyor.
Okula başlama yaşı, özel okul ve devlet okulları arasındaki kalite farkı, ders ve derse başlama saatleri, öğretmen yetiştirilme süreci ve de öğretmen açığı, ikili öğretim, öğrenci-öğretmen, öğrenci-aile, öğrenci-toplum, öğrenci-milli kimlik ve öğrenci-disiplin konularında her geçen gün daha da kötüye gidiyoruz.
Gelelim bugüne. AKP döneminde 5 kez Milli Eğitim Bakanı değişti. Her gelen bakan uyguladıkları sisteme toz kondurmadı. Son Milli Eğitim Bakanı da aynı yönde açıklamalar yapıyor.
Hele yeni hazırlana müfredat; Atatürk, dini bilgilerin Kur'an ve Sünnet'e göre değil de bazı anlayışların fikirlerine göre kitaplara girmesi ve de girmemesi tam bir skandal. Ama bu ülkede skandal sıradanlaştığı için kimse umursamıyor.
Son Milli Eğitim Bakanı, yeni müfredatın 'en güncel ve bilimsel veriler ışığında hazırlandığını' ifade ederek eleştirileri kabul etmiyor.
Oysa ilkokulda yabancı dil (genellikle İngilizce) eğitimi almaya başlayan bir öğrenci liseyi bitiriyor, hala yabancı dil konuşamıyor. Hani bilimsel eğitim! Fizik, kimya, matematik gibi alanlarda üniversitelerin dünya çapında ilk 500'e bile girememesi ilk ve orta öğretimde ne kadar bilimsel olduğumuzun bir başka kanıtı!
Araştırmalara bakalım: Türkiye 70 ülke arasında matematikte 49, fen bilimlerinde 52 ve okumada 50'nci sırada yer aldı. (PİSA'nın 2016 raporundan)
Öğrencilerimizin yüzde 40'ı okuduğunu anlamıyormuş. Al sana bilimsellik.
Güncelleme konusuna gelirsek; Bakan doğru söylüyor. Milli eğitimde bir güncelleme yapıldı. Ne güncellemesi diye soracak olursanız, 'servis ücretleri güncellendi.'
Milli Eğitim Bakanlıkları ne yapmadı ki, bu vahim duruma geldik?
Cevabı Muhterem Hocam Prof. Dr. Haydar Baş'tan aktaracağım;
"Eğitim bir milletin var oluşudur. Eğer bir millet kendi doneleri, kendi kültür yapısı, siyaset yapısı, medeniyet yapısıyla insanını kendi yararına, menfaatine kazanmazsa o milletin devlet olarak ayakta kalması asla mümkün olamaz?
Bir ülkede o ülkenin, o milletin, o devletin kazanılmış insanı yoksa o milletin bir adım ileri gitmesi asla mümkün olamaz."
Bizim uzun yıllardan beri yanlış yaptığımız nokta, kendi yararımıza vatandaşımızı kazanmadık?
Özetle, eğitimde de 'önce insan' demediğimiz için.
Gerçi 15 yıllık kesintisiz bir iktidarın bu süre zarfında Milli Eğitim'de 5 bakan, müfredatta 3, eğitim sisteminde 4 değişiklik yapmış olması artı İmam-Hatip okullarını arka bahçe yapması ve bu okullara giden çocuklarımızı hedefe koyması artı ve artı kabiliyete göre değil paraya göre eğitim anlayışının hakim kılması geldiğimiz noktada başka söze hacet olmadığının ifadesidir. Yine de bir kaç laf edelim?
'Milli Eğitim' dün olduğu gibi bugün de hiç milli olmadı. İktidarlar tarafından bazı ülkelerde uygulanan kalıplar alındı. Yontuldu, oyuldu ve kendi ideolojilerine göre eklemeler çıkarmalar yapıldı ve de çocuklarımızın üzerinde uygulanmaya başlandı. Bu süreçlerde çocuklarımız laboratuar faresi olarak kullanıldı.
Netice mi? Kabul edersiniz ki kobay, bir test aracıdır, hedeflenene ulaşmak için kullanılır. İş bitince ya atık olur, ya serbest bırakılır, ya ölür, ya da terk edilir.
