Mirasçıydık, Reddi Mirasçı olduk!

Yabancıya ucuz, parasızlık sebebiyle kendi insanına oldukça pahalı olan ülkemizde ekonomiden sorumlu siyasi irade hala işlerin iyi gittiğinden, her şeyin kontrol altında olduğundan bahsediyor.

İster istemez "Acaba bu siyasilerin vazifesi milletimizin değil de yabancıların işlerini görmek ki?" sorusunu sormak durumunda kalıyoruz.

Neticede millet mutsuz ve endişeli, yabancılar ise oldukça mutlu ve cesaretli…

Ekonomide geldiğimiz noktayı, "Mevzu Ekonomi" programlarıyla ülkemizin dört bir yanını dolaşan Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) genç lideri Sayın Hüseyin Baş şu çarpıcı cümleyle oldukça güzel özetliyor:

"Eskiden babalar evlatlarına miras bırakırdı şimdi borç bırakıyor."

Evet, gerçekten de böyle… Vatandaşların bankalara olan bireysel borçları 1 trilyon 300 milyar liraya ulaşmış vaziyette…

Dahası, UYAP'ın verilerine göre icra dosyası sayısı 24 milyona yaklaştı.

20 milyon hanelik ülkemizde 24 milyon icra dosyası! Oldukça dikkat çekici…

Son zamanlarda Reddi Miras (mirasın reddi) olaylarında ciddi bir artış var.

Nedir Reddi Miras? Miras bırakanın ölümü üzerine yasal veya atanmış mirasçıların ölenin her türlü borç ve alacaklarıyla birlikte oluşan mirasın hak ve yükümlülüklerini reddetmesi…

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın Gülgûn Feyman ile Meltem TV'de gerçekleştirdiği ekonomik tespitlerin bir kısmını daha önemine binaen hatırlatalım:

"Bu ülkenin nüfusu 84 milyon. Bunun yüzde 10'u para sahibi olsa, tatile gitse, trafiğe çıksa, AVM'leri doldursa 8.4 milyon insan yapar. Yunanistan'ın nüfusuna neredeyse denk, Avrupa'da birçok ülkenin nüfusundan fazla. 8.5 milyon insanın refahını, bize kalan yüzde 90'a pazarlıyorlar. Benim şikâyetim o ezilen insanlar için. Bu sistem zulüm sistemidir, bu sistem adaletsizliktir, bu sistem baskı rejimidir, bu sistem en hafif ve terbiyeli tabirle akılsızlıktır."

"SEKA'yı sattın, kâğıt üretemiyorsun, kâğıdı ithal ediyorsun, kitabın fiyatı bu yüzden bu noktaya geldi. Bütün partiler özelleştirmeden bahsediyor. Bütün partiler madenleri yabancıların işletebileceğinden, madenine sahip çıkmayacağından bahsediyor. Benim parti programımda bunların hiçbiri yok."

"Bugün ekonomiyi çokça konuşuyoruz. Ak Parti hükümeti liberal ekonomik sisteme tabi bir hükümettir. Diğer bütün muhalefet de liberal ekonomik sistemi vaat eder. Bir farkları yok ki! O beş taneyi zengin etti, diğeri de 15 taneyi zengin edecek. Kimse 85 milyonu zengin etmeyecek. Problem bu. Bunu görmesi lazım vatandaşın."

Özelleştirilen kamu kurumları için de şunları söylüyor:

"Bunların hepsini derhal hemen geri alacağız, hepsini devlet faydasına, vatandaş faydasına işletmeye başlayacağız. Hepsi istihdama başlayacak, işçiler buralarda çalışmaya başlayacak, bütün köyler, bütün kasabalar, bütün ilçeler kalkınmaya başlayacak."