Konu insan olunca netice kaybedilmiş bir gelecek, kimliksiz insan yığınları oluyor. Çok abarttın, diyen olabilir! Çevrenize bakın lütfen. Ortaokul ve lise öğrencilerine bakın. Bu çocukların gerek sınıflarda, gerek okul dışında (parklarda, bahçelerde, toplu taşıma araçlarındaki davranışlarına) bakın. Akıl yürütemiyor, bakkalda para üstünü hesaplayamıyor, çarpma yapamıyor.
Okula başlama yaşı, özel okul ve devlet okulları arasındaki kalite farkı, ders ve derse başlama saatleri, öğretmen yetiştirilme süreci ve de öğretmen açığı, ikili öğretim, öğrenci-öğretmen, öğrenci-aile, öğrenci-toplum, öğrenci-milli kimlik ve öğrenci-disiplin konularında her geçen gün daha da kötüye gidiyoruz.
Gelelim bugüne. AKP döneminde 5 kez Milli Eğitim Bakanı değişti. Her gelen bakan uyguladıkları sisteme toz kondurmadı. Son Milli Eğitim Bakanı da aynı yönde açıklamalar yapıyor.
Hele yeni hazırlana müfredat; Atatürk, dini bilgilerin Kur'an ve Sünnet'e göre değil de bazı anlayışların fikirlerine göre kitaplara girmesi ve de girmemesi tam bir skandal. Ama bu ülkede skandal sıradanlaştığı için kimse umursamıyor.
Son Milli Eğitim Bakanı, yeni müfredatın 'en güncel ve bilimsel veriler ışığında hazırlandığını' ifade ederek eleştirileri kabul etmiyor.
Oysa ilkokulda yabancı dil (genellikle İngilizce) eğitimi almaya başlayan bir öğrenci liseyi bitiriyor, hala yabancı dil konuşamıyor. Hani bilimsel eğitim! Fizik, kimya, matematik gibi alanlarda üniversitelerin dünya çapında ilk 500'e bile girememesi ilk ve orta öğretimde ne kadar bilimsel olduğumuzun bir başka kanıtı!
Araştırmalara bakalım: Türkiye 70 ülke arasında matematikte 49, fen bilimlerinde 52 ve okumada 50'nci sırada yer aldı. (PİSA'nın 2016 raporundan)
Öğrencilerimizin yüzde 40'ı okuduğunu anlamıyormuş. Al sana bilimsellik.
Güncelleme konusuna gelirsek; Bakan doğru söylüyor. Milli eğitimde bir güncelleme yapıldı. Ne güncellemesi diye soracak olursanız, 'servis ücretleri güncellendi.'
Milli Eğitim Bakanlıkları ne yapmadı ki, bu vahim duruma geldik?
Cevabı Muhterem Hocam Prof. Dr. Haydar Baş'tan aktaracağım;
"Eğitim bir milletin var oluşudur. Eğer bir millet kendi doneleri, kendi kültür yapısı, siyaset yapısı, medeniyet yapısıyla insanını kendi yararına, menfaatine kazanmazsa o milletin devlet olarak ayakta kalması asla mümkün olamaz?
Bir ülkede o ülkenin, o milletin, o devletin kazanılmış insanı yoksa o milletin bir adım ileri gitmesi asla mümkün olamaz."
Bizim uzun yıllardan beri yanlış yaptığımız nokta, kendi yararımıza vatandaşımızı kazanmadık?
Özetle, eğitimde de 'önce insan' demediğimiz için.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- NATO toplantısı öncesi ve sonrası / 27.06.2025
- İsrail, ABD-İran savaşından 15 ders / 26.06.2025
- Türkiye, BOP’un neresinde? / 24.06.2025
- TBMM’deki rezalet BOP’un parçasıdır / 23.06.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- NATO toplantısı öncesi ve sonrası / 27.06.2025
- İsrail, ABD-İran savaşından 15 ders / 26.06.2025
- Türkiye, BOP’un neresinde? / 24.06.2025
- TBMM’deki rezalet BOP’un parçasıdır / 23.06.2025