Evet, BTP lideri, diğer parti liderlerinden çok daha farklı ve çözüm odaklı konuşuyor. Bunun sebebi de şüphesiz parti programında olan Prof. Dr. Haydar Baş'a ait dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli…

Elinizde çözüm modeliniz varsa, Hüseyin Baş gibi, problemleri doğru teşhis edersiniz, doğru çözümler sunarsınız, çözümü olmayanlardan çok çok farklı şeyler söyler ve fırsat verildiğinde en güzel, en doğru icraatları ortaya koyarsınız.

Yıllarca BTP'nin projelerini görmezden geldik, kulaklarımızı tıkadık, peki ne oldu, daha iyiye mi gittik? Millet olarak her yeni gün bir önceki günü arar vaziyetteyiz.

Bazı güncel örnekleri sayalım:

* Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu'nun Ar-Ge birimi KAMU-AR verilerine göre, temmuzda aylık bazda yüzde 6 artan gıda fiyatları, yıllık bazda ise yüzde 175,9 yükseldi. Geçen yıl 100 TL'ye alınabilen aynı ürünlerden oluşmuş bir gıda sepeti için bu yıl temmuz ayında 275.9 lira ödendi.

* Merkez Bankası yedinci kez politika faizini yüzde 14'te sabit tutma kararı aldı ama bunun vatandaşa değil, para satan bankalara faydası var. Nitekim Cumhurbaşkanı Kararı ile, kamu alacakları için uygulanan gecikme zammı oranı yüzde 2.5 olarak belirlenirken, tecil faiz oranı ise yıllık yüzde 15'ten yüzde 24'e yükseltildi. Bu zam yapılırken, ya da bankalar vatandaşlara ve şirketlere para satarken, devletin Hazine'sine yüzde 26 ile para satarken bu yüzde 14 politika faizine hiç bakan yok.

* Prof. Dr. Haydar Baş, "Vergi üstüne vergi, ceza üstüne ceza, zam üstüne zam yağacak" dediğinde duymazdan geldiniz, bakın cezalar ne kadar arttı? Bir örnek: Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğe göre, otoyollardan ödemesiz geçiş yapanların cezası ödeme tutarının 4 katına çıkartıldı. Eee paraya ihtiyaç var!

* Vatandaşların borcu katlanarak artıyor da, devletin borcu artmaz mı? Son bir yılda merkezi yönetim borç stoku 1.4 trilyon liralık artışla 3.4 trilyon liraya yükselirken, iç borç için ödenecek faizler enflasyonla birlikte kontrolden çıktı ve 2.2 trilyon liraya ulaştı. Uzmanlar, bu faiz borcu artışının temel nedeninin enflasyona endeksli tahvillerin faizleri olduğunu ifade diyor. Gördüğünüz gibi politika faizi sadece sembolik, faizler bile enflasyona göre artıyor.

* En acı haber de, ülkemizin Tarım Bakanı'nın, Türkiye'deki verimli arazilere değil de, Venezuela'nın tarım arazilerine hayran kalması. Bir ülkenin bakanı, kendi vatanına bu kadar mı Fransız olabilir? Venezuela'ya ziyarete giden Tarım Ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Venezuela Tarım Bakanı Wilmar Castro'ya, "Siz bu merayla hayvancılıkta dünyada bir numara olmalısınız. Biz hayvancılık yapıyoruz. Hayvanlarımıza sanki pizzacıdan pizza, burgerciden burger ısmarlayıp dışarıdan yem alıp yediriyoruz. Burada her şey hazır" dedi. Birisinin Kirişci'ye, ülkemizde tarım ve hayvancılığın bu hale gelmesinin temel nedeninin AKP hükümetlerinin uyguladığı 20 yıllık politikalar olduğunu söylemeli. Öyle bir ortam oluşturdular ki, kendi eserlerini yabancılara kendileri şikayet ediyor. 

Artık çok şeylerin değişmesi lazım, özellikle de siyasetin gençleşmesi lazım.

Milletimizin ayıkarak, elinde tek çözümü olan, vizyonu olan tek genç lider BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'a acilen fırsat vermesi lazım